104 yaşındaki Havva Teyze’nin hikayesi…

Son Güncellenme Tarihi: Ağustos 5, 2021 / 09:37

Bugün sizi Karadeniz’in güzel bir köyü olan Kapıköy’de yaşayan Havva Teyze’yle tanıştıracağım.
Havva Teyze’nin yaşı nüfusta 104 ama kendisi 107 yaşında olduğunu söylüyor…
Havva Teyze, 100 yaşını aşmış olmasına rağmen kendi işini yapabilen hatta bahçesini ekip biçen bir kadın.
Az biraz argo konuşmayı seven Havva Teyze bu durum için “O kadar olur.” diyor.
Vakti zamanında çok kişiye “otlarla, dualarla” şifacı olduğundan, geleni gideni yedirdiğinden seveni ve ziyaretçisi bir hayli fazla. Bu durum için “Beni çok severler, zamanında çok iyiliklerim oldu gelenim de hediyelerim de hiç eksik olmaz ama benim bir şeye ihtiyacım yok. Kaymakam da geldi ziyaretime, arada bana hediyeler gönderir sağ olsun… Çok şükür aklım var, daha da bir şey istemem.” diyor. Oğlu Eyüp Ekşi’den öğrendiğim kadarıyla gençliğinde kırık-çıkığı olanlar, çocuğu olmayanlar, çeşitli rahatsızlığı olanlar Havva Teyze’ye gelirmiş. “Başlarda inanmazdım annemin yaptığı ilaçlara ama birkaç kişinin şifa bulduğuna şahit oldum, keşke zamanında kendisinden öğrenseydim.” diyor.
Unutkanlığından şikayetçi olan Havva Teyze “Geçmiş bu kafamda mühürlü ama şimdi neyi nereye koyduğumu unutuyorum.” diyor.
Havva Teyze’nin hayat hikayesi romanlara konu olacak cinsten. Hayatında en çok neyi hatırlıyorsun soruma, “Hep gariptim çünkü yetimdim. Gündüzleri çalışır, geceleri ağlardım.” diye cevap veriyor. Sizi Havva Teyze’nin hikayesiyle baş başa bırakıyorum.
Havva Ekşi, Çaykara’da dünyaya gelir… Annesi Hayriye Hanım, babası Mehmet Bey’in ikinci eşidir. Havva’nın hikayesinin ilginçliği burada başlıyor aslında… Mehmet Bey askerdeyken Karadeniz’de Rus işgali olur…Askerliği bitip de memlekete dönünce Mehmet Bey’e eşinin işgalde öldüğü söylenir. Ve Mehmet Bey, Hayriye Hanım’la bir evlilik yapar… Bu evlilikten bir süre sonra Mehmet Bey ilk eşinin yaşadığını öğrenir ve ilk eşiyle çocuklarını kendi yanına alır. Havva, kendi deyimiyle öz annesi ve üvey annesi ile birlikte yaşamaya başlar. Fakat Havva henüz altı aylıkken babası vefat eder.
Hayriye Hanım, eşinin ilk eşi ve çocuklarıyla bir süre yaşarlar. Havva dört yaşına gelince annesi onu dayısına bırakıp evlenir. Hayriye Hanım’ın evlendiği adamın da iki erkek çocuğu vardır.
Bir süre dayısı ve yengesiyle yaşar Havva. 8 yaşlarındayken Of’ta yaşanan büyük selin ardından annesi onu da alır ve Maçka’ya bağlı Kapıköy’e gelirler. Dönemin hükümeti, selden zarar gören ailelere arazi verir ve aileler köye yerleşirler.
Havva artık üvey babayla birlikte yaşamaya başlar. Üvey babasıyla ilgili hatırası ise şöyle:
“Üvey babam çok sert bir insandı. Beni severdi ama hiç belli etmezdi. Terziydi, senede iki kez bana elbise dikerdi. ‘Giy bakalım olacak mı?’ derdi. Çok sevinirdim yeni elbiselerimi giydiğim zaman.”
Genç kızlığımda çok çalışkandım, akıllıydım da… Elimden gelmeyen iş yoktu. Komşularımız bile hayret ederdi yaptığım işlere. Gece gündüz çalışırdım. O zamanlarda çalışan kızlar makbuldü. Çok isteyenim olurdu. Üvey babam beni her isteyene söverdi.
Kocamın ailesi beni üvey babamdan istedi. Vermeyince plan kurup beni çekme aldılar. (Çekme alma, kızın haberi yokken kaçırmaya deniyor) 18 yaşlarımdaydım… Üvey babam çok kızdı tabii kocamı ve ailesini mahkemeye verdi. Mahkemede ‘Ben kendim gittim.’ deyince ceza almadılar.
“Eşini seviyor muydun? Neden şikayetçi olmadın?” diye soruma ise “Eşim bana denk değildi. 7 yaş büyüktü, ne yalan söyleyeyim sevmiyordum ama akıllı bir adamdı. Mahkemeye gitmeden önce beni tembihlemişlerdi kendim gittim demem için. Hem bir hafta olmuş beni kaçırdıkları, nasıl geri dönecektim?” cevabını verdi.
“Kocanla mutlu yaşadın mı?” soruma “Kocam akıllı adamdı ama hür yaşamadık. Harp çıktı gitti, 7 sene askerde kaldı. Evlendim ilk çocuğuma hamileyken kocam askere gitti. İzine gelirdi ama… İzine her geldiğinde ben hamile kalırdım, o askerdeyken ben de çocuklarımı büyütürdüm. Sonra kocam verem oldu, tam 13 yıl ona baktım. Götürmediğimiz hastane kalmadı. O zaman şimdiki gibi ilaçlar da yoktu. Çok çektik… Veremden kurtulamadı, öldü. (1964)” şeklinde cevap veriyor.
Havva Teyze, büyük oğlu Ali Sait’i 2000 yılında, tek kızı Emine’yi ise 2006 yılında kaybetti. “Allah bana kalan iki oğlumun acısını göstermesin.” diye dua ediyor. Havva Teyze’nin iki oğlu da annelerini hiç yalnız bırakmıyor. Mustafa ismindeki oğluyla kışın Maçka’da, Eyüp ismindeki oğluyla da yazın köyde kalıyor. Köylüler “Oğulları bakmasa da biz bakarız, o bizim Havva Teyzemiz.” diyor.
Havva Teyze’nin son sözleri ise şöyle;
“Hayatım garip geçti ama en büyük şansım yaşım çok olmasına rağmen elden ayaktan düşmemiş olmam. Allah yataklara düşürmesin beni. Aklım gitmesin. Yoksa bunalırlar benden.”
Not… Maçka Kaymakamı Selim Çomaklı’nın Havva Teyze gibi diğer yaşlıları da sık sık ziyaret ettiğini öğrendim. Kendisine gösterdiği hassasiyet için ayrıca teşekkür etmek istiyorum.

Ayşe Baykal

Ayşe Baykal, İstanbul doğumlu olup aslen Karadenizlidir. Hafızdır… Genç yaşta siyasetle tanışmış, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nde İlçe Kadın Kolları Başkanlığı ve İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. Hürriyet gazetesi ile başladığı yazarlık serüvenine OdaTV ve Gazete Pencere ile devam etmiştir. TV5’te “Ayşe’nin Penceresi” adlı programı hazırlayıp sunmuştur. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji mezunudur. İkiz kardeş olarak dünyaya gelen Ayşe’nin iki ağabeyi vardır. Kedisi Bulut’un insanıdır. Yay burcudur… Yazmak en büyük tutkusudur.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top