Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

15 TEMMUZ SORGULAMASI

Hatırlanacaktır. Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesinde, yeniden bir darbe teşebbüsü yaşamıştı.
Devlet’in tüm kurumlarında özellikle de TSK ve Yargı’da “paralel devlet” yapılanması gerçekleştiren Fethullah Gülen’e bağlı terör örgütü, 15 Temmuz gecesi, öncelikle devletin savunma refleksini felç ederek Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirmek ve ülkeyi bir dış müdahaleye açık hale getirmek amacıyla tank ve uçaklarla eyleme geçmişti.
Sayın Bahçeli’nin kalkışmanın ilk saatlerinde demokrasiye sahip çıkması ve Sayın Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine halk sokaklara inmiş ve darbe önlenmişti. Halkı ve güvenlik güçlerini birbirine kırdırmayı amaçlayan darbeciler, Ankara ve İstanbul’da 251 insanımızı şehit etmiş 2200 insanımızı da yaralamıştı.
“Birileri” bunu daha önce de denemişti;
70’li yıllarda sağ-sol kavgası ve alevi-sünni çatışmaları ile “şartları olgunlaştıran” “Our Boys’lar” 1980 12 Eylül‘de askeri darbe yapmış: Toplumsal ve siyasi hayat alt-üst olmuştu.
PKK terörü ve siyasi istikrarsızlık Türkiye’nin 90’lı yıllarını kaosa dönüştürmüştü.
2000’li yıllarda “her şey güzel olacak” diye başlatılan açılım saçmalıkları, megri-megri nağmeleri ve APO güzellemeleri PKK’nın “şehir gerilla ve hendek savaşı” cüretini engellememişti.
Amaçları, Türkiye’nin hemen her şehrinde şehit acıları ile yükselen tepkilerin bir iç savaşa dönüşmesini sağlamaktı, ancak başaramadılar.
15 Temmuz’da bir daha denediler. Allah Millet’in yüzüne baktı; yanlış yaptılar; telaşlandılar, erken davrandılar ve halkın bu denli direneceğini hesaplayamadılar.
Başarmış olsalardı 16 Temmuz sabahı başka bir Türkiye’ye uyanırdık; düşmana teslim olmayacağımıza göre yeni bir milli mücadele yapar ve çok büyük bedeller öderdik.
Darbecilerin tank, uçak ve helikopterlerine/ağır silahlarına karşı yüreklerini/gövdelerini koyan aziz şehitlerimize rahmet dileklerimizle şükranlarımızı sunmakla beraber kabul etmek gerekir ki sonuç olarak Allah bizi/Türkiye’yi korudu. 15 Temmuz’da kıyametin kıyısından döndük.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesi ile söylersek, “15 Temmuz’u anlamak için, milletimize diz çöktürme, devletimizi ele geçirme, ülkemizi parçalama gayretlerinin gerisindeki sinsi projeyi görmek gerekir.”
Devletin Başı, devleti yıkmak isteyen birileri ve bunların bir projesi var diyorsa, inanmak gerekir;
Ancak kim bunlar?
Darbe teşebbüsünün sahibi kim? Sahnede görünenler mi?
Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi’nin sahipleri olabilir mi?
Sevr’in haritalarını çantalarında taşıyanlar ve PKK Terör Örgütü’nün ısrarla arkasında duranlar mı?
“Bu coğrafya Türklere bırakılamayacak kadar değerlidir” diyenler mi?
Siyasi hedefi olan bir hareketin siyasi sorumlusu/destekçisi olmaz mı, kim bunlar?

  1. yıl tamamlandı. Henüz 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile ilgili tüm gerçekleri bilmiyoruz, bilenler konuşmuyor, yargılamalar sonuçlanmadı, sorular sorulamıyor, sorulanlara cevaplar verilmiyor.
    Türkiye’nin düşmanlarının olması doğaldır ve kim oldukları da önemli değil.
    Benim meselem;
    Bu “sinsi proje” ülkeyi yönetenler tarafından nasıl oldu da görülmedi?
    FETÖ kötü ancak durum muhakemesine düşmandan önce kendinizden başlamalıyız.
    Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse, TRT’nin 15 Temmuz özel programında “15 Temmuz’dan gerekli ders alınmadı, Bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor” dost uyarısı insanı dehşete düşürüyor.
    Sorumu tekrarlıyorum;
    Ülkeyi 18 yıldır tek başına yönetenler;
    Devlet içinde büyüttüğünüz/her istediklerini verdiğiniz bu paralel devlet yapılanmasının böyle bir “sinsi proje” sahipleri olduklarını veya bu coğrafya üzerinde tarihi emelleri/projeleri olanlara taşeronluk yapabileceklerini nasıl göremediniz/neden göremediniz.
    Sorguladığım husus bu!
    Türk Milleti’ne yabancılar adına bu ihanetin yapılmasına neden göz yumdunuz? Ferasetiniz mi bağlandı? “milletimize diz çöktürme, devletimizi ele geçirme, ülkemizi parçalama” örgütü olarak gördüğünüz FETÖ’ye verdiğiniz destekten dolayı bir siyasi sorumluluk duyuyor musunuz?
    “Aldandık, aldatıldık, hakkınızı helal edin” demek şehit olan 251 insanımızı geri getirmiyor; “ders almadınız, bir Fetö gitti bin Fetö geliyor” uyarısı size bir şey ifade etmiyor mu?
    Meselem suçlamak değil uyarmak…
    Öncelikle, her türlü darbeyi bir insanlık suçu olarak görüyor ve nefretle kınıyorum.
    Bize göre, demokrasinin en kötü hali bile en iyi askeri yönetimden daha iyidir.
    Millete mensubiyeti asabiyete dönüştürmüş yani Türk Milliyetçisi bir ideolojinin sahibi olarak milletin iradesini, kararını ve oluşturduğu siyasi iktidarı savunmayı, iman kıvamında bir görev bilirim.
    Endişem şu;
    Bir türlü bitirilemeyen Fetö mücadelesi, bir türlü bulunamayan siyasi ayak ve Fetö’nün sahibi ABD ile yeniden yakınlaşma gayretleri, Neler oluyor? “bin fetö geliyor” uyarısı yoksa gerçek mi?
    Vatandaşlarının hukukunu, iradesini, temel hak ve özgürlüklerini, can güvenliğini sağlayamayan/”çöken devlet” durumuna düşerek devletler/milletler arası mücadelede geri düşmekten korkarım.
    Bu coğrafya, dünyanın en değerli bölgesidir ve Türk Milleti tarih yapan bir millettir; bizi rahat bırakacaklarını beklemeyelim. Birileri yeni “sinsi projeleri” yeniden sahneye koyacaktır.
    Yöneticilerimizi milletin hukukuna samimiyetle sahip çıkmaya davet ediyorum. Aksi ihanet olur!
    BENCE
    Türk Milleti’ne ihanet edenlerin sonu berbat olur, bu tarihen ispatlıdır!
    Herkesin bir hesabı olabilir ancak Allah’ın da bir hesabı vardır. Unutmayalım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi