Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

29 Ekim ve Salgınla Mücadele

AKP’nin, 29 Ekim 1923 günü TBMM kararıyla ilan edilen Cumhuriyetin içeriği ile eskilerin deyimiyle mutabık olmadığı ortada.
Cumhuriyet’in temel anlayışı ile dünya görüşlerinin çeliştiğini saklamıyorlar.
31 Mart 1908 ayaklanmasının bastırılmasının ardından gelişen ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanıyla sonlanan, Osmanlı yönetiminin tarihe karışmasını sindiremediklerini açıkça vurgulayan bir çizgide ilerlemeye çalışıyorlar. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına bile izin verilmiyor.
Dış politika ve ekonomide uğradıkları hezimetin siyasal maliyetini, muhalefetten daha iyi hesapladıkları açık.
Ülkenin temel sorunlarının ve başarısızlıklarının tartışılmasını engellemekte -haklarını teslim edelim-çok mahirler.
Toplumsal algıyı yönetmek adına, gündeme getirdikleri her konu muhalefeti meşgul etmeye yetiyor. Bu süreçte başarısızlıklarını gizlemek ya da muhalefete darbe vurmak amacıyla, dikkatleri başka yöne çevirmeyi beceriyorlar.
İYİ Parti Kongresinin ardından; hangi akla hizmet ettiği anlaşılmayan bir tavırla yönetim dışı bırakılan, geçmişte merkez sağ eğilimli siyasetçiler konusuyla, gündemi sürükleyebiliyorlar.
Bu partideki yönetim muhaliflerini kendi kontrollerindeki medya aracılığıyla çok kısa sürede harekete geçiriyorlar.
CHP‘nin sessiz muhalefet anlayışını görmezden gelerek, hiçbir şeyi tesadüflere bırakmak istemeyen bir tavırla ve ustalıkla, oylarını düşürecek iki ayrı siyasal partinin ortaya çıkışını içten içe destekliyorlar.
Bir yanda Muharrem İnce’nin önü açılırken, öte yanda kenarda bekleyen Sarıgül’ün partileşmesine sevinmediklerini kim öne sürebilir?
Amaçları belli, Cumhur İttifakı adını verdikleri siyasal ortaklığın oy oranı, son kamuoyu araştırmalarına bakılırsa, 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığını kazanmalarına yetmiyor. En küçük bir oy oranını dahi kaybetmeye dayanamazlar.
Bu yüzden tabanlarına göz dikmiş Babacan ve Davutoğlu’nun partileşmelerine, CHP’den kopacak oylarla cevap vermeyi tasarlıyorlar.
Millet İttifakını oluşturan partilerden, CHP ve İYİ Parti ise AKP oylarındaki azalmayı fark ederek, çabalarını muhafazakarları (CHP) ve MHP tabanını kazanmak (İYİ Parti) üzerine yoğunlaştırıyorlar.
Millet İttifakı; AKP-MHP Ortaklığının oyları iniş sürecindeyken, Dünya’da ve Bölgedeki gelişmeleri izleyerek, bu seçmen kitlesini etkileyecek yeni bir paradigma üretmeyi gündemine almadı. Bu seçmen kitlesinin AKP ile 18 yıldır süren ilişkisinden yola çıkan politikalar ise şimdiye kadar başarı getirmedi.
Hızla değer kaybeden Lira, eriyen döviz rezervleri, Yap-İşlet-Devret yöntemleriyle gerçekleştirilen Otoyollar, Köprüler ve Havalimanlarına yapılan astronomik ödemelerin seçmene yüklediği yük her geçen gün ağırlaştırırken, muhalefete düşen salt yolsuzluk haberleri üzerinden siyaset yapmak olmamalı. Her konuda sorumlularından nasıl hesap sorulacağı kadar -belki daha fazlası- bu kısır döngüden nasıl çıkılacağı da anlatılmalıdır.
Türkiye’nin 21.Yüzyılın ilk çeyreğinin dolmasına 5 yıldan az bir süre kala, geçtiğimiz yüzyılın ortalarından kalma yöntemlerle, ağırlaşan sorunlarını çözmesi söz konusu olamaz.
Ortadoğu’da sınırların yeniden çizildiği, dengelerin uzun bir aranın ardından yeniden kurulduğu bu süreçte, Türkiye’nin bu iktidar ve muhalefet anlayışıyla daha ağır sorunları yaşayacağı gün gibi ortada.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi