59. ANTALYA ALTINPORTAKAL FF SONA ERDİ

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasının son gününde İsmet Kurtuluş ve Kaan Arıcı’nın yönettiği LCV (Lütfen Cevap Veriniz)” ve Özcan Alperin yönettiği Karanlık Gece” filmleri gösterildi. LCV (Lütfen Cevap Veriniz), teatral bir film olarak büyük bir sahnede kurulmuş dekorda oyun seyrettiğiniz duygusu verse de; tiyatro yazarı da olan Erdi Işık’ın katmanlı senaryosu, filmin artısı olarak öne çıktı. Karanlık Gece, Özcan Alperin çıtayı yeniden yükselttiği bir yapıt olarak dikkati çekiyordu. Diğer yandan bağımsız sinemanın öne çıkan iki yönetmeni Özcan Alper ve Emin Alper, festivalin tarihinde ilk kez benzer temalı filmleriyle 59. Antalya Altın Portakal FFnin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasında yer aldılar.

59. Antalya Altın Portakal FF Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, yönetmenliğini Özcan Alper’in yaptığı “Karanlık Gece” ile final yaptı ve dün gece gerçekleştirilen kapanış töreniyle festival sona erdi. Kapanış töreninde şüphesiz en büyük beklenti Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasında hangi filmlerin ödüle uzandığı oldu. Geçtiğimiz günlerde Gazete Pencere’de yazdığımız festival izlenimlerinde belirttiğimiz gibi Emin Alper’in yönettiği “Kurak Günler” festivalden 10 ödülle döndü.

LCV (LÜTFEN CEVAP VERİNİZ)

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasının son gününde İsmet Kurtuluş ve Kaan Arıcı’nın yönettiği “LCV (Lütfen Cevap Veriniz)” ve Özcan Alper’in yönettiği “Karanlık Gece” filmleri gösterildi. LCV (Lütfen Cevap Veriniz), teatral bir film olarak büyük bir sahnede kurulmuş dekorda oyun seyrettiğiniz duygusu verse de; tiyatro yazarı da olan Erdi Işık’ın katmanlı senaryosu, filmin artısı olarak öne çıktı. Diğer yandan yönetmenler Kurtuluş ve Arıcı’nın, tek mekanın handikaplarını hissettirmeyen rejisi ve başarılı oyunculuk performansları filmin diğer artıları olarak öne çıkıyordu.

Bir pilot ve iki kabin memurunun grift ilişkilerini anlatan filmde, pilot Semih ve kabin amiri Mert arasında 7 senedir devam eden bir ilişki vardır. Buna karşın Semih, kabin memuru Ceren ile de ilişki yaşamaktadır ve evlenmeye karar verirler. Her şey damat ve şahidinin nikah saatini bekledikleri odada gerçekleşir ve geçmişin bütün sırları tek tek ortaya dökülür. Sırları ortaya dökülmesine karşın Ceren ve Semih evlenecekler midir?

LCV (Lütfen Cevap Veriniz) önce de ifade ettiğimiz gibi teatral yapısına karşın, oyuncuları Ushan Çakır (Semih), Melisa Şenolsun (Ceren) ve Cem Yiğit Üzümoğlu’nun (Mert) başarılı performanslarıyla ilgiyi üzerinde tutuyor ve seyirciyle de eğlenceli, diyalektik bir ilişki kuruyor. Geriye ise sinematografik açıdan bir vaadi olmayan bu filmi bir tiyatro oyunundan ayıran neydi sorusu kalıyor?

KARANLIK GECE

Özcan Alper, Türk sinemasının 1990’lardaki radikal değişim sürecinin mütemmim cüzü olan bağımsız sinema anlayışını temsil eden ikinci kuşak yönetmenlerin başında gelir. İlk filmi “Sonbahar” ile sinemaya bomba gibi bir giriş yapmış ve bu filmiyle pek çok ödül almıştı. Bir yönetmen için ilk filmiyle çıtayı yüksek bir noktaya koymak kendisi için bir dezavantaj da sayılabilir. Dünya sinemasında ve ülkemiz sinemasında da bu duruma örnek verilecek yönetmenler ve filmleri vardır.

“Karanlık Gece”, Özcan Alper’in filmografisinde çıtayı yeniden yükselttiği bir yapıt olarak dikkati çekiyor. Diğer yandan bağımsız sinemanın öne çıkan iki yönetmeni Özcan Alper ve Emin Alper, festivalin tarihinde ilk kez benzer temalı filmleriyle, 59. Antalya Altın Portakal FF’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasında yer aldılar.

Ülkemizde egemen olan feodal ilişkilerin şemsiyesindeki kültürel kodlar, özellikle taşrada daha baskındır. Emin Alper’in “Kurak Günler” filminde de olduğu gibi, Özcan Alper de filmini “Karanlık Gece”de, devleti temsil edenlerin mahalle baskısının temsilcileriyle uzlaşmak zorunda kalmasını yansıtıyor ve bu bağlamda feodal ilişkilerden beslenen mahalle baskısının kolektif bilinçaltına ayna tutuyor.

İstanbullu bir genç olan Ali (Cem Yiğit Üzümoğlu), Anadolu’da bir dağ kasabasında orman koruma memuru olarak göreve başlar. Aslında bir doğa tutkunu olan genç adamın amacı soyu tükenmek üzere olan Karakulak’ı (Caracal caracal) bulmaktır. Kasabanın gençlerinden ve müzisyen olan İshak (Berkay Ateş) ile iyi arkadaş olurlar. “Kurak Günler”deki savcının görevini yapmak istemesinin “düzene çomak sokmak” olarak algılanması gibi, Ali’nin de görevini yapma çabası aynı duvara çarpar ve süreç trajik bir şekilde son bulur.

Özcan Alper, filmine biraz tutuk başlasa da hızla sinematografik anlatımını netleştirip, trajik bir finalle sonuçlanan film öyküsünün, ileri ve geri sıçramalı bir kurgu ve iyi çalışan matematikle bütünlüğünü kuruyor. Bu bağlamda özellikle Ali, İshak ve Sultan (Pınar Deniz) ana karakterler olarak sağlam betimlenirken; diğer karakterler tip olarak geçiliyor. Oğlu Ali’yi kaybeden baba karakterini oynayan Taner Birsel’in deneyimli oyunculuğu filmin katmanlarına hizmet etse de, bazı sahnelere insert edilmiş flu bir unsur olarak kalıyor. Uzun süredir sesi soluğu çıkmayan ve  Ali’nin ablası karakterini oynayan Sibel Kekilli’nin, “Almanya”da yaşayan bir akademisyen olarak betimlenmesi gerekli miydi sorusu da akla geliyor.

Yönetmen Özcan Alper’in kurduğu dünyanın seyirciye geçmesinde görüntü yönetmeni Yunus Roy İmer’in etkisini vurgularken, duyguların altını çizmede ve ihtiyaç duyulduğunda kendini belli eden fon müziği katkısını belirtip, filmin En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kurgu ve En İyi Görüntü Yönetmeni dallarında iddialı olabileceğini de ekleyelim.

ÖZEL GÖSTERİM: SUNA

29. Adana Altın Koza Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alan “Suna”, Adana’dan “Seyirci Ödülü” ile dönmüştü. Eski bir öğrencim olan Çiğdem Sezgin’in filmografisindeki üçüncü filmi “Suna”, sağlam öyküsü ve derdini derli toplu anlatan sinematografisiyle dikkati çekiyor.

Yönetmen Çiğdem Sezgin, ilk filmi “Kasap Havası” ile sinemaya güçlü bir başlangıç yapmıştı. “Suna” ise onun sinematografik macerasında olgun anlatımıyla öne çıkıyor. Ülkemizde yönetmen olarak kendini ifade eden kadın sanatçılarımızın çoğunun feminist bakış açıları filmlerine de egemen oluyor. Bunda şaşılacak bir yan da yok. Ülkemizdeki muhafazakar ya da laik dünya görüşündeki kadınların yaşam tarzı, giyim kuşamları her zaman erkek egemen kolektif bilinçaltının otoriter saldırganlığına muhatap olmuştur.

Hayatın sillesini yemiş ve temizlik yaparak ve değişik kişilerin yannda sığıntı olarak yaşamını sürdürmek zorunda kalan Suna (Nurcan Eren), uzun süredir tanıdığı Erol tarafından, kayınvalidesinin ölümü sonrasında yalnız kalan kayınpederi Veysel (Tarık Pabuççuoğlu) ile imam nikahıyla evlendirilir. Çevresinde iyi bir insan olarak tanınan Veysel, giderek gerçek yüzünü ortaya çıkarıp Suna’ya hükmeden kötücül birine dönüşür. Özgürlüğünden vaz geçmek istemeyen Suna, kendisini içkiye vurur. Suna, yaşadığı sahil kasabasında tanıştığı sinema yazarını oynayan Fırat Tanış aracılığıyla bir çıkış bulabilecek midir? Yönetmen Sezgin, geçtiğimiz yıllarda ölen sinema yazarı Cüneyt Cebenoyan’dan esinlenmiş ve filmini ona ithaf etmiş.

Yönetmen Çiğdem Sezgin, aynı zamanda Marmara Üniversitesi GSE Film Tasarımı Anasanat Dalı YL Tezi olan filmi hakkında, şunları söylemiş: Evlerimiz kafeslerimizdir. Kimimizin kafesinin kapısı aralık kimimizin yarı açık kimimizin de kapalı. Fakat ben, kapısı sonuna kadar açık kafes görmedim. Herkesin geri dönüp girmek zorunda olduğu bir kafesi var. Filmin muhabbetsiz kuşları olan Suna ve Veyselden sonraki en önemli rol Veyselin vefat etmiş olan karısı. Rahmetlinin bir defa vesikalık fotoğrafını gördük. Ama Suna evin her yerinde her zaman gördü onu... Hayat acımasız ben ne yapabilirim? Siz cezalandırdığımı düşünüyorsunuz. Ben gerçekçi sinema yapmayı seviyorum.  Kadınlar sürekli tacize, tecavüze uğruyor.  Her ay en az yirmi kadın erkek şiddetine maruz kalıp hayatını kaybediyor. Bunlar korkunç sayılar. Suna evden çıktığı için cezalandırıldı’ tam doğru bir okuma değil. Ben kimseye ahlak dersi vermiyorum. Sinema yapıyorum, kurmaca öyküler ve karakterler yaratıyorum. Evde de sokakta da Sunanın başına kötü şeyler gelsin istedim.

Kadınlara devamlı istemedikleri şeyleri yapmaya zorlanır. Evde kendi kocasından gördüğü taciz asıl en büyük cezadır Sunaya. Yalnız ve yoksul olmanın cezasını sevmediği arzu etmediği bir erkeğe karılık etmek zorunda kalarak çeker. Hayat Sunaya iyi davranmaz. Suna yaralı biri. Orada daha da yara alsın istedim, ondandır. Suna gibi kadınların karşısına çıkan erkekler onlara sadece acı verir... (1)

Ahmet Boyacıoğlu’nun yönetiminde ve Başak Emre’nin sanat yönetmenliğinde, geçmişte Ulusal Uzun Metraj ve Ulusal Belgesel Film yarışması gibi ana bölümlerinin kaldırıldığı Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin, geleneğine uygun şekilde yeniden ayakları üzerine oturduğu dikkati çekiyor. 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödül kazananları açıklayarak yazımızı sonlandıralım:

  • En İyi Kısa Film Ödülü, “Ben Tek Siz Hepiniz, Nükhet Taneri ve Barış Kefeli-Jüri Özel Ödülü, “Cehennem Boş Tüm Şeytanlar Burada”, Özgürcan Uzunyaşa;
  • Ulusal Belgesel Film Ödülü “Kim Mihri”, Berna Gençalp- Jüri Özel Ödülü, “Düet”, Ekin İlkbağ ve İdil Akkuş;
  • Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması:
  • En İyi Oyuncu, Pejman Makshidi, Mahkemede;
  • En İyi Kadın Oyuncu, Marina Fois, Canavarlar;
  • En İyi Yönetmen, Damian Kocur, Ekmek ve Tuz;
  • Jüri Özel Ödülü, Micheal Vinik, “Valeria Evleniyor;
  • En İyi Film, Martin Boulocq, “ziyaretçi”;
  • FİLMYÖN En İyi Yönetmen Ödülü, “Emin Alper”, Kurak Günler;
  • SİYAD En İyi Film Ödülü, “Emin Alper” Kurak Günler;
  • Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması:
  • En İyi Müzik, “Stefan Will”, Kurak Günler;
  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, “Erol Babaoğlu”, Kurak Günler;
  • En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, “Laçin Ceylan”, Ayna Ayna;
  • En İyi Sanat Yönetmeni, “Meral Yurtseven&Yunus Emre Yurtseven”, Iguana Tokyo;
  • En İyi Kurgu, “Özcan Vardar&Eytan İpeker”, Kurak Günler;
  • En İyi Görüntü Yönetmeni, “Christos Karamanlis”, Kurak Günler;
  • En İyi Erkek Oyuncu, “Selahattin Paşalı&Cem Yiğit Üzümoğlu” Kurak Günler-LCV (Lütfen Cevap Veriniz);
  • En İyi Kadın Oyuncu, “Merve Dizdar”, Kar ve Ayı;
  • En İyi Senaryo Ödülü, “Murat Uyurkulak&Özcan Alper”, Karanlık Gece;
  • Cahide Sonku Ödülü, “Çiğdem Mayer”, Kurak Günler;
  • En İyi Yönetmen, “Emin Alper”, Kurak Günler;
  • Behlül Dal En İyi İlk Film Ödülü, “Kar ve Ayı”, Selcen Ergun;
  • Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü, “Ayna Ayna, Belmin Söylemez;
  • En İyi Film, “Karanlık Gece”, Özcan Alper.

KAYNAKLAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi