Açlık sınavı

Son Güncellenme Tarihi: Aralık 15, 2021 / 08:33

Bundan tam bir yıl önce, TBMM’de 2021 bütçesi tartışılırken, bir muhalefet milletvekilinin “Millet aç, millet perişan. Evet herkesin midesine bir şey giriyor… Kuru ekmek giriyor…” sözleri üzerine AKP’li bir üye “O zaman aç değiller demek” diye laf atmış, bu sözler haklı olarak büyük eleştirilere neden olmuştu. Densizlik denildi, kibir denildi, vurdumduymazlık denildi, halktan kopukluk denildi. Halkın çektiği sıkıntı karşısında böylesine empati yoksunluğu ayıplanmıştı.

Geniş halk kesimlerinin açlığı iktidarı ilgilendirmez olmuştu anlaşılan. Zaten AKP’li cumhurbaşkanı da “Şimdi bakıyorsunuz sözde siyasi parti genel başkanı olarak konuşanlara… Neymiş? Millet açmış. Biz ne gerekiyorsa bütün imkânlarımızı seferber ederek yapıyoruz. Aç olarak dolaşanları buyurun siz de doyuruverin” demedi mi?
İktidar vatandaşın yoksulluğuna çare olamayacağını idrak ettikçe yeni bir söylem geliştirdi: Aç kalmak iyi bir şeydi aslında!

İlk işaret fişeği iktidar şakşakçısı bir sözde gazeteden geldi aylar önce. “Bu haberi okumadan markete gitmeyin, üzülürsünüz” diyerek çarşıda pazarda nefsine hakim olmanın yollarını gösterdi vatandaşa: “Alışverişe tek başına ve tok karnına çık. Çocuklar olmasın. Cazip kokular yoldan çıkarmasın. Büyük araba doldurmaya teşvik eder, sepetten şaşma. Ürünlere dokunma. Sahiplik duygusu almaya zorlar.”

“Porsiyonları küçültün” dedi först leydimiz de. Öyle ya. Obezliğin alemi yoktu!

Bugün bir iktidar partisi milletvekili, vatandaşa şu tavsiyelerde bulunuyor: “Ekonomik sıkıntı çekebiliriz. Normal şartlarda bir kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi iki kilo yerine iki tane alırız. Kış günü turfanda sebzeleri kullanmak zaten sağlığa da çok faydalı değil.”

Allah razı olsun vekilim. Tam gut hastalığına yakalanıyorduk ki sen yetiştin…

AKP’nin bir eski milletvekili de “Peygamber efendimiz ‘midenin üçte birine sıvı, üçte birine yiyecek (koyun), üçte birini ise boş bırakın’ diyor” diye hatırlattı da kendimize geldik. Ne bu ya? Ye babam ye. Nereye kadar?

Bugün vardığımız noktada, ülkede olan biten her şeyin tek sorumlusu olan, “ekonomi benden sorulur” diyen, “ekonominin kitabını yazdık” diyen AKP’li ekonomist cumhurbaşkanı, Müslümanların dünya hayatını bir imtihan meselesi olarak gördüğünü belirterek, vatandaşı içine düşürdüğü ekonomik sıkıntıların sorumluluğunu üstlenmek yerine, “Rabb’imiz Kur’an-ı Kerim’de ‘Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz. Sabredenlere müjdele.’ Bu şekilde buyurmaktadır” diye suçluyu işaret etti. “Evet açsınız, ama nedeni ben değilim, O!” demeye getirdi.

Son birkaç haftada akaryakıta sürekli zam geliyor. “Bu gece yarısından itibaren geçerli olacak artışa göre…” diye ilan edilen zamlı tarife öncesi yakıt almak isteyen vatandaşlar benzincilere akın ediyor ve geç vakitlere kadar uzun kuyruklar oluşuyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi bir AKP milletvekili kuyrukların zamdan değil, araç fazlalığından oluştuğunu söylüyor: “Zamlarla ilgili benzin istasyonlarında bir kuyruk yok arkadaşlar. Kuyruk nereden kaynaklanıyor biliyor musun? Araç sayısı fazla; ondan kaynaklı.”

Halk Ekmek kuyrukları da zamdan değil, insan fazlalığından zahir…

Diğer bir AKP milletvekili Kamu-Özel İşbirliği yöntemiyle yapılan otoyolların ve köprülerin ülkeye gerçek maliyetlerinin çok daha fazlasına mal olduğu, dövize endeksli fahiş geçiş ücretlerinin vatandaşın ödeme gücünü aştığı yönündeki eleştirilere, “Vatandaşlarımız çok zekidir, akıllıdır, yola çıkarken kendilerini bir kontrol ederler, öyle yola çıkarlar.

Dolayısıyla, eğer cebinde parası yoksa eski yolu kullanır, eski yolun seyahat rahatlığını da yaşayarak görür” şeklinde cevaplıyor.

Enerji Bakanı doğal gaz zamlarından yakınanlara “Kombiyi bir derece kısın” tavsiyesinde bulunuyor.

İktidarda on dokuz yılını dolduran AKP’nin adalet bakanı, “2023’te cumhurbaşkanımızın tekrar seçilmesiyle daha adil bir dünya kuracağız” diyor. Sormazlar mı insana “Bugüne kadar neden yapmadınız?” diye.

Vatandaşla alay ediyor bunlar.

İktidarın ileri gelenlerinden biri bankadan aldığı krediyle dövize yatırım yapanları ahlaksızlıkla itham ediyor. İyi de o ahlaksızlık dediğiniz yatırım modeline çanak tutan sizin bu faizi enflasyonun altında tutan sisteminiz. Ayrıca sormak isterim: Sizin bankada ne kadar döviziniz var?

Aynı arkadaş TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarını kabul edilmez bulan ana muhalefet liderine “Türkiye İstatistik Kurumuna güvenmeyeceksin…de filanca masada oturup içki içerken fikir söyleyen adamlara mı güveneceksin?” buyurdu geçen gün. Yine geldik “İki ayyaş” muhabbetine.

Yettiniz artık!

Neyse ki bitiyor bu kâbus. Az kaldı.

Kaya Türkmen (d. 30 Eylül 1956, Brüksel), Türk diplomat.1974 yılı Saint Joseph Fransız Lisesi ve 1979 yılı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur. 2007-2010 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin Lizbon Büyükelçisi olarak görev yapmış, 2010 yılında Türkiye’nin KKTC Lefkoşe Büyükelçiliği görevine atanmıştır. Emekli Büyükelçi Doğan Türkmen’in oğlu, eski Hamburg Başkonsoloslarından Galip Evcen’in torunudur. KKTC halkı ve yönetimi ile Türkiye’nin karşılıklı anlayış ve güven ilişkisini daha ileri seviyelere taşımak için çabalarda bulunan Kaya Türkmen Şubat ayında Lefkoşa Büyükelçiliği görevinden ani bir şekilde alınarak merkeze atanmış ve bu durum KKTC halkı ve yönetimi tarafından üzüntüyle karşılanmıştır. Kasım 2011 – Eylül 2013 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı Avrupa Genel Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Eylül 2013 – Kasım 2017 tarihleri arasında Stokholm Büyükelçisi olarak görev yapmış ve merkeze dönerek kendi isteğiyle emekli olmuştur.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top