Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

“A’dan Z’ye her şeyimiz bozuktur”

Cumhuriyetin dördüncü Başbakanı Dr. Refik Saydam’ı tanır mısınız? Tifüs üzerindeki çalışmalarıyla tıp literatürüne geçen, 1928 yılının güç koşullarında -sonradan kendi adı verilecek- Hıfzıssıhha Enstitüsünü kuran, önemli bir siyasetçi ve tıp doktoruydu.

Uzun süre Sağlık Bakanlığı görevini üstlendi. Celal Bayar’dan sonra 1942 Temmuz’unda hayatını kaybedene kadar Başbakanlık yaptı. Savaş sonrasının olağanüstü güç koşullarında, ülkemizde aşı üretimini başlattı. Küresel salgında Türkiye’de üretilen aşıların, yardım amacıyla yurt dışına gönderilmesini sağladı. Örneğin son salgında aylarca aşı göndermesini beklediğimiz Çin’e on yıllarca önce ülkemizden yollandı bu aşılar.

AKP’nin 2011 yılında kapattığı Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün, başarı hikayesi değil bugün merhum Dr. Refik Saydam’dan söz etmemin nedeni. Ocak 1939 tarihinde Başbakanlığa başladığı gün, ülkenin durumuna ilişkin yaptığı bir değerlendirme. Siyaset literatürüne giren bu değerlendirme güncelliğini koruyor; “Her şeyimiz (a) dan (z) ye bozuktur.”
Her gün şaşkınlıkla “bu kadarı da olmaz” diyeceğimiz son uygulamaları izledikçe, Refik Saydam’ın ardından geçirdiğimiz 83 yılın, ülkede köklü düzelme sağladığını söylemek hayli güç.

Muhalefet partileri geçmişte yaşansa, her biri hükumet düşürecek kadar önemli gelişmeleri, bıkmadan sürekli gündeme taşıyorlar. Anlaşılan merhum Refik Saydam’ın, “A’dan Z’ye her şeyimiz bozuktur” saptaması, günümüzde de geçerliliğini koruyor.

Keşke eleştirmenin seçmende karşılığını görmek, sanıldığı kadar kolay olsaydı. AKP bir gün bile iktidarda kalamazdı.
Muhalefet bu aşamada söylemlerini çözüme ilişkin somut örnekler vererek, kitlelere ulaştırmak zorunda olduğunu fark etmeli.

AKP Yönetiminin; dini inançların ardına saklanarak, dokunulmazlık kazandırmaya çalıştığı yöntemlerine başvurmak, iktidar yolunu açamaz. Başka bir ifadeyle sağ seçmene verilecek muhafazakâr mesajlar iktidarı getiremez.

AKP’nin insafsızca artırdığı vergileri ve enflasyonu ele alalım.

Muhalefet, adil olmayan bu vergi sisteminde köklü değişikliklere gitmek zorunda. Tüketim yerine, kazananlardan vergi alarak, kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldıracak bir proje ile seçmenin karşısına çıkmalı.

Özelleştirme ya da Yap-İşlet Devret projeleriyle yağmalanan, kamu kaynaklarının hesabını hangi uygulamalarla soracaklarını, seçmenler ile paylaşmadan, muhalefet partilerinin bekledikleri sonuçları almalar çok zor.

Somut bir örnekle açıklamaya çalışalım.

AKP iktidarında kaçak üretim ve ithalatın artışı sır değil.

Bu süreçte ülkenin uyuşturucu kullanımında üst sıralara çıkmasına neden olan, alkollü içeceklerden alınan yüksek vergileri eleştirmeyi bir yana bırakalım. Kaçak içki yüzünden hayatlarını kaybeden onlarca canın kaybını gündeme getirmek, bunun nedenlerini kamuoyu ile paylaşmak, öncelikle muhalefetin görevi değil mi?

CHP yaşadığımız süreçte, muhafazakâr seçmenin karşısına temel sorununun refaha ulaşmak olduğunu önceleyen bir yaklaşımla çıkmalıdır. AKP çizgisini izlediğini çağrıştıran muhafazakâr söylemlerden vazgeçmenin zamanı çoktan geçti.
Unutmayalım; “(a’)dan (z’)ye her şeyimizin bozukluğu” günümüzde Dr. Refik Saydam’ın sözünü ettiği döneme rahmet okutacak düzeyde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi