Geçtiğimiz hafta Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına kelepçe takıldı. Böylelikle belki de ilk kez bir üniversite tutuklanmış oldu. Freud rahat uyusun, bastırılmış arzuların sembol dili aracılığıyla böyle ortaya saçılışının fotoğrafı da görsel tarihe izini bıraktı. Peki ama Türkiye’de akademi zaten tutuklu değil miydi? Boğaziçi Üniversitesi akademideki son kalenin mi temsiliydi? Bu kale öyle “tepeden” atamalarla teslim alınabilir miydi?
Merhaba Sayın Gazete Pencere okuyucusu. Bu içeriği devamını görebilmeniz için sitemize abone olup GİRİŞ yapmanız gerekmektedir. Eğer abone değilseniz BİZE KATILIN !