Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

AKP’nin 20 yılı ve Z kuşağı

AKP, Cumhuriyet tarihimizin tek kişinin liderliğindeki en uzun süreli iktidar partisidir.
Cumhuriyetin ilanından başlarsak, önce Atatürk -1923-1938- ve ardından İnönü-1938-1950- dönemleri ayrı değerlendirildiğinde, AKP iş başına gelen en uzun süreli iktidar partisidir.
ABD’nin liderliğini üstlendiği
Batı’nın, Ortadoğu’da önümüzdeki döneme ilişkin siyasal amaçlarının somutlaştığı BOP-Büyük Ortadoğu- Projesi’nde gönüllü yer almasının,
bu partinin iktidar ömrünün
uzamasında önemli bir etken olduğuna kuşku yok.
Özellikle Suriye’nin siyasal geleceğinin şekillenmesinde, büyük olasılıkla Türkiye’yi de kapsayacak bir demografik planlama yürütüldüğü, geçici sığınmacıların sayılarından anlaşılıyor. Başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinin refahlarını paylaşmamak amacıyla, bir tür göç paratoneri gibi değerlendirdikleri, AKP iktidarına destekleri gözlerden kaçmıyor.
Belki de son dönemde dünya siyaset sahnesinin en başarılı oyuncularından sayılan, Merkel’in Türkiye ziyaretinde, muhalefete mensup siyasetçilerle görüşmeyişi kendi ülkesinde bile fazla sorgulanmadı.
Gerçekte AKP, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de Rusya’ya karşı dikkatli davransa da sonuçta ABD’nin her isteğini yerine getirmeye özen gösteriyor. Mısır ile ilişkilerin düzelmesini amaçlayan görüşmeler, Suudi Arabistan ve BAE ile yakınlaşma belirtileri, ülke içinde İslamcı-milliyetçi dışarıda ise ABD yanlısı bir çizgide ilerlendiğini gösteriyor.
AKP yükseltmeye çalıştığı “İhvan” benzeri siyasal İslamcı çizgisini, MHP ile birlikte soyut milliyetçi söylemlerle güçlendirirken, ekonomideki kötüye gidişi seçmenlerinden gizlemek amacıyla bu kez Diyanet İşleri Başkanlığını protokolde güçlendirerek yeni bir tartışmayı başlatıyor.
Ekonomide, kamu kurumlarının işlevsizleştirilmesinde, partili yargı mensupları eliyle adalette ve dış politikadaki başarısızlıkları Türkiye’yi giderek yalnızlaştırmakla kalmıyor, geleceğe ilişkin yeni bir vizyonun ortaya konmasını da engelliyor.
Haklarını teslim edelim. AKP, bu süreçte en başarılı olduğu alan, muhalefeti çok uzun süre iktidar alternatifi olmaktan uzak tutabilmesidir. Bazı muhalefet partilerinin siyasal çizgilerini belirlerken, AKP’nin siyasal mülkiyetinde saydıkları muhafazakâr oyları ürkütmemek adına, iktidar olmaları halinde yapacaklarını açıklamaktan kaçınmaları bu başarının kanıtıdır.
Geçtiğimiz günlerde CHP’nin Sayın Kılıçdaroğlu tarafından açıklanan “Z” kuşağına yönelik tasarımları, ülkenin AKP’den sonraki en büyük siyasal partisinin, geleceğe hazırlanışının yüzeysel olduğu kuşkusunu doğuruyor. Açıklamada gençlerin satın alacakları “oyun konsolu” ve ilk otomobilin ÖTV’den muaf tutulacağından söz edilmesi ve eleştirilere karşı, “Devlet ne için var” yanıtının verilmesi, kusura bakmasınlar âdet yerini bulsun diye yapıldığı izlenimi veriyor.
Öğrenim çağında özellikle hayata atılma arifesindeki üniversitelilerin, yurt kapasitelerinin azlığı yüzünden artan ev kiralarından yakındıkları dönemde, aldıkları bursları geri ödeyemedikleri için icralarla uğraşan, gençlerin karşısına daha kapsamlı bir projeyle çıkılabilirdi.
Geçici kolaylıkları değil, kamunun gereksiz harcamalarıyla alt üst olan mali dengeleri yeniden kuracak yeni bir vergi sistemini tartışmaya açsalardı, büyük olasılıkla CHP gündemi de belirlerdi.
Muhalefetin önümüzdeki dönemde işi kolay görünmüyor.
Önce AKP sonrası ülkenin her alanda içine sokulduğu darboğazdan hızlı ve akılcı uygulamalarla çözüm üretmek zorundalar.
Asıl önemlisi iktidarı devraldıklarında ne Türkiye’nin ve ne de dünyanın 2002 yılında AKP’nin iktidara geldiği gibi olmadığını fark edecekler.
Basit bir örnek verelim.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de internet üzerinden alışveriş yapılan, Çin ortaklı bir sitenin piyasa değerinin, 18,5 milyar dolara ulaştığı açıklandı. Bu değer, ülkemizdeki bankacılık sistemin toplam değerine eşit. Yine benzeri iş yapan bir site de kısa sürede 7 milyar doları aşan değere ulaştı.
Türkiye’nin de bu piyasalarda yerini aldığının bilincinde olan yeni siyaset anlayışına ve dünyadaki gelişmeleri yorumlayacak yeniden yapılanmaya her zaman olduğundan daha fazla ihtiyacımız var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi