İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akeşener, ” Dünya kadar televizyon kanalı, sosyal medyada inanılmaz kampanya olmuş. HDP’nin masada olduğunu düşünmemiştim, bu tutmuş. Sayın Kılıçaroğlu’nun Öcalan’ı çıkaracağına dair iftiralar tutmuş” dedi.
Sinan Oğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklamasına ilişkin olarak da Akşener, “Sayın Oğan’ın kişisel kararını elbette saygıyla karşılıyorum. Kendisine başarılar diliyorum ama o 5.3’lük seçmenin Sayın Erdoğan’ı koştura koştura desteklemeye gideceğini düşünmüyorum. Sandığa gitmemiş vatandaşlarımızdan, Sayın Oğan’a oy vermiş kardeşlerimizden sayın Kılıçdaroğlu’na oy vermelerini istiyorum” şeklinde konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den Habertürk’te Serap Belet, Kürşad Oğuz ve Hülya Hökenek’e açıklamalarda bulundu.
Akşener’in konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Ben olumlu veya olumsuz değerlendirmeye dair kendimi hak sahibi görmüyorum. Bu değerlendirmeyi yapacak olan sayın Oğan’a 5.3 oy vermiş seçmendir. Bu seçmenler Sayın Erdoğan’ı desteklemeye mi gideceklerdir ya da bir denge unsuru olarak tutum mu alacaklardır, onu bilmiyoruz. Sayın Oğan’ın kişisel kararını elbette saygıyla karşılıyorum. Uzun zamandır Türkiye’de siyasi partilere, şahıslara oy veren seçmenin iradesi sıfır, o partinin bendesi marabası gibi tarif edilen sistem var. Seçmen velinimettir. Kendisine başarılar diliyorum ama o 5.3’lük seçmenin Sayın Erdoğan’a koştura koştura desteklemeye gideceğini düşünmüyorum.
İkinci tur için bir aktör olacağını ortaya koyarak Sayın Oğan yol yürüdü. Millet İttifakı’nı da Cumhur İttifakı’nı da eleştirdiği alanlar vardı. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kılıçdaroğlu bizatihi Sayın Oğan’ı ziyaret ederek cevap verdi. Soru işaretlerine çok net, açık cevaplar verdi Sayın Kılıçdaroğlu. Sayın İnce özellikle üzerinde durduğum kişidir. Sayın İnce, Sayın Özdağ, Sayın Oğan dahil olmak üzere onlarla konuşmaya arzu ettikleri bir durum var ise o konuda olumlu yanıt vermeye yetkili kıldık biz. (Seçimden sonra herhangi birisiyle konuştunuz mu?) Hayır çünkü Sayın Kılıçdaroğlu’nun konuşması gerekiyor muhatap olarak. Buna karşılık Sayın Erdoğan davet etti ve Sayın Oğan’ın itiraz ettiği her şey yerinde duruyor. Şaşırdığımı söylemem. Görüşmelerden sonra gidişata göre şaşırmadım. Tekrar söylüyorum bu 5.2’lik alan sayın Oğan’ın hareketiyle koştur koştur gidip sayın Erdoğan’ı destekleyecek diye kavram da yok.
“İyi Parti’den ve diğer partilerden de giden olmuştur”
Esasında bu seçmenler muhalif. İki muhalif ittifak vardı. Biri ATA bir tanesi Millet İttifakı. İki ittifakın da itirazları vardı Cumhur İttifakı’nın bazılarına. Sayın Erdoğan’ın kutuplaştırma gibi itirazlar vardı. Bunun üzerine elbette İYİ Parti’den de, CHP’den de oy verenler vardır. O sesin duyulmasını isteyen insanları. Hep Z kuşağı diye konuşuldu. Yaş gruplarına göre gruplandırdığınızda farklı alanlarda itirazları olan, kendisinin duyulması olan insanlar vardı. İYİ Parti’den de başka siyasi partilerden de giden olmuştur. Bize oy veren seçmenin çok standart sapması dışında sayın Kılıçdaroğlu’na oy verdiği görülüyor. Bize oy vermeyi düşünüp, sonra kızıp oy vermemiş olabilir.
Organik mitinglerde sayın Kılıçdaroğlu’na oy istediğimde oluşan alkışı görüyorsunuz. Kalabalık olmuş, az olmuş gibi iddiamız yoktu. Güzel ve coşkulu mitingler oldu. Erzurum’dan sonra ben sayın Kılıçdaroğlu’nun 1. turda seçimi alacağına inandım ve bunu da belirttim. Böyle gördüğünüz de Meclis’in de alabileceğini denk düşürüyorsunuz. Bir bahane uydurmuyorum. Cumhur İttifakı’nda AK Parti 2002’deki oyuna düştü, ilk defa, 21 yılda. Sayın Erdoğan ikinci tura kaldı. Buna karşılık Meclis’i aldılar. Bu Türkiye açısından büyük fayda da getirebilir. Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçtireceğimize inanıyorum. Yasama ve yürütmede denge ve denetleme olur. O zaman sağduyu Türkiye’ye hakim olur. Hep beraber Meclis’te referanduma görek kalmadan, bütün partilerin ‘evet’i ile parlamenter sisteme geçiş daha kolay, uzlaşı ile olur diye düşünüyorum.
“Seçimi kaybedersek ucube sistemi tartışmayacağız”
Benim derdim şu; biz bu ucube sistemin, burada özne sayın Erdoğan sayın Kılıçdaroğlu değil. Sayın Erdoğan kazanırsa, göreceksiniz en fazla 2 sene sonra özellikle kadınlar ‘Meral hanım haklıymış’ diyecekler. Özellikle kadınlar nefes alamayacak. Bu dile sahip bir partiyle el sıkışma durumunda bıraktı. Bunu kaybedersek, bu ucube sistemi bir tartışamayacağız. Sayın Erdoğan’ın son seçimi. Bunu bir kenara koyun. Burada çok büyük haksızlık var. Sistemden kaynaklanan abukluklar var. Ben bugün derin yoksulluk çalıştığım Ümraniye’deki evlerden geliyorum. Okulları anlattı çocuklar, şu duvara kafamı vurasım var. Bugün milletvekili var ama kıymeti harbiyesi yok. Bu sistemi değiştiribiliriz. Sayın Erdoğan kazandı, sanıyorum 326 civarında milletvekili oldu. Bir dahaki seçime kaç yıl sonra ise, sayın Erdoğan aday olamayacağı için bir kişi koyun. Bu tarafta öfkesi artmış, bu yarık, bu fay hattı iyice genişleyecek. 50 yılık siyasi hafızaya sahibim. 21. yüzyılda sizin çocuklarınız bambaşka şeyler konuşurken biz 1947’nin Türkiye’sindeyiz. 1947’yi değiştirmek üzere rahmetli İnönü ile rahmetli Bayar oturdu. Şimdi tekrar oraya döndük.
“Kılıçdaroğlu’nun Öcalan’ı çıkaracağı iftirası tutmuş”
Mesela bana PKK’lı dendi. Diyarbakır’a gittiğim zaman faili meçhulcü dendi. Dürüst bir şekilde söylüyorum; bu işle alay etmeyi tercih ettim. Dünya kadar televizyon kanalı, sosyal medyada inanılmaz kampanya olmuş. HDP’nin masada olduğunu düşünmemiştim, bu tutmuş. Sayın Kılıçaroğlu’nun Öcalan’ı çıkaracağına dair iftiralar tutmuş. 3 yıldır esnaf geziyorum. İlk buz gibi karşılandım. Zaman içerisinde o sıcaklığa döndü. Kadına karşı ters davranmıyor bizim esnafımız. Bu kadar abukluğun üzerine yürüdüğünüz zaman asıl yapılması gereken, sizler için doğru olanı anlatmaktan geri düşüyorsunuz. Seçmen velinimettir. Seçmenin talebi şöyle olmalıydı; biz onu dönüştürememişsin. Bunların söylediklerinin bana ne faydası var? Bu ülkede hiç kimse vatan hainliği yapmaz, ülkede kimse PKK ile elele tutuşmaz. Bir de bu kadar büyük bir kampanyanın boca edildiğini belki de iyi göremedik.
“Anadolu lisesindeki kız kazanamayacağını düşünüyor”
Eğitim gitmiş. Parası varsa çocuklarını okutabiliyor aileler. Anadolu lisesinde okuyan bir kız. Ağlarsınız. Öğrencinin geleceği ile ilgili plan yapan öğretmeni inşa etmeniz lazım. Bir öğretmen sözleşmeli, ücretli, başöğretmen, normal öğretmen olamaz. Öğretmeni yaz tatilini yeni değer setleriyle eğitirsiniz. İki gündür eğitim boyutunu görüyorum felaket. Hukuk okumak isteyen genç kız kazanamayacağını düşünüyor. Bu kız Anadolu lisesinde. Bir sandık görevlisi kadın ile konuştum. Gayret etmemiz lazım. Seçmen patrondur. Seçmeni ikna etmek görevimiz. Eksiğimiz varmış tamamlamaya çalışıyoruz.
“4 şehire itirazımız vardı”
Anketlerde sayın Kılıçdaroğlu birinci çıktığında borsa yükselmişti. Dolayısıyla ekonomi onu satın almıştı. Perşembe günü ne kararlar alındı, bu da başka durum. Anketler doğru mu eğri mi onu bilemem. Anket şirketi sahiplerin temel sorunu, istisnalar kaideyi bozmaz, çalıştıkları siyasi partilerin yöneticilerini siyasi iletişim açısından tanzim etmeye çalışıyorlar. Orada bilim kayboluyor. Bir anket şirketinin üst düzey yöneticisi Bilge Yılmaz hocayı arayıp ‘istifa et bu partiden’ demiştir. Bu bilime, ahlaka yansıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ile görüşmesiyle ilgili tam yetkiyi verdik. Bu arkadaşlarımızın destek vermesine itirazımın olmadığını ilk önce ben söyledim. Çarşamba günü toplantı yaptık. 2 bin sandık civarında itirazımız vardı. 4 şehire itirazımız vardı. İkisi hala sürüyor. Bütün bu çalışmaları basınla paylaştım.
“Mitingler yapıldı, şimdi bireye dokunma zamanı”
1 milyonun üstünde geçersiz oy var. 1 milyon 37 bin. Katılma oranı yüzde 87. Sayın Kılıçdaroğlu 24 milyon 595 bin oy. Sayın Erdoğan 27 milyon 133 bin 849 oy. Aradaki fark 2,5 milyon civarında. Oy kullanan 55 milyon 833. Böyle baktığınız zaman potansiyel seçmen 12 milyon oy vermemiş. Bu seçime iki taraf da sıfırdan başlıyor. Cumhur İttifakı’nda da BBP, MHP, Yeniden Refah gibi partiler ayrı girdiler. Bizim Millet İttifakı’nda CHP ve biz ayrı ayrı girdik. Çeşitli kafa karışıklıkları her tarafta olabilir. Bugün sadece iki kişi için oy istenecek. Şimdi konu daha sadeleşti, basitleşti. Arada 2,5 milyon rakam olduğu için mikro seviyede bire bir, şahıs olarak temasla bu işi sağlamak. Mitingler yaptık. O tamam. Trabzon’a defalarca gitmişimdir. Böyle bir mitinge ilk defa şahit oldum. İnanılmaz kalabalıktı. O güç gösterilerini bütün partiler yaptı. Şimdi bireye dokunma zamanı. Şimdi 50 bin genç yeni oy kullanacakmış. Mami diyorlar bana. ‘Mami ne söylüyorsun, sayın Kılıçdaroğlu’na oy vermek için ikna et beni’ dedi.
“2018’deki oyumuzun aynısını aldık”
Kast ettiği muhtemelen öyle bir şey değil. Millet İttifakı Cumhur İttifakı üzerinden olmuştur. Çarpıtmaya müsait cümleler kurmamamız gerekiyor. Çok kritik bir süreçten gidiyoruz. Oradan ne anlaşılır, sayın Erdoğan’a yeşil ışık. Benim ağzımdan böyle bir şey çıksaydı Türkiye birbirine girmişti. Meral Hanım sayın Erdoğan’a göz kırpılıyor diye. Millet İttifakı’nın bünyesindeki partilerin toptan özeleştiri yapması kavramını doğru bulmuyorum. Biz 2018’deki oyumuzun aynısını aldık. 44 milletvekili çıkarmış oluyoruz. Kararları oylayarak aldık. Dolayısıyla aynı kaldık. Bizim yüzde 10’lik kemikleşmiş oyumuz var. 24-25 Haziran’da olağan büyük kongre yapacağız. Daha yüksek bir oy olmamız gerekiyordu. Bu benim sorumluluğumdadır. Sorumluluk bana aittir, başarı olarak kabul ediliyorsa herkesindir. Başarısızlık bana aittir. İtirazı olarak arkadaşlarımız bir araya gelinir, aday çıkarılır, yarışılır. Ben de elbette adayım tabii ki.
Masadaki mevzu da partimizin bilgisi dahilinde, sonraki aşamada parti yöneticilerimizin bilgisi dahilinde. Yani ben kafama göre takılmadım. Bundan dolayı problem yaşadıysa partimiz. Bütün bunları kendi iç bünyemizde konuşacağız. Cumhurbaşkanlığını aldığımız halde de bunlar olacak. Bu kutuplaşma işlerinden bıktık ama böyle bir sonuçla karşılaştığımız gerçekliktir. Komplo anlamında söylemiyorum, HDP’yi tanzim etmeye kalkışan kişilerin, ısrarlı bir şekilde anahtar, kilit her neyse HDP’nin olması gerektiğini çekiçle vura vura götürdüler işi. HDP’nin Cumhur İttifakı’nın bileşenleri tarafından PKK ile özdeşleştirip bu defa bizim kafamızda çekiç olarak kullanılması. Benim bulunduğum yerde ne FETÖ, ne İBDA/C, ne PKK, ne de Hizbullah olur. Bunları söylemek bile insana kendini kötü hissettiriyor. Cumhur İttifakı da HDP’yi sopa olarak kullanırken diğer taraftan Kürtlere hakaret edildi. Kürt eşittir PKK’lı oldu bu ülkede. Sonuç itibariyle anahtar millettir, seçmendir. Dolayısıyla o seçmenin Kürt, Türk, HDP’ye, İYİ Parti’ye, CHP’ye, AK Parti’ye, MHP’ye oy vereni de seçmenin hayallerini, hedeflerini duymak gerekir.
“Millet ittifakı’nın meclis sayısını HDP ile tamamlamak istediler”
Türkiye’de bir insan kitlesi var ki, sayısı çok değil. Onlar da beğendikleri siyasi partileri, herkesi mecbur bırakmak istiyor. Bu dönem beğendikleri parti HDPydi. Daha önce sayın Erdoğan’ı tanzim etmeye kalkıştılar. Sayın Erdoğan onları kapının önüne koydu. Millet İttifakının Meclisteki sayısı HDP ile tamamlansın istediler. Bunların anlamı şu; halkı tanımıyorlar, insanları bilmiyorlar. O benim gittiği evlerin içine girmemişler, ayaklarının altına rutubet değmemiş. Bugün bir çocuğa sordum ‘ne istersin oğlum’ dedi. TOKİ’den ev istedi. Satın almak için değil, o iğrenç evden kurtulmak istedi.
“Kılıçdaroğlu ne Öcalan’ı çıkarır ne de FETÖ ile el sıkışır”
Ben Atatürkçüler azaldı, çoğaldı kısmına bir şey diyemem. Oy için burayla el sıkışacak kadar işi götürürseniz, bu tarafı da sürekli olarak HDP ve PKK üzerinden tanzim etmeye çalışırsanız sonuç itibariyle bu ülkede insanlar birbirinden uzaklaşır. Kürtler eşittir PKK’lı haline döner, bu yanlış. Eğer öyle bir şey olsa Güneydoğu’da ne durumda olacaktık biz. İYİ Parti saldırıya uğradı. Çok pis bir dille karşılaştık. Bunu yanlış bulduğumu ifade etmek istiyorum. Atatürk’ü sevmek, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak, ülkede her vatandaşın refah içinde yaşamasını istemek, milliyetçilik anlayışının öne çıktığını söyleyebilirim. Bundan çok mutluyum. Başından beri ayrıştırmanın dışında olmaya gayret ettik. Bu makul dilin, kapsayıcı dilin Türkiye’nin bütün siyasi partilerinin işin içine dahil olmasını diliyorum. Net bir şekilde şunu söylüyorum, Kürtlere karşı dilimizi dikkatli tutacağız. Ben sayın Kılıçdaroğlu’na kefilim, ne Abdullah Öcalan’ı çıkarır ne de FETÖ ile el sıkışır. Seçmenden ricam şu; Kılıçdaroğlu’nu seçelim. Parlamenter sisteme ülkenin geçmesinin elzam olduğuna Allah şahittir, kalpten inanıyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun PKK, Apo, FETÖ ile asla terör örgütüyle yanyana gelmeyeceğine dair kefalet koyuyorum. MHP Kocaeli İl Başkanlığı yapmış bir abinin kız kardeşi olarak söylüyorum bunu. Sayın İnce ile kulis bilgim var. Sayın Ümit Özdağ beyefendi ile ilgili Kemal Bey’le yaptığı konuşmadan, parti bünyesinden, takip eden arkadaşlaran öğrendiğim birlikte metin üzerinde çalıştıklarına dair. Bir mutabakat metni olacağına dair. Arkadaşlarımdan aldığım bilgi bu. Sayın Kılıçdaroğlu ile bir görüşmem olmadı. Sahadan buraya geldim.
“Garajdan bozma ev yapmışlar”
Türkiye’de bir kısım çok uçtu, bir kısım insan da dibe gitti. Gittikçe açılıyor. 2,5 yıl evvel asgari ücret alan aile ayda 1 kilo et alabilirken bugün mümkün değil. Garajdan bozma ev yapmışlar 3 bin 500 lira kira. Işık yok, kafanızı eğerek giriyorsunuz. Kiralar çok pahalı.
“Neyin nasıl yapılacağına dair tek kelime edilmedi”
Millet İttifakı bileşenlerin tümümün ekonomi kadroları muhteşem. Bizde Bilge Bey, Ümit Özlale, Birol Aydemir, Cihan Paçacı, Ayfer Yılmaz var. Çok iyi ekonomistimiz var. Böyle bir sisteme ekonomi çok kolay. Ekonominin esas patronu güvendir. En basitinden Kemal Bey kazanacak anketlerine inanıldığı anda borsa ne oldu? Sayın Erdoğan ikinci tura kalınca Perşembe günü neler oldtu hatırlayın. Kredi limitleri düştü, kredi kartlarıyla ilgili ödemeler ne oldu? Seçim boyunca sürekli vaat verildi. Vaatlere ilişkin neyin nasıl yapılacağına dair tek kelime edilmedi.
“Kadınları sahiplendirmek ne demek?”
Samimi bir hayvanseverim. Aktivist denemez ama yardım edicilerindenim. Türkiye’de bu konuda ne kadar çalışan insan varsa dolaylı tanıyorum. Bir erkekle bir hayvanın evliliği dünyada yok. Bunlar tutmadı. HDP ve PKK üzerinden Kürtlerin eşittir PKK’lı haline getirilmesi şuuraltında burada gay ya da yönelimi farklı bireylerin ölüm korkusu hissetmesine sebep oldu. Hangi yönelimde olursa olsun, bir insan, hangi cinsiyette olursa olsun, doğduğu andan itibaren hakları mevcuttur. Siz gay bir bireyden hoşlanmayabilirsiniz, oğlunuzun, kızınızın böyle bir yönelimi olmasını istemezsiniz bu başka bir şey. Bir yönetici olarak onlara sopa attırmak istemezsiniz. Her türlü konu kadın üzerinden gidiyor. 7 sene Meclis’i yönettim. Yasakladığım bir şey vardı. Espri, şaka vs. gibi kadın üzerinden kim yapıyorsa Meclis’ten atıyordum. Sahiplendirmek ne demek. Şimdi küfredeceği, dangalak diyeyim. Böyle bir durum olabilir mi? Sokakta gezemiyor kadınlar. 21. yüzyılda yaşıyoruz…”