Haldun Solmaztürk

Haldun Solmaztürk

Almanya 1933 Reichstag Yangını: “Tanrı’dan bir işaret”

Bazıları tarihin tekerrür ettiğini sanırlar ama, etmez.!
Benzer koşullar, benzer aktörlere, benzer süreçleri başlatma fırsatı verirse, benzer sonuçlar ortaya çıkar. Ama o ‘başka’ bir ‘tarihtir’. Tarihin öğreticiliği de buradadır.
Almanya 1933 yılına ekonomik ve siyasi bir krizin ortasında girdi. Kasım 1932 seçimlerinde Naziler en fazla oyu aldılar ama Meclis’te (Reichstag) çoğunluğu elde edemediler.
Cumhurbaşkanı Hindenburg, Hitler’i Şansölye olarak atamak zorunda kaldı—bu ilk günahıydı.!
Hitler, Hindenburg’u 5 Mart’ta erken seçime gitmeye ikna etti. Bu, ikinci günahıydı.!
Ancak Nazilerin seçimi almak için bir mucizeye ihtiyaçları vardı. O da ‘yangın’ olarak geldi.
Hitler’in, “Tanrı’dan bir işaret” dediği yangın…!
Seçime altı gün kala Reichstag’da yangın çıktı. Hitler ‘komünistlerin’ ayaklanma başlattıkları iddiasıyla Hindenburg’un OHAL ilan etmesini istedi, o da kabul etti—üçüncü günahıydı.!
Nazi İçişleri Bakanı Frick, Milli Halk Partisi (MHP) Adalet Bakanı Günther’in desteğiyle OHAL kararına ‘eyaletlerin’ yönetimi yetkisini de ekledi. Bu Hindenburg’un en ölümcül günahı oldu.!
Böylece Almanya’nın ve Alman halkının kaderi Nazilerin hastalıklı ideolojisine terk edildi.
Altı maddelik OHAL Kararnamesi’nde Nazilerin istediği her şey vardı: temel özgürlükler, yargı yetkisi, konut dokunulmazlığı, ifade ve basın hürriyeti, mülkiyet hakkı, hepsi askıya alındı.
İkinci ve üçüncü parti olan Komünist Parti ve Sosyal Demokrat (SPD) milletvekillerinin hemen hepsi tutuklandı. Naziler %44 oy alarak, %8 alan MHP’yle %52’yi bulup koalisyon kurdular.
Sıra son darbenin (!) vurulmasına gelmişti—Yetkilendirme Kanunu.!
Hitler, Anayasa’ya aykırı kanunları bile Meclis onayı olmaksızın yürürlüğe koymak istiyordu.
Meclis Başkanı’nın Hermann Göring olması işlerini kolaylaştırdı. Kanunun geçmesi için 647 üyeden 432 ‘Evet’ oyu gerekiyordu. Komünistlerin tümü tutuklu, ‘dinci’ Merkez Parti ve ‘ırkçı’ MHP zaten Nazilerle koalisyon halindeydi. Sadece 94 SPD milletvekili karşı oy kullanabildi ve ‘yetki kanunu’ 444 oyla geçti. Hindenburg’un son günahı bunu onaylamaktı.!
Weimar Anayasası yürürlükte, ama fiilen askıdaydı—II. Abdülhamit’in 1876 Anayasası gibi…
Üç ay içinde tüm partiler kapatıldı, ama Meclis Hitler’in propaganda sahnesi olarak açık kaldı.!
Hindenburg bir yıl sonra ölünce Almanya Hitler’in ‘mülkü’ haline dönüştü—hem de kanunen.!
Sivil, asker her Alman’a, Führer’e sadakat yemini ettirildi. Muhalefet kalmadı—yok edildi.
İki yıl içinde Nazi Partisi Alman devletiyle özdeşleşti; parti flaması Alman milli bayrağı yapıldı.
Hitler’e bu kadar kısa sürede ve bu kadar kolay mutlak siyasi—kontrol edilemeyen—gücü sağlayan iki olgu vardır: Hindenburg ve Kahverengi Gömlekliler.
Tarihinin en kritik döneminde, Almanya’nın kaderini etkileyecek gelişmelere seyirci kalan Hindenburg—1933’te 87 yaşında—makamının ve devlet deneyiminin gerektirdiği akıl, sağduyu, ahlak ve medeni cesaretten uzak, bir sahte görüntüden, içi boş bir balondan ibaretti.
Kahverengi Gömlekliler (Sturmabteilung, SA/Fırtına Müfrezeleri) Nazilerin paramiliter gücüydü. Hedef kitleleri sindirmek için kullanıldılar. Hitler iktidara geldiğinde Alman Ordusunun mevcudu 100 binle sınırlıyken SA gücü 2 milyondu. Özellikle 1932 ve 1933 seçimlerinde muhalefeti fiziki şiddet ve tehdit yoluyla sindirerek belirleyici rol oynadılar.
Kahverengi Gömlekliler’in ulaştığı güç Hitler’i bile ürküttü ve lider kadrosu diğer paramiliter güç SS (Schutzstaffel) ve Gestapo tarafından infaz edildi.
Bu yaşananlar tarihtir ve tekrar etmeyecektir, ama öğreticidir.!
Benim görebildiğim kadarıyla, Türkiye’de ‘1933 Almanya’ hikayesini bilen—VE doğru okuyan—iki siyasi lider var. İkisi de en küçük partilerin.!
Biri muhalefette; gördüğünden ciddi endişe duyuyor ve kaygısını ısrarla dillendiriyor.
Diğeri kendisini iktidarın yanında konumlandırmış; olan biteni bir fırsat (!) olarak görüyor, o yüzden de havaya bakarak ıslık çalıyor.
Keşke diğerlerinin de tarihe biraz ilgisi olsaydı…
Koşullar oluştu(rul)ğunda, tek bir ‘işaretle’ herşeyin bir anda değişebildiğini göreceklerdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Haldun Solmaztürk Arşivi