Altay’ın isyanı ve hakem Palabıyık’ın hüznü

Son Güncellenme Tarihi: Aralık 7, 2020 / 11:15

Gecenin mutlusu 8 kurtarışıyla kaleci Altay’sa, mutsuzu verdiği hatalı kararlarla Hakem Ali Palabıyık’tır. Yaptığı hatalı yorumları kabullensek de Serdar Aziz’i atarken gösterdiği ilk sarı kartı kimseye anlatamaz. Hele sonradan VAR’la iptal ettiği penaltı pozisyonunda çaldığı düdük yüz karasıdır. Tüm bunlara rağmen Fenerbahçe’nin 10 kişiyle bu kadar mahkum oynaması da kabul edilemez.
“Artık yeter” maçıydı Fenerbahçe için.
Beşiktaş yenilgisinin ardından Sergen Yalçın başta olmak üzere o cepheden gelen kibirli yorumların paslı tadı hala hafızalardaydı. Şurası net, kadro olarak ligde mücadele ettiğiniz hiç bir ekipten eksiğiniz yok, fazlanız var. Sadece elinizdeki kadroyu iyi analiz edip doğru 11’lerle çıkmayı başaramadınız. Ozan’ı 10 numara oynatma inadı, yeni 6 tane ofansif oyuncunun tümünün sattığın Vedat kadar gol atamaması tek bir şeyi gösteriyor, teknik kadro duruma hakim değil.
Maç öncesi Fenerbahçe cephesinde havayı böyle özetlemek mümkündü; “Çık adam gibi oyna, bu maçı farklı al”.
İlk 5 dakikada ceza sahasında Cisse’yi 4 kere topla buluşturan Fenerbahçe “beklentilerin farkındayız” diyordu. 8. Dakikada ise Ferdi’nin sağdan çizgiye kadar inip, Cisse’ye verdiği ayağa pas ilk golü getirdi. Caner ve Gökhan’ın her iki kanattan yaptığı rastgele ortalar mı, yoksa “forvete pas”mı sorusunun en güzel cevabıydı.

  1. Dakikada Caner’in yerden verdiği pas da adrese teslim “al da at” cinsindendi ama Cisse de Pelkas da önlerindeki boş kaleye atamadılar topu. Caner ne yapsın?
    Caner’in ön direğe kestiği kornerlerde kimse artık Gökhan’dan gol yemez diyorduk ama yanılmışız, Denizli defansı “biz yeriz” dedi. Fenerbahçe 2. golü buldu.
    Hemen ardından Sosa’nın serbest atışında Tisseranttan gelen 3. gol şıktı ama VAR ofsayt dedi.
    İlk yarı şunu gösterdi; Ozan yerinde oynayınca çok daha etkili. Ayrıca elinde rakip defansa önde basacak ofansif kadro var, Ozan’ı orada harcamanın anlamı yok. Mert Hakan ve Pelkas çalışkandılar ama istediklerini yapamadılar. Sosa’daki düşüş sürüyor, ilk yarının en etkisiziydi. Caner, Serdar Aziz ve Cisse ise Erol Hoca’ya “ben Beşiktaş maçında ne büyük hata yapmışım” dedirtmiştir.
    İkinci yarıya “Hakem Palabıyık devresi” diyebiliriz.
    Devre penaltı pozisyonuyla başladı. Serdar eliyle topla oynadı mı yoksa kafasına omuzuna mı çarptı tartışılır ama tartışılmaz olan Ali Palabıyık’ın Serdar’ı atmak için gösterdiği çaba… VAR’a giderken Serdar’a gösterdiği kart “ben seni atıyorum” demekti zaten. Serdar isyan bile etmiyor, sadece topun kafasına çarptığını anlatıyor. Neden kart? Hakaret ediyorsa direkt kırmızıdan at, değilse bekle. Zaten onun pozisyonuna gidiyorsun, penaltıyı verince sarı kart göstereceksin nasılsa.
    Ama Altay’ın isyanı Palabıyık’ın mutluluğuna engel oldu. Önce penaltıyı kurtardı Altay hemen ardından 2 çok tehlikeli pozisyonu. Maç boyunca da 8 mutlak pozisyonu kurtardı.
  2. Dakikada 10 kişi kalınca oyunun rengi değişti. Fenerbahçe 2-0’lık farkın da rahatlığıyla oyunu geride kabul etmeye başladı. Ancak bu taktik için yapılması gereken değişiklikler gecikince Fenerbahçe mahkum oynamaya başladı.
    Kontratak futbolda etkisiz kalan Cisse yerini taa 75. Dakikada Thiam’a bıraktı. Görünen o ki Cisse rakip ceza sahasında çoğalabildiğiniz maçların adamı, aksi durumlarda Samatta tercih edilmeli.
    Valencia ve Tolga Ciğerci’nin girişi biraz daha erken olsaydı maçın son bölümü daha rahat geçebilirdi.
    Hakem Palabıyık maçın sonlarında bir hamle daha yaptı, devreye girdi ama bu kadarına VAR ekibi bile razı olmadı. Palabıyık’ın, hemen gözünün önünde Altay’a Rodellaga’nın darbesini görmemesi ve penaltı çalması inanılır gibi değil. Palabıyık bu düdüğün iyi niyetli ama hatalı düdük olduğunu kime nasıl anlatacak merak ediyorum.
    Sonuç itibariyle Fenerbahçe deplasmandan kıymetli bir galibiyetle dönüyor. Futbolu tatmin etmedi, özellikle bir kişi eksilince oynanan oyun gözden geçirilmeli ama bu maçın atmosferi, motivasyonu Fenerbahçe’ye çok iyi gelecek.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1985 yılında mezun oldu. Gazetecilik kariyerine üniversite yıllarında muhabir olarak Cumhuriyet Gazetesi’nde adım attı. UBA Haber Ajansı’nda önce muhabirlik sonra Genel Müdürlük yaptı. Yeni Gündem Haber Dergisi ve Tempo Haber Dergisi (Ankara Haber Müdürü) kuruluşlarında yer aldı. 4 yıl süreyle Kanal D Ankara Haber Müdürlüğü’nün ardından, CNBC-E Tv kurucu kadrosunda Ankara Haber Müdürü olarak yer aldı. 1999-2009 yılları arasında NTV Tv Ankara Haber Müdürlüğünü üstlendi. Sezgin, 2009-2013 yılları arasında TRT TÜRK’ü kurdu ve genel yayın yönetmenliğini yaptı. 2013 yılından bu yana Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu İletişim Programı’nda Takım Lideri olarak görev yapıyor.
Sezgin, 1980 Darbesi öncesinde yaşanan siyasi cinayetleri ele alan “Aydınlatılmamış Cinayetler” (İletişim Yayınları, İstanbul, 1987) kitabının yazarıdır.
Ümit Sezgin, Daimi Basın Kartı sahibi olup, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Parlamento Muhabirleri Derneği üyesidir. 2003 yılından bu yana Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre üyesi olan Ümit Sezgin, Ankara Fenerbahçeli İş İnsanları Derneği AFİDER Başkan Yardımcısıdır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top