Aman Merkez, canım Merkez

Bugün saat 10:00’da açıklanacak enflasyon rakamı ile birlikte “Merkez ne düşündü, gördü de son iki ayda 300 baz puan faiz düşürdü” diye birbirimize bakacağız.

Bazılarınız bu yazıyı okurken enflasyon açıklanmış olacak. Yüzde 20’nin üzerine atmış bir oran ile karşılaşacağımızı tahmin etmek çok da zor değil. Ve yine bilindiği üzere açıklanan enflasyon ile hissedilen enflasyon bir değil. Bu tıpkı hava sıcaklıklarının söylenirken hissedilen derece ile farklılaşması gibi bir şey.

Sonra aradan 11 saat geçecek ve bizde saatler 21:00’i gösterdiğinde Amerika Merkez Bankası Başkanı’nın yapacağı açıklamaya kilitlenip muhtemelen sonrasında, tahvil alımının azaltılmasına dair yaptığı açıklamanın ardından birbirimize bakıp “Merkez ne düşündü, gördü ki tahvil alımının azaltılmasına bu yıl başlanacağına inanmıyorum dedi” diye bakacağız.

Genel bir yatırımcı anlayışı neyin üzerine kuruludur? Elbette para kazanmak. Para kazanmanın en önemli yolu her şeyden önce para kaybetmemekten geçer. Enflasyonun bu derece yüksek olduğu durumlarda birikimi enflasyona ezdirmeme isteği doğal olarak enflasyonun üzerinde bir faiz arayışını yaratır. Şu halde eğer faiz tatmin edici değilse vatandaşın dövize kaymasının önüne geçmek mümkün değildir. İstediğiniz kadar döviz bürosunda sıralı isim listesi tutturun.

Döviz mevduatları bozulmayacağı gibi şu halde daha da dolarize bir yöne doğru gittiğimiz aşikar. Yabancı yatırımcının hem getiri hem güven eksikliği nedeniyle gelmediği, hatta var olanı da satıp çıktığı bir ortamda dalgalanmanın önüne geçmek de zor.

Bir yanda enflasyona ezilmeme isteği, bir yanda zaten geçinememenin verdiği çıkış yolu arayışları vatandaşı “çok kısa zamanda ve çokça parayı nereden kazanabilirim” sorgulamasına getirdi. Ve işte herkesin dilindeki o kripto varlıklara ilgi bu nedenle bu hızda arttı. Acı olan ise bilgi olmadan artan ilginin kayıplara da yol açmış olması. Kripto varlıklar bugünün de geleceğin de önemli finansal ürünleri arasında. Elbette doğru bir analiz ve okuma ile oldukça. Komşudan duyulan bilgi eşliğinde olmadığı sürece.

Düşük faiz ortamı elbette yatırımcının işine yarar. Eğer kullanacağı krediyi yatırıma yönlendirirse. Diğer yandan hem enflasyonun yüksek hem faizin düşük olduğu bir ortam “bugünü kaçırma yarın bu malı burada bulamazsın” ezberi olan tüketiciyi de tüketime yönlendirir ve al sana enflasyonu artırıcı bir unsur daha. Dövizin de yüksek seviyelerinin seyri emtia fiyatlarının da yüksekliği ile birleşince önemli bir maliyet artırıcı unsuru karşımıza çıkarıyor. Hoooop işte bizde var bu maliyet enflasyonu.

Yüksek kur çok mu kötü bir şey? “İhracatçının işine geliyor işte” diyenlere selamlar. Onlar da rahatsız. Hangi kurdan iş yapacaklarını tahmin edememek önemli bir problem. Bunu ben değil, konuştuğum ihracatçılar söylüyor. Yüksek değil, dalga boyu düşük kur işimize yarar diyorlar.

Ahhhh şu rekabetçi kur söylemleri… Kur 7.50’lerde iken rekabetçi kur işte diyenler, 9.50’lerde daha rekabetçi, 20’lerde daha da rekabetçi mi diyecekler? Bence en güzel cevabı sanayiciler vermiş bu soruya:
“Yüksek, düşük, rekabetçi vs. değil değerinde kur istiyoruz.”
···
Peki, bundan sonra neler olacak?

Daha önce yapmadık mı benzer işleri?

Artan gıda fiyatları için marketleri suçlamış, stokçuluk olduğunu söylemiş patates, soğan depoları basmıştık. Ardından tanzim satış noktaları açarak yükselen fiyatların önüne geçmeye çalışmıştık. Bir hal yasasından söz eder olmuştuk. Faizleri suçlamış finalde de dış mihraklar ile kapanış yapmıştık. Buraya kadar durum yine aynı. Farklı olan ne? Merkez’in kasasında olan para. Yani olmayan. Kurtulabilmek için rezervler kullanılmıştı. Şimdi “Hiç param yok” demek için bile neredeyse 35 milyar dolara ihtiyacı olan Merkez’in 6 patlarında bir kurşun yok.

Faiz konusundaki tavrı net olduğuna göre, ikinci kurşun da yok.

Sözle yönlendireyim, piyasalara güven vereyim en klasik yöntemlerden biri dese o kurşun zaten hiç yok. Gece resmi gazeteye bakmadan yatamayan yatırımcıya işlemez o kurşun.

Para basayım desen hiç olmaz zaten pul olmuş.

APİ kurşununu sıkarım desen, bu risk ve fiyatlama koşullarında kime satacaksın tahvili?

Kaldık mı son kurşun karşılıklara?

Bankaları daha ne kadar kasabilir, ZK’larla ne kadar oynayabilir? Reeskonttan ne kadar medet umabilirsin? Aktif rasyosunu mu geri getirirsin?

Elinde cillop gibi 6 patlar silah var… Ama atacak kurşunun yok.

Şimdi bekliyoruz 18 Kasım’ı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi