Ani hava değişimleri

Dolu, yer ile orta troposfer (Dünyanın farklı yerleri için değişik değerler alabilir, dünya ortalaması 500 hpa’dır) arasında meydana gelen kuvvetli kararsızlık ve bu kararsızlığa bağlı olarak gelişen, topa benzer veya düzensiz parçalar seklinde yağan, sert buz seklindeki yağış türüdür. Yağışın dolu olarak adlandırılabilmesi için, dolu tanesinin çapının 5 mm veya daha fazla olması gerekir. 5 mm’den daha küçük çapa sahip olan taneler buz veya kar paletleri olarak adlandırılır. Dolu yağışının meydana gelmesinde belirleyici faktör, yukarıya doğru olan kuvvetli hava hareketleridir. Bu hareketlilik, düşey kararsızlığın bir sonucudur. Bununla birlikte bulut tipi, bulut içerisindeki sıvı su miktarı, donma seviyesi gibi faktörler de dolu oluşumunda önemli rol oynar. Buluttaki sıvı su miktarı radar yardımıyla izlenir.
• • •
2019, Türkiye’de en çok aşırı hava olayı yaşanan yıl olmuştu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “2019 Yılı İklim Değerlendirmesi Raporu”na göre, geçen yıl Türkiye’nin ortalama sıcaklığı 14,7 derece olarak gerçekleşti. 2019 yılı, 1971’den bu yana gerçekleşen dördüncü en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti. Bu gerçeğin dışında 2019, şiddetli yağış-sel, fırtına, yıldırım, şiddetli kar ve heyelan gibi 935 olayla, en fazla aşırı olay yaşanan yıl oldu. 2018 yılında aşırı olay sayısı 840’tı. Aşırı olayların dağılımları yaklaşık %38 ile şiddetli yağış-sel, %29 ile fırtına, %18 ile dolu, %7 ile yıldırım, %5 ile şiddetli kar %3 ile heyelan ve %1 ve daha az oranlarda çığ, orman yangını, kum fırtınası ve sis şeklinde oldu.
• • •
IPCC’ye (Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli) göre ise, 2 dereceyi aşan bir ısınma senaryosunda yağış rejimleri dengesizleşecek ve su kıtlığı ile daha sık karşı karşıya kalacağız. Avrupa’nın tamamı ve Türkiye her mevsimde daha şiddetli yağışlar alacak. Dünya nüfusunun %8’i şiddetli susuzluk problemleri yaşayacak.
• • •
IPCC AR4’e göre 21. Yüzyılda Türkiye dâhil olmak üzere Güney Avrupa’da daha sık, şiddetli ve uzun süreli kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve orman yangınlarının görülmesi beklenmektedir. Ayrıca, kısa süreli fakat şiddetli sağanak yağış görülen günlerin sayısındaki artışla beraber, ani oluşan sellerde de önemli artışların olması öngörülmektedir. Bunun sonucunda iklim değişikliği, tarım ve su kaynakları üzerinde olumsuz etkilere yol açabilecek ve hidro-meteorolojik afetlere bağlı can ve mal kayıplarını da artırabilecektir.
• • •
Yine IPCC AR4’ün ortaya koyduğu gibi Akdeniz Bölgesi’nin güney kuşağında yer alan Türkiye, tahmini iklim değişikliği etkilerine karşı oldukça savunmasız durumdadır. AÇA’ya (2004) göre bölgede şiddetli hava olaylarının artması beklenmektedir. Ayrıca, Türkiye dâhil olmak üzere Güney Avrupa’daki yağışların azalmasının, tarım ve su kaynakları üzerinde önemli etkilere yol açarak daha sık yaşanacak kuraklıklar gibi ciddi etkileri olabileceği belirtilmektedir. Rapora göre ayrıca, sıcak hava dalgalarının 21. yüzyılda daha sık ve daha yoğun bir şekilde ortaya çıkması ve bu sebeple sıcağa bağlı ölümlerin artması beklenmektedir.
• • •
Diğer yandan, kış süresinin kısalması kış aylarında yaşanan ölümlerin sayısını azaltabilecektir. Bununla beraber iklim değişikliğinin en yüksek ölüm riski taşıyan seller başta olmak üzere Türkiye’deki aşırı hava olaylarının sıklığı, şiddeti ve etkileme sürelerinin artırması beklenmektedir. İklim değişikliğine bağlı hidro-meteorolojik riskler diğer doğal afetlerin neden olduğu risklere kıyasla daha büyük olarak değerlendirilmektedir. Örneğin, dünyada son 50 yılda görülen her 10 doğal afetten dokuzu şiddetli hava ve iklim olaylarından kaynaklanmaktadır. Maalesef iklim modelleri, can ve mal kayıplarının, küresel iklim değişikliğiyle birlikte ekstrem hava olaylarının sıklığı, süresi ve şiddetindeki artışa paralel olarak daha da büyüyeceğini öngörmektedir.
• • •
Akdeniz Havzası’nda bulunan Türkiye’nin ikliminde de küresel değişikliklere benzer değişiklikler gözlenmektedir. Özellikle kış yağışlarında azalmalar, sıcaklıklarda artışlar, son dönemde maruz kaldığımız kuraklık, sel ve taşkınlar bunlar arasında sayılabilir. Türkiye için gerçekleştirilen bölgesel iklim modeli çalışmalarının neticeleri, gelecekte de bu değişikliklerin süreceğini söylemektedir. Dünya Bankası (2009) tarafından yayınlanan raporun aktardığı bir çalışmaya göre Türkiye, 21. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve Orta Asya Bölgesinde ekstrem iklim olaylarına en çok maruz kalacak 3. ülke olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi