ANKARA’YI KIZDIRACAK FOTOĞRAF

ANKARA’YI KIZDIRACAK FOTOĞRAF
ABD’nin IŞİD ile Mücadele Güçlerinin Komutanı Tümgeneral Matthew McFarlane, Irak Kürdistanı Yurtseverler Birliğinin (KYB/YNK) Başkanı Bafil Talabani ve SDG Komutanı Mazlum Abdi, geçtiğimiz günlerde Rojava’da buluştu. Görüşmenin...

ABD’nin IŞİD ile Mücadele Güçlerinin Komutanı Tümgeneral Matthew McFarlane, Irak Kürdistanı Yurtseverler Birliğinin (KYB/YNK) Başkanı Bafil Talabani ve SDG Komutanı Mazlum Abdi, geçtiğimiz günlerde Rojava’da buluştu. Görüşmenin tam tarihi açıklanmadı, ancak görüşmeye ilişkin üçlü fotoğraf üzerinden yapılan bölgeye ilişkin değerlendirmeler basına yansıdı.

Evrensel yazarı Yusuf Karadaş, bölgedeki dengeleri göz önüne alarak bu görüşmenin sonuçları üzerine şu değerlendirmeleri paylaştı: 
“Bütün bu parçalarla birlikte düşünüldüğünde son fotoğraf için şunlar söylenebilir: Daha önce Suriye’de Barzani-KDP çizgisindeki ENKS ile PYD/SDG’yi bir araya getirmeye ve bu temelde Rojava ve Irak Kürdistan Bölgesi’ni kendi politik ekseninde birleştirmeye çalışan ABD, bu girişiminden istediği sonucu alamamıştı. Bu bağlamda son fotoğraf, Suriye ve Irak’ta bir araya gelmeleri daha kolay olan iki gücün bir araya getirilmesi üzerinden çok boyutlu bir planın parçası olarak değerlendirilebilir.

Birinci olarak, ABD’nin bu ilişkiyi Suriye Kürtlerini Suriye merkezli bir çözümden uzaklaştırmanın aracı olarak kullanmak istediğine/isteyeceğine şüphe yoktur. İkinci olarak, bu fotoğrafın Türkiye’ye karşı verildiği düşünülse de ABD’nin Suriye Kürtlerini Irak Kürtlerine yakınlaştırarak Türkiye’deki iktidarın da kabul edebileceği (Bugün için bunun ne kadar mümkün olduğundan da bağımsız olarak) bir çizgiye çekmek istediği bir sır değil.

KDP ile gerilim yaşayan KYB’nin Lideri Bafil Talabani ile verilen bu fotoğraf üzerinden Erdoğan yönetimine giderek daha fazla angaje olan KDP’ye de ayar verilmeye çalışıldığı ortadadır.

Elbette ciddi bir saldırganlıkla yüz yüze olan Rojava Kürtlerinin (SDG) bu fotoğraf üzerinden ‘birlik’ ve kazanımlarını koruma konusunda umut ve beklenti içine girmeleri de anlaşılmaz değil. Böylesine karmaşık ve çok boyutlu bir çatışma tablosu içinde yapılan bu değerlendirmeler üzerinden Kürtlerin emperyalistler tarafından kullanıldığı gibi bir kolaycılığa da düşmemek gerekir: Kürtler bugüne kadar umutlarını büyük oranda kendi mücadeleleri üzerinden var ettiler ve ediyorlar.

Ancak bir yandan Kürtlerin umut ve beklentilerinin ve öte yandan bölge gericiliklerinin açmaz ve tehdit algılarının emperyalistler tarafından kendi egemenlik mücadeleleri için kullanılması devam ettikçe bu tablonun değişmesi de öyle kolay görünmüyor.”