Anketlere kış geldi

Ekonomide uzun süredir devam eden kötü gidişat yapılan son ankette oy oranlarına çarpıcı bir şekilde yansıdı. 7-13 Eylül arasında 1.500 kişi ile gerçekleştirdiğimiz ankette AK Parti’nin oy oranının ilk kez %30’un altına inmesi ve bu oranın kararsızlar dağıtıldıktan sonra gözlemlenmesi birçok açıdan değerlendirilmesi gereken bir sonuç. AK Parti’ye olan desteğin kırılma noktası Eylül 2020 tarihidir.
Kredi genişlemesiyle geçen yaz aylarından sonra salgının tekrar yayılması ve ekonomik etkisinin hissedilmeye başlamasıyla destek azalmaya başladı. Ekonomik sıkıntıların yanında vatandaşın yaşadığı zorluklarla tezat oluşturan kamu harcamaları da oy oranlarını etkileyen faktörlerden biri olarak değerlendirilebilir. İkinci olarak son zamanlarda yaşanan yangın, sel gibi doğal afetlerin hükümet tarafından yeterince iyi yönetilememesinin de bu oranlarda etkili olduğunu belirtmek gerekir.
Öte yandan iktidara azalan desteğin doğrudan muhalefete geçtiğini söylemek ise yanlış bir değerlendirme olur. Son 3 ayın araştırmalarına baktığımızda kararsızlar bloğunun muhalefet partilerine daha yakın durmaya başladığını değerlendiriyoruz. Bir diğer deyişle kararsızlar içerisinde muhalefet partilerine oy verme ihtimali yükseliyor. Ancak bunu bir potansiyel olduğunun altını çizmekte fayda var. 2011 yılından beri yapılan seçimlerden memnuniyetsiz AK Parti seçmeninin ilk tepkisinin sandığa gitmemek olduğunu biliyoruz. 2018 seçimlerinde ise MHP’ye oy vermeyi tercih etmişlerdi. Muhalefetin bu potansiyeli gerçeğe döndürmesi gerek.
Seçmene seçimde seçim vaat edilmez
Son günlerde çokça dile getirilen bir “geçiş dönemi” anlatısı var. Anladığım kadarıyla muhalefet seçimden sonra hızla parlamenter sisteme dönüşü ön görüyor ve dolayısıyla bir seçim olması bu kurgunun önemli bir parçası. Aslında toplumda böyle bir talep olduğunda bahsetmek mümkün. Katılımcılara eski parlamenter sistem, güçlendirilmiş parlamenter sistem ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi arasında tercihlerini sorduğumuzda %60 bir şekilde parlamenter sistemi tercih ettiğini söylüyor. Ancak bu demek değil ki bu seçmenin öncelikli meselesi. Yukarıda öncelikli meselenin geçim sıkıntısı ve işsizlik olduğundan bahsetmiştim. Dolayısıyla muhalefetin seçmenin karşısına bir “geçiş dönemi” kurgusuyla gitmesinin karşılığı olmayacağını değerlendiriyorum. Kısaca, seçmene seçimde seçim vaat edilmez. Beliren potansiyelin bu şekilde gerçekleşmesi zor.
Ortak hareket etmenin gücü
Yukarıda yazdıklarımdan güçlü parlamenter sisteme geçilmemesi gerektiğini düşündüğüm anlamı çıksın istemem. Bu hafta 6 muhalefet partisi yetkilisinin parlamenter sistem üzerine 4. toplantılarını yaptıkları bilgisi basına yansıdı. Bana kalırsa bu çok güçlü bir fotoğraftı. Muhalefet ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarır mı veya adaylık stratejisi nasıl şekillenir bilmiyorum ancak seçime doğru bu tarz birlik fotoğraflarının sayısının artırılması gerektiği bir gerçek. Hem toplum üzerinde hem de rakip üzerindeki psikolojik etkisi kuvvetli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Can Selçuki Arşivi