Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

ARABA SEVDASI

Türkiye’de araştırma dünyasında yanıtı önceden belli olan, araştırmacıyı şaşırtmayan üç beş sorudan biri “yarın elinize beklenmedik bir şekilde 10.000/ 50.000 / 100.000 / 250.000/ 1.000.000 lira geçse, bu parayla ne yapardınız” sorusudur.
Sorunun ilk yanıtı rakamlardan bağımsız bir şekilde her daim her koşulda ev, olmadı bir arsa sahibi olmaktır. “Dünyada mekan, ahrette iman” sözünün dillerde pelesenk olduğu ve bir ev sahibi olmanın farklı nedenlerle sosyal genlere bu denli nakşedildiği bir toplumda bu yanıt hiçbir araştırmacıyı şaşırtmaz.
Bu sorunun ikinci yanıtı da araba sahibi olmaktır. Günün ekonomik koşullarına göre altın, döviz, Türk Lirası ve borsa gibi gerçek yatırım araçları bu iki yanıtı izler.
Araba sahibi olmak her ne kadar öncelikle bir yatırım aracı olarak gündeme gelse de sosyal hareketliliğimizi sağlayan otomobil aynı zamanda insanı özgürlüğe taşıyan bir araç, maceracı yönümüzü tatmin etmek için bir aracı, aile üyelerini önemsediğimizin bir göstergesi, kendimizi başkalarına ve belki de öncelikle kendimize kanıtlamak için bir statü sembolü, sosyal sınıf atlamanın ya da ait olduğumuz sınıfın bir kanıtı veya erkekliğimizin performans göstergesi olarak hayatımızda çok önemli bir yere sahiptir.
Otomobil ne olduğumuz kadar ne olmadığımızı da anlatan sosyal bir işarettir. Otomobil bir kimliktir.
Otomobil, kültür kodlarında “Türk’ün kanadı” olarak nitelendirilen, göçebe ve yarı göçebe yaşam stiline sahip bir toplumda ekonomik değeri kadar bir savaş aracı olarak da görülen, günlük hayatın neredeyse her hücresine nüfuz etmiş ve yerleşik hayata geçilmesi ile birlikte toplumun yükselmesinde büyük bir rol oynayan atın günümüzdeki karşılığıdır.
Otomobil sahip olduğu bu değerler sistemi ile bu toplumun geçmişi ile bugünü arasında köprü kuran önemli bir kültürel semboldür. Üstelik günümüz hayat şartlarında otomobilin ekonomik değeri ve savaş metaforu bir potada eriyip gider, toplumsal yırtmanın ya da var kalmanın hem aracı hem de sembolü olarak otomobil hepimizin gözünde arzu nesnesi statüsüne yükselir.
Bu kültürel kod üzerinde yükselen yerli otomobil girişimi, prototip gösteriminin ve üretim tartışmalarının 2019 yılı sonlarında yeniden gündeme gelmesi ile birlikte güncel siyasetin popüler konularından birisi olmuştur.
27 Aralık 2019 günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla ön gösterimi yapılan Türkiye’nin otomobil girişimi, toplumun hemen tamamının bilgi sahibi olduğu ve yakından takip ettiği bir konudur. Bu tanıtım sonrasında Sia Insight araştırma şirketinin metropol illerinde yaşayan 18 yaş ve üzeri nüfus ile 2020 Ocak ayında gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre, toplumun yüzde 95’i yerli otomobil ile ilgili çalışmalardan haberdardır. Türkiye’nin COVID -19 salgını ile en yoğun şekilde karşı karşıya kaldığı dönem olan Nisan 2020’de bu oran biraz erozyona uğrasa da toplumun yüzde 83’ü yerli otomobil girişimini bilmektedir.
Metropol toplumunun yoğun ilgili gösterdiği yerli otomobil çalışmaları ile ilgili en önemli konulardan birisi toplumun “yerli araba” konusunda konsensüs içinde olmasıdır. 2020 Ocak ayında metropollü tüketicilerin yüzde 83’ü prototipi gösterilen aracı beğenmiştir. Nisan’da bu oran zamanın geçmesine paralel olarak ve yoğun korona gündemi baskısıyla yüzde 77’ye düşmüştür. Bu yüksek beğeni oranı tüketicilerin siyasi duruşlarına paralel olarak önemli bir farklılık göstermektedir; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni destekleyenlerin hemen tamamı ve desteklemeyenlerin de yüzde 50’den biraz fazlası yerli otomobili beğenmektedir.
Yerli otomobil girişimi ile ilgili olarak her ne kadar tüketicilerin bilgi ve beğeni düzeyleri üç ay gibi bir dönem içinde erozyona uğrasa da yerli otomobilin tüketicilerde uyandırdığı güven hissi ve başarı beklentisi COVID 19 etkisine karşın zihinlerde herhangi bir dönüşüm göstermemiştir. Nisan 2020’de metropollü tüketicilerin yüzde 76’sı yerli otomobile güvenmekte ve yüzde 60’ı da hem Türkiye hem de dünya pazarlarında başarılı olmasını beklemektedir. Algılar, inançlar ve tutumlar söz konusu olduğunda yerli otomobil tüketicilerin gönlünü okşamakta, ‘milli başarı’ beklentisi herkesi heyecanlandırmaktadır. Zaten milliyetçilik de uzun zamandır yükseliştedir, “yerli ve milli” toplumda en çok kabul gören sloganlardan birisidir.
Ancak, kuşkusuz ki, yerli otomobilin gerçek başarısını pazardaki performansı belirleyecektir. Yerli otomobil, satış / servis noktaları ile ilgili organizasyondan ve satın alım kararında çok önemli bir faktör olan fiyat değişkeninden bağımsız olarak metropol pazarının maksimum yüzde 55’i tarafından satın alınabileceği ifade edilen bir ürün konumdadır. Bu otomobilin satın alma konusunda öncelikle kimleri harekete geçirebileceği bilgisi gelecekteki performans adına şimdiden önemli ipuçları sunmaktadır. Yerli otomobili satın alma eğiliminde olanlar özellikle 18 – 24 yaş grubu gençler, orta alt ve alt sosyo-ekonomik sınıf mensuplarıdır. Üst ve orta üst sınıflar yerli otomobile oldukça uzak durmaktadır. Bunun yanı sıra, yerli otomobilin en önemli potansiyel alıcıları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni destekleyenler olarak karşımıza çıkarken, sistemi desteklemeyenler arasında satın alma eğilimi önemli ölçüde kırılmaktadır.
Otomobil ne olduğumuz kadar ne olmadığımızı da anlatan sosyal bir işarettir. Otomobil bir kimliktir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Ayna

21 Mart 2024 Perşembe 07:00