ARDA TURAN’IN GALATASARAYLILIĞI

ARDA TURAN’IN GALATASARAYLILIĞI
Hikayeyi belki bilirsiniz; Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım ile Galatasaray başkanı Adnan Polat ‘alışılmışın dışında’ bir profil sergiliyor. Şeref tribününde dostane bir şekilde yan yana maç izlerken fotoğrafları...

Hikayeyi belki bilirsiniz; Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım ile Galatasaray başkanı Adnan Polat ‘alışılmışın dışında’ bir profil sergiliyor. Şeref tribününde dostane bir şekilde yan yana maç izlerken fotoğrafları yok… Ama günlük hayatta ‘liseli ergenler gibi’ birlikte takılıyor! Galatasaray taraftarı Aziz Yıldırım’dan nefret ediyor, sonuçta ne oluyor, onunla geziyor diye kendi başkanından da buz gibi soğuyor!
Arda Turan’ın Galatasaray’da tutunmaya çalıştığı yıllar… O günlerde Galatasaray’ın bankosu olma adına o kadar zorlanıyor ki; Galatasaray’ı yönetenler bi ara ondan umudu keserek (Manisa’ya Ersun Yanal’ın yanına) ‘staja’ yolluyor! Ersun Yanal’ın eski Ali Sami Yen’deki bir Galatasaray maçında Hasan Şaş’ın karşısında ‘sağ bek gibi’ oynattığı Manisalı Arda Turan o gece ‘futbolcu mezarlığı’na düşmekten kurtuluyor! Onu kiraya yollayan Adnan Polat ‘Aaa, biz ne yapıyoruz ya’ diyor! Tabi Manisa’da yeniden hayata dönen Arda Turan’ın ‘iyi topçu’ olduğuna sadece Galatasaraylılar değil, Fenerliler de uyanıyor! Hani “iki başkan liseli ergenler gibi takılıyordu” dedik ya; işte o buluşmaların birinde –aralarındaki aşırı samimiyete güvenle- Aziz Yıldırım Adnan Polat’tan bi şey rica ediyor:
“Adnan; sizin şu Arda Turan’ı Fenerbahçe’ye almak istiyorum. Görüşmek için müsaaden var mı?”
Adnan Polat o masada Türk spor tarihine altın harflerle geçecek bir laf ediyor:
“Var tabi Aziz başkan… Ama korkum şudur; sen Arda Turan’ı Fenerbahçeli yapamazsın… Ama o görüşmeden sonra onun seni Galatasaraylı yapma riski var!”
Yani Adnan Polat diyor ki; “Arda Turan deli Galatasaraylı. Onu Fenerbahçe’ye alabilecek bir para henüz icad olmadı!”
Arda Turan kendini bildi bileli hep ‘deli’ Galatasaraylıydı ama… Dün attığı imzayla yeniden ‘Galatasaray’ın lisanlı futbolcusu’ oldu. Yürekten söylüyorum; vatana-millete hayırlı olsun!
Şimdi… Ben gazeteciyim… Ben asla ve asla ‘Arda Turan’ı Ak’lama Komisyonu’ üyesi değilim! Ben Galatasaray’ın PAF takımından beri izlemeye başladığım genç bir futbolcunun -futbolcu mezarlığına yaklaşmasına rağmen- sonunda dünyanın en büyük futbol takımı Barcelona’da Messi ve Neymar’la takım arkadaşı olduğu bir ‘meslek ömrü’ne şahitlik ettim. O hayat hikayesine hala da tanıklık etmekteyim. Bugün benim ‘sosyal medya Galatasaraylısı’ olarak tanımladığım çoğunluğu 20’li yaşlardaki gençlerden oluşan bir taraftar yoğunluğu Arda Turan’ın yeniden Galatasaraylı oluşuna hayıflanıyorlar. Peki buna hakları var mı? Ben onlara yıllardır içimde sakladığım ‘tarihi bir sır’rı yazayım, sonrasına genç Galatasaraylılar karar versin!
Arda Turan’ın futbol ömrü bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Akşam Ali Sami Yen’de Galatasaray-Fener maçı var; ama gündüz de Florya’da PAF takımları oynuyor. Evim Florya’ya yakın olduğundan “kavga-mavga çıkar” düşüncesiyle ona da giderdik. Florya ayazında Arda Turan içimizi ısıtan bir top oynardı; ama henüz isimsiz bir çocuk o! Kimlerin olmadığına şahit olduk, Arda’da bi dünya “olacak bu çocuk” belirtisi görsek de “Bundan da bi şey olmaz” diyecek bi sürü işaret de var! Derken şansına Hagi ile tanışıyor Arda Turan… “Büyük topçular birbirlerini bakışlarından tanır” misali, Arda Turan’a isimsiz bir gençken en büyük şansı teknik direktör Gheorghe Hagi tanıyor! Ama Hagi’nin Galatasaray’daki hocalık ömrü uzun olmayınca bu sefer Eric Gerets’li kahır dolu yıllar başlıyor. Hiç unutmam, bir Kayseri deplasmanına gidiyoruz. Arda’nın şansına A takımın bütün orta saha oyuncuları sakat! Ama Eric Gerets sol ayaklı Altan’ı orta sahanın sağında oynattı da, Arda’yı gene de o maça çıkarmadı!
Gazeteciydik; ama Galatasaray A takımında oynamak için yanıp tutuşan genç takım oyuncusunun başını okşayıp “takma kafaya” diye teselli etmişliğimiz de var!
Sonra Liverpool’daki o maç! Bence Arda Turan’ın “Arda Turan” oluşu o gecedir! Beşiktaş’ın daha yeni 8’lik olduğu o muhteşem statta Galatasaray da çabucak 2-0 geriye düşmüştü. Ama sonra Arda Turan ve Ümit Karan öyle bir top oynadı ki, yeni bir 8 faciasını engellemek bir yana, maçı da 2-2’ye taşıdılar!
Galatasaray’ı şampiyon yapıyor, büyük maçlarda ‘büyük’ oynuyordu. Ama gençliğinin etkisiyle sevgilisine sinema da kapatıyordu! Taraftar da kendince haklı olarak “Yahu kapatma demiyorum; gene kapat! Ama bu zamanda mı, küme düşüyoruz lan!” diyordu. Arda’nın bu tarz yaşamı onun kolay sakatlanmasına, koskoca Galatasaray’ın da küme düşme potasında dolaşmasına neden oluyordu. O sırada 3 Temmuz şike krizi patlak vermesin mi? Arda Turan kendi adına en doğru kararı vererek irtifa kaybedecek Türk futbol ortamından hızla uzaklaştı. Türk futbolu sürekli düşerken, o İspanya’da zirve yapacaktı!
Arda’nın Galatasaray’a 13 milyon Euro kazandırarak Atletico Madrid’e gittiği günlerde onun peşinde olan genç bir gazeteci kardeşimle konuşuyoruz. Bana çok enteresan bir şey söylüyor: “Abi yahu; bunun her hali Fatih Terim’i taklit ediyor! Yürüyüşü, konuşması, hali tavrı, her şeyi!”
İlginçtir, o söyleyene kadar ‘çok efendi ve çok sevimli’ bulduğum Arda Turan’ı herkese benzetirdim de Fatih Terim’e asla! Sonra izledik ki; evet, Arda Turan tıpkı Fatih Terim gibi ‘çalkantılı’ bir geleceğe yol alıyordu! Kim bilir; milli takımdaki kavgalarından sonra “Bir daha asla barışmazlar” derken onların herkesi şaşırtıp çok kolay barışmaları da “ruh ikizi” olmalarındandır!
Hazır lafı açılmışken, milli takımdaki kavgaları için Fatih Terim onu kerhen affettiği gün bile “mesele prim meselesi değil” demişti. Oysa ki tablo gayet netti. Fatih Terim yıllar içinde bir ‘iletişim uzmanı’ olmuştu. Büyük umutlarla gittiğimiz Avrupa Şampiyonası’nda madara olmuştuk. Geçmişte milli takıma 2. Ligden Vedat İnceefe’yi stoper olarak bulan Fatih Terim (Aykut Kocaman’ın iş bilmezliğinden ders almayarak) Mehmet Topal’dan stoper yaratmaya çalışmıştı. Rezalet büyüktü; bilirsiniz, büyük bir rezaleti ancak daha büyük bir rezaletle perdelersiniz. Fatih Terim de konuşulması gereken asıl rezaleti “Barcelonalı” Arda Turan’la girdiği prim kavgasıyla gölgeledi! Hikayenin o kadar farkındaydım ki, 2 Galatasaraylının kavgasında hep “Arda Turan’cı” yazılar yazdım. Çünkü adım kadar emindim; Arda Turan asla “paracı” değildi!
Neyse… Lafı uzatmayalım; yıllardan beri içimizde sakladığımız “tarihi sır” meselesine gelelim…
Hani çok bilindik bir laf vardır; “Futbolcu kısmının cenaze namazı kılınmaz” diye! Eğer aklınızdan zorunuz varsa bir futbolcunun karakterine kefil olun; o sizi tez vakitte şarampole yuvarlayacaktır! Galatasaray’a mal olmuş bir futbolcunun Fenerbahçe ya da Beşiktaş’a gitmesi hiç hoş karşılanmaz. E önünüzde Okan Buruk ve Emre Belözoğlu örnekleri varken Arda Turan’ın “Fenerbahçe’ye asla ve asla gitmeyeceğine” kefil olabilir misiniz? Ben oldum! Ama sorun bakalım; neden oldum? Onun hakkında sadece bir kaç kişinin bildiği ‘çok sağlam’ bir donem vardı da, ondan oldum!
Bak şimdi sevgili genç Galatasaraylı kardeşim… Maç, Fenerbahçe maçı… Senin takımın Florya’da kampta!.. Hangi maç biliyor musun, hani milli takımdan çok iyi arkadaş olan Fenerli Semih Şentürk’le Arda Turan’ın gırtlak gırtlağa kavga ettikleri maç! Futbolcular heyecanlı; tabi Arda Turan da! Ama onunkisi biraz farklı, onun maçtan ziyade düşüneceği daha önemli bir derdi var! Taraftar beste yapıyor; ama bir yerler uymuyor! Derhal telefonla Arda Turan aranıyor ve o olmayan kısım, kafiyesi tutmayan o kısım Galatasaray’ın profesyonel futbolcusu Arda Turan’la son şeklini alıyor! Hani siz Arda Turan’ı Galatasaray’a layık bulmuyor ve ona “hayır” diyordunuz ya; işin aslı, Arda Turan ‘deli Galatasaraylılıkta’ sizler gibi 10 tanesini cebinden çıkarır! Farkında bile değildiniz, besteyi Florya’da Arda Turan yapıyordu; stada gittiğinizde siz söylüyordunuz!
Arda’nın Galatasaraylılığı hakkında çok önemli bi detay daha vereyim mi?
Ali Yavaş Fatih Terim’in eski takım arkadaşı… O dostluk neticesinde Fatih Terim ne zaman göreve gelse altyapı Ali Yavaş’a teslim edilir. Arda Turan İspanya’da şöhretin zirvesine çıkmışken bir gün doğup büyüdüğü Florya’ya ziyarete gelir. Tabi altyapıya uğramadan olur mu? Çaylar, sohbetler derken, İspanya’da tüm dünyanın konuştuğu bir futbolcu haline gelen Arda Turan ısrarla Ali Yavaş’ın koltuğuna bakar. Ve ağzından baklayı çıkarır:
“Ben bir gün mutlaka bu koltuğa oturacağım!”
Gördünüz mü? Siz onu İspanya’da Galatasaray’ı unuttu sanırken, onun aklı nerdeymiş?
Doğrudur; geçtiğimiz devre arasında sizin gibi sosyal medyaya çok inanan ve hatta sosyal medya sayesinde Galatasaray başkanı olan Mustafa Cengiz’le bir oldunuz ve onun Galatasaray’a dönüşünü bir süreliğine engellediniz. Ama yukarda Allah şahittir; onun tekrar Galatasaray’a döneceğinden ve Falcao ile yeniden takım arkadaşı olacağından tek bir an bile şüphe etmedim!
Arda Turan’ın hedefi –şimdilik- Galatasaray’a 2 sene daha futbolcu olarak hizmet etmek… Ama sonra mutlaka yetiştiği altyapının başına geçecek!
Ne yani… Siz şimdi bu derece deli bir Galatasaraylıyı bulmuşsunuz… Geçmişe sünger çekip onu sarıp sarmalamayacak mısınız?
Herkes görecek; Arda Turan bir gün Florya’da Ali Yavaş’ın koltuğuna oturmadan ölmeyecek!