ARILAR GİDERSE…

“Binlerce işçiyi sigortasız çalıştırıyorum.  Ne konaklama, ne de yemek dertleri var. Günün 24 saati benim için çalışıyorlar. Doğanın en karşılıksız emeğini ve sevgisini veren canlıları arılardır.” 

   Yıllar önce Doğu Karadeniz’de kestane ve çiçek balı elde eden arı yetiştiricisi İsmet ağabeyin bu sözlerini unutmam. Arılarına sevdayla bağlıydı bu doğa insanı. Sadece Doğu Karadeniz yaylalarında değil, kamyonuna yüklediği kovanlarıyla Anadolu’yu karış karış gezerdi.

  Yıllar geçti, izini kaybettim. Umarım sağlığı sıhhati yerindedir.

  Muğla’da orman yangınlarında ben en çok arılara üzüldüm. Zarar tespit çalışmalarında ortaya çıkmış ki binlerce arı kovanı kül olmuş, onların bal yuvası çam ağaçlarıyla birlikte yok olup gitmişler.

  Doğadan topladığı ürününü karşılıksız paylaşan bu minik canlı için söylenen şu sözü artık bilmeyen kalmadı herhalde; “Arılar giderse hayat biter…”

Dünyada sofralara gelen çam balının yüzde 92’si Türkiye’de üretiliyor. Bu rakam bile çam ormanlarının sadece bir yeşil örtü olmadığını pek güzel anlatıyor. Rekoltenin yüzde 80’i ise tek başına Muğla yöresinden sağlanıyor.

   Resmi açıklamaya göre Muğla yöresinde yanan orman alanı 70 bin hektar. Çam ağaçlarıyla birlikte neleri kaybettiğimiz ortada.

   Ülke genelinde 150 bin aile arıcılıktan geçimini sağlıyor. 10 binden fazla arı kovanını yangında kaybeden Muğla’daki arıcıların maddi zararının 100 milyon doları bulduğu tahmin ediliyor.

   ARICILAR NE İSTİYOR?

  Yaralarını sarmaya çalışan arıcıların şimdi devletten istekleri var. Eğer Türkiye bal konusunda lider konumunu sürdürmek istiyorsa arı yetiştiricilerine kulak vermeli.

   Çam balı üretiminde Kızılçam üzerinde bulunan Basralı Böceği büyük önem taşıyor. Kaybedilen alanların yeniden Basralı saha haline gelmesi 35-40 yılı bulacak.

   Geçtiğimiz günlerde arı yetiştiricileri Muğla’da bir araya geldiler ve yangın sonrasını değerlendirdiler. Arı yetiştiricileri, öncelikle çam balı üretiminde Basralı olabilecek alanların belirlenmesini ve bu alanların üç yıllık plantasyon programına alınarak arıcıların kullanımına açılmasını istiyorlar.

 Sadece bal değil, arı sütü, polen, arı zehri ve arı ekmeği gibi katma değeri yüksek ürünlerin üretimine yönelmek için devletin desteğinin şart olduğuna işaret ediyorlar.

  Ulusal parkların arıcılara açılmasını isteyen yetiştiriciler, arı sahalarında konaklama ve piknik gibi etkinlerin de önlenmesi gerektiğini belirtiyorlar. 

  Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, bal ormanları oluşturulması için kollarını sıvadıklarını söylemiş. Küresel ısınmayla adeta kaynayan kazanın üstünde oturan bakan uzun vadeli bir yatırımdan söz etmiş.

  Yangınlarda uçak, sellerde tomruk tartışmasıyla gündem olan bakanın, bal ormanlarını görmesi mucizelere bağlı herhalde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi