ASIL SENİN YENİ YILIN KUTLU OLSUN EY İYİ İNSAN!

"Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü

ve bunun sebebini senden bildikleri zaman

sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;

Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir

ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;

Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen, ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan, bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen;

Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,

Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,

Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır

ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen;

Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen, ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen;

Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir

ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen;

ve kaybedip yeniden başlayabilir

ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen;

Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile

işine yaramaya zorlayabilirsen

ve kendinde 'dayan' diyen bir iradeden

başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen...” (Eğer - Rudyard Kipling)

Şiirin son kısmı yazının sonunda...

Eskiden yeni yıl yaklaşınca “Bit artık 2015, gel 2016” , “Hadi git artık 2018, yetiş 2019” denirdi. Bugün 2023’e girdik ve yeni yılın ilk günü. Neredeyse bu sene kimse 2022’nin bitmesini veya 2023’ün gelmesini istemedi. Gelen gideni aratmasın diye mi yoksa umutsuzluk mu tartışılır ama iş biraz “Gel bakalım 2023, bir sen eksiktin” hikayesine döndü.

Bugünkü yazı bu nedenle bir makaleden çok bir yeni yıl kutlaması oldu vesselam!

YENİ YILIN KUTLU OLSUN EY İNSAN!

Sokakta kedi ve köpeklere selam verenler,

Karınca yuvası bozulmasın diye yere bakarak sekenler,

Çöpü yere atmamak için cebinde veya elinde taşıyanlar,

Fırsatı varken başkasının hakkını yememek için torpil yapmayanlar,

Sıraya girmemeyi uyanıklık  ve zeka olarak algılamayanlar,

Kimse yokken bile trafik kurallarına uyanlar,

Çürüyüp kazanmak yerine insanlığını koruyup kaybetmeyi tercih edenler,

Uzayan kol bizden olsunlardan olmayanlar,

Bizden olsun çamurdan olsunculardan uzak duranlar,

Gece yürürken önündeki kadın rahatsız olmasın diye yavaşlayan ya da karşı kaldırıma geçenler,

Her Cuma ayet paylaşıp ardından işçinin emeğini çalanların safında yer almayanlar,

Facebook'ta ülkenin ırmağının akışına ölüp ardından bir kat rant için ırmağı kurutup havayı kirletmek pahasına doğayı satmayanlar,

Kendisi için istediğini her iyi insan için isteyenler,

Futbol takımı tutar gibi oy vermeyip bilinçli ve adil olarak oy verenler,

Yaptığı inşaat sağlam olsun diye daha az kazananlar,

Uykusuzluktan düşmek üzere olmasına rağmen bir hasta daha bakmak için ayakta zor duran sağlıkçılar,

Son kullanma tarihi geçen ürünün etiketini değiştirip vatandaşa bozuk et vermeyenler,

Yolda gördüğü müşterinin Türk ya da yabancı olup olmamasına bakmadan hemen alan taksiciler,

Bir kadın şiddete uğrarken görmezlikten gelmeyenler,

Akran zorbalığına uğrayan arkadaşının önünde durup kendisini siper eden çocuklar,

Bir çocuk tacize uğrarken susmayanlar,

Mahkemede güçlüden değil haklıdan yana olan hakimler,

Masumlardan yararlanmayıp adalet diyen avukatlar,

Yasaya ve vicdana aykırı gördüğü olayda harekete geçen savcılar,

Rant ve rüşvete hayır diyerek riskli alana inşaat yaptırmayan mühendisler,

Hem kendi hem diğer emekçilerin hakkı için sarı sendikacılığa hayır diyen işçiler,

Bir kelimeyle, bir bilgi daha öğretmek için canını dişine takan öğretmenler,

Atanamadığı için emeğiyle markette kasiyerlik, caddelerde kuryelik ve inşaatlarda işçilik yapanlar,

Devletin ve milletin parası zarara uğramasın diye didinen memurlar,

Zarar etmesine rağmen toprağını işleyen ve sulayan çiftçiler,

Üniversitelerin onurunu koruyarak çağdaş akademinin gereğini yapan akademisyenler,

Halka duymak istediği yalanlar yerine, inkar ettiği gerçekleri anlatan siyasetçiler,

Meslek onuru diyerek işini ayaklar altına almayanlar, fanatik tribüne oynamayıp yandaşlığı kendi mahallesinde şöhret için kullanmayan gazeteciler,

Görevini yaptı diye kimseyi alkışlamayan bilinçli yurttaşlar,

Soytarılığın geçer akçe olduğu bu gösteri toplumunda dışlanma ve yok olma pahasına kalabalığı terk etmeyi bilenler,

Vasat seviciliği yapmadan kalitesini koruyanlar,

Hödüklere prim vermeyenler, kibirlileri görmezden gelenler,

Kitap ve alın teri kokusu olmadan uykuya dalamayanlar,

Irkçılık, mezhepçilik ve türcülük yapmamayı alışkanlık haline getirenler,

Yargılamadan önce karşısındakinin yaşadıklarına empati yapanlar,

Galeyana ve gaza gelmeyenler,

Kim olursa olsun “Çalıyor ama yapıyor” utanmazlığına kaçmadan doğru tarafı seçen karakterliler,

Kişisel devrimini yapmadan ülkede devrim yapmak isteyenlerin ne olduğunun farkında olanlar,

Kimsenin kimseden ne üstün ne de aşağıda olmadığını bilip bunu hayatında uygulayanlar,

Kurtarıcı beklemeden herkesle yan yana yürümeyi göze alanlar,

Nezaketi, zaafiyet olarak görmeyenler,

Klavyeşör olmayıp kendi hayatının şövalyesi olabilenler,

Eşitlik şovuyla cila yaparak ayrıcalık talep etmeyen, bunun yerine herkese eşitlik diyenler,

Görünmeyenler; iyi, zarif, naif, mutevazi ve vicdanlı olduğu için görünmeyenler!

ÖZ’et olarak; yaşanan bütün bu kolektif delilik ve çürümeye rağmen dişinin sıkma, midesini bozma, saçını dökme, sürgün edilme, yok sayılma, baskı görme, işsiz kalma ve özgürlüğünü feda etme pahasına iyi insan olmayı her şeye rağmen seçen ey insan;

Senin yeni yılın kutlu olsun, bu ve bundan sonraki yıllar hep senin olsun iyi insan. İyilerin sadece filmlerde değil; gerçekte kazandıkları bir yıl olsun. Sen ve senin gibiler öyle çoğalsın ki; gelecek nesiller, her yeni yılı geldiğinde sizler sayesinde mutluluk ve huzurdan olsa gerek “Biz yılımızdan çok memnunuz” desinler...

O zaman şiiri bitirelim;

Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,

Unutmayabilirsen halkı, krallarla gezip karakterini kaybetmezsen;

Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse;

Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen;

Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı,

altmış saniyede koşarak doldurabilirsen;

Yeryüzü ve üstündekiler senindir,

Ve dahası sen bir İNSAN olursun oğlum..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyit Tosun Arşivi