Asıl zor soru

Asıl sorun ne? Soruların çalınması mı? Eğer öyleyse; soruşturma başlatıldığına, sınav iptal edildiğine ve de ÖSYM Başkanı değiştiğine göre sorun çözüldü demektir. Eğer sorun çözüldüyse bundan sonraki sınavlarda içimiz rahat olabilir. Öyle mi peki, içimiz rahat mı? Bundan sonraki sınavlarda kimsenin soru çalamayacağını söyleyebiliyor muyuz?

Sınav sorularının çalınması münferit bir olaysa, failler bulunduğunda sorun çözülmüş olacak. Ama ya değilse? Bize, daha önce yapılan sınavlarda bir cemaatin soruları çaldığını ve bundan kendisinin hiç mi hiç haberinin olmadığını söyleyen siyasi iktidar, görevden aldığı ÖSYM Başkanının yerine bir cemaat liderine “gül yüzlü efendim” diye hitabeden birisini getirmiş ise yaşadıklarımıza münferit olaylar diyebilir miyiz? Kendisini bir cemaate mensup sayıp, o cemaatin liderine bu şekilde hitap eden bir başkanın, bundan sonraki sınavların dürüst şekilde yapılmasını sağlayacağına güvenebilecek miyiz? Sahi bundan önce yapılan sınavların hiçbirisinde soru çalma olmadı diyebilecek miyiz?

KPSS ya da diğer meslek sınavları dürüstçe yapılmış olsa, sorular çalınmasa, herkes eşit şartlarda sınava girmiş ve notlar doğru şekilde hesaplanmış olsa ne olacak? Yapılan sınavlarda ilk yüze girmiş kişileri bile eleyen mülakat sistemi karşımızda durmuyor mu? Siyasi iktidara yakın olmanın da yetmediği, cemaatlerin, vakıfların, iktidar partisi içindeki kliklerin işe yerleştirmede birbiriyle yarıştığı düzen değişmeden gençlerimizin geleceğinin emin ellerde olduğunu kim söyleyebilir? Yıllarca çalışıp girdiği sınavda, emeği ve hakkıyla ön sıralarda yer alanlar, mülakat sınavlarında elenmeye devam ettikçe sınavda kimse soru çalmasa ne olur? Kamuda işe alma sınavını tümüyle çalmış bu sistem oldukça yazılı sınav soruları çalınmasa ne olur?

ÖSYM Başkanı değişip, sınavda soru çalınması önlenince, yazılı sınavlarda üstün başarı kazanan gençler mülakatlarda elenmeyecek mi? Önlerine gelen gencin önce yüzüne, sonra yazılı sınavda aldığı 95 puana, sonra da kendilerine verilen “alınacaklar” listesine bakıp, bu listede adı olmadığı için mülakatta 9 verip eleyecek sözde sınav kurulları olmayacak mı? Doğrusu şunu merak ediyorum; örneğin hâkimlik sınavında, örneğin dışişleri sınavında, örneğin kaymakamlık ya da öğretmenlik sınavında; yazılı sınavda yüksek notlar alıp dereceye girmiş kişiler yerine elinize tutuşturulan listelerdekilere mülakatta yüksek not verip “aslanı kediye boğduranlar” akşam evinize gittiğinizde çocuklarınıza nasıl sarılıyorsunuz? Onlara; dürüstlük, ahlak, din, iman, vatan sevgisi laflarını nasıl edebiliyorsunuz?

Yapılan soruşturma nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, hepimiz şunları biliyoruz: Soruları çalmaya devam edecekler. Soruları çalamazlarsa kendilerinden saymadıklarını mülakatlarda eleyip, onların yerine cemaatlerden, vakıflardan, parti üst yönetiminden gelen listelerde ismi olanları işe alacaklar. Bu da mümkün olmaz ise özel kalem müdürlüğü başta olmak üzere istisnai kadroları kullanarak önce kamuya alıp sonra istedikleri birime atayacaklar.

Onlar bunu yapmaya devam edecek. Ama önemli olan bu da değil. Önemli olan ve asıl zor olan soru şu: Onlar bunları yaparken biz ne yapacağız? Biz, emeği ile geçinen, çocuklarının geleceği ve mutluluğu için gerekirse hayatını verebileceğini söyleyen bizler ne yapacağız? Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğini, umutlarını, emeğini, daha iyi bir hayata sahip olma ihtimalini çalmalarına daha ne kadar izin vereceğiz? Buna ne zaman dur diyeceğiz?

Aslolan ve tüm sınavlarda sorulan en zor sorudan da zor ve fakat cevabı bir o kadar kolay olan soru bu: Gençlerimizin geleceğini çalmalarına daha ne kadar izin vereceğiz ve buna dur demek için elimizden gelen hiçbir şey yok mu? Sınav başladı. İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aydın Arşivi