Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

AŞKINLA HER ŞEY OLDUM

İnsanın aralarda yaşadığı duygusal yolculukları çok acayip ve yaşı kaç olursa olsun bitmiyor. Bir kitap okuyor, bir şiirle buluşuyor ve sonrasında bir şarkıda dalıp gidiyor. Aradığının ne olduğunu bildiğini zannediyor halbuki aşk dediğimiz şeyi insanlık yüz yıllardır arıyor o nasıl bulacak değil mi?

Bugün ‘14 Şubat Sevgililer Günü’ hepimiz ne kadar böyle günler kapitalist sistemin yarattığı zırvalıklar desek de, o sistemin içinde olduğumuz için bu günü yaşayacağız. Nasıl yaşadığımızın farkına varabilmek için belki de bu günler önemli ve bugünün dışında her zaman yanımızda olan bir sevgiliyi bulduysak daha da değerli. Böyle bir günde kiminle röportaj yapmak isterdim diye çok düşündüm. Üniversite yıllarımda Kumdan Kaleler grubunu keşfetmiştim ‘Sana Dair’ aşık olduğumu zannettiğim anlarda avazım çıktığı kadar söylediğim bir şarkı oldu. Yıllar geçse de o şarkıyı söylerken buluyorum hep kendimi nedense. Tuna Kiremitçi ve arkadaşları tarafından kurulan o grup ve şarkıları hayatımın gençlik dönemlerine eşlik etti. Sonraki yıllarda Tuna Kiremitçi yazar kimliğinde kitaplarıyla, sonrasında yeniden müziğe tek başına döndüğü projeleriyle hep duygularımı yakaladı. Bir yerde beni anlattığı kitaplarında altını çizdiğim satırlar ‘Bu İşte Bir Yalnızlık Var’, ‘Git Kendini Çok Sevdirmeden’ diyerek eşlik etti hayatıma ve şarkılarındaki sözcüklerle duygularımı tamamlamayı sürdürdü. Şiir gibi sözleri var şarkılarında, konuşuyor gibi söylüyor ve o hikâyenin içinde buluyorsunuz kendinizi. Tuna Kiremitçi yeni albümü ‘On Numara Olaylar’ ile müzikseverler ile buluştu. Yazar, Şair ve Müzisyen Tuna Kiremitçi ile bugünden yola çıkarak albümünü ve yolculuğunu konuştuk. Yeni albümündeki benim için günün anlam ve önemini belirten şarkıları ‘Bir Hüzünsün İçimde’ ve ‘Aşkınla Her Şey Oldum’ elbette ‘Sana Dair’de bugün dinlenecek. Siz de Tuna’nın yeni albümünü dinleyin eski şarkılarında da yolculuk yapın bence. Çünkü bugün sevgiliye dair bir gün. Kimse çiçek almadıysa size, beklemeyin siz kendinize çiçek alın! Aaaa bu arada sevginizi göstermek için de geç kalmayın çünkü her şey an’da ve zamanında güzel. Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun. Sevgiyle kalın, iyi pazarlar herkese.  

Bugün ‘14 Şubat Sevgililer Günü’ senin için ne ifade ediyor?

Sevgililer Günü bence zararsız bir gün. Kendisine karşı ılımlıyım. Çiftlerde bir miktar stres yaratmakla beraber sonuçta insanı özen göstermeye çağırıyor. Fena bir şey değil. Hele şu dönemde özenerek hazırlanmış bir güne ihtiyacımız var. Psikolojik açıdan. Dilerim herkes hiç olmadığı kadar güzel bir sevgililer günü geçirir. Yaşadığımızı ve sevildiğimizi hissederiz. Çiçekçilerin, şarap üreticilerinin ve oyuncak ayı satanların da yüzleri güler.

Aşık olunca kendimize kavuşuyoruz aslında

Aşkın tanımı kişiye göre değişen bir duygu olsa da herkesin yaşadığı heyecan aynı gibi geliyor. Aşk nedir senin için ve aşık olduğunu nasıl anlarsın?

Şahsen aşktan çok sevgiye inanıyorum. Aşkta karanlık, her an bencilliğe dönüşebilecek bir şey var. Bunu tedirgin edici buluyorum. Sevgiyse çok daha saf ve temiz. Daha aydınlık. Daha güvenilir ve doğal. İnsanın bir başkasının mutluluğuyla mutlu olabilmesi. Benim için aşkın tarifi bu. Aşık olduğumuz zaman bilinç devreden çıkıyor ve doğaya döndüğümüzü hissediyoruz. Kendi doğamıza. Bu insanlığın çok eski bir hasreti. Aşık olunca kendimize kavuşuyoruz aslında.

Aşk insanın kendisini aptal gibi hissetmekten hoşlanabilmesidir

La Casa De Papel dizisinde sevdiğim çok güzel bir cümle var ‘ Her Şeyin Mahvolması İçin Aşk İyi Bir Nedendir’ senin aşka dair sevdiğin kendi cümlen nedir?

“Git Kendini Çok Sevdirmeden” romanımda yazmıştım: Aşk insanın kendisini aptal gibi hissetmekten hoşlanabilmesidir.

Aşk şarkılarına hala inanıyorum

Albümün hayırlı olsun temasına aşktan yola çıkarak hayat halleri diyebilir miyiz, en güzel cümleler aşktan yola çıkılarak yazılıyor sanki ne dersin?

Benim şarkılar daha çok çözümsüzlüklerden besleniyor. En sıradan ya da sakin görünen ilişkinin içinde bile onlarca çözümsüzlük var. İnsan olmak böyle bir şey. Sürekli kendimizle, sevdiğimizle, toplumla ve dünyayla çelişki halindeyiz. Hatta doğayla bile. Az ya da çok. Aşk bu çözümsüzlükleri görünür kılan bir şey. Bütün duyguları büyük yaşama hali. Hayat enerjimizi biraz da bu çelişkilerden alıyoruz. Ben biraz eski moda bir çocuğum. O yüzden aşk şarkılarına hâlâ inanıyorum.

İki aşk türünü bir arada anlatmak istedim

‘Aşkınla Her Şey Oldum’ aşka dair en güzel örnek olabilecek şarkı diyebilirim ne dersin?

O şarkı hem mecazi aşk hem de ilahi aşk üstüne. Tasavvufta insan kemale erdiği zaman o aşk sayesinde bütün alemle birleşir. Her şey birden olur. Fenafillah dediğimiz mertebedir. Gündelik hayatta da birine gönül verdiğimiz zaman kendimizin dışına taştığımızı hissederiz. Sevdiğimizle bir olduğumuzu. Sanki dünyayla aramızda yeni bağlar kurulmuş gibi olur. Şahsen Bektaşilik geleneğine bağlıyım. O yüzden bu iki aşk türünü bir arada anlatmak istedim. Yahut şarkı öyle istedi ben sadece aracı oldum. 

Bu albüm müzisyen olarak tüm yönlerimi yansıtıyor

Albümdeki şarkıların söz ve müzikleri sana ait. Nasıl bir albüm oldu ve şarkıların yaratım sürecinden bahseder misin?

Hazırda zaten 3-4 şarkı vardı. Bir gün solo albüm yaparsam kullanırım diye kenara koyduğum. Sonra salgın geldi. Herkes gibi bir ay şok yaşadıktan sonra bir şekilde gitarı elime aldım ve yeni şarkılar yazmaya başladım. Sonuçta bir albüme yetecek kadar malzeme oluştu. Pasaj Müzik de sağ olsun hem maddi hem manevi olarak arkamda durdu. Son derece memnunum bu albümden. Bence yıllar sonra bile dinlenebilecek şarkılar çıktı. Ayrıca müzisyen olarak tüm yönlerimi yansıtıyor. Hem söz hem müzik hem de orkestrasyon bakımından.

Hayatımı sadece müzikle sürdürmeye karar verdim

Yazar olarak herkes seni tanıdı ama ben ‘Kumdan Kaleler’ müzik grubunu ve müzik ile bağını iyi biliyorum. Nasıl oldu da artık müzisyen Tuna Kiremitçi kimliği tekrar geldi?

2013 yılında müziğe dönmeye ve hayatımı sadece müzikle sürdürmeye karar verdim. Başta kolay olmadı. Hem piyasa hem de dinleyici değişmişti çünkü. Birkaç sene debelendikten sonra yine Pasaj Müzik sayesinde “Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları” projesine başladım. Üretken bir döneme girdim. Her ay başka bir kadın solist arkadaşımla düet yaparak bestelerimi yayınlamaya başladık. Dinleyici kısa zamanda keşfedip sahiplendi. Bu da beni şarkı yazarı olarak bir yere taşıdı. Şimdi konserlerimize gelen gençler “Tuna Bey, meğer sizin kitaplarınız da varmış, annem söyledi!” diyorlar. 

Nazlı yârimi çeşme başında değil metro çıkışında bekliyorum

Sana dair yapılan şehir ozanı tanımlamasını çok sevdim ve doğru bir tanımlama. Sen kendini müzik alanında nasıl tanımlıyorsun?

Haklısın, ozan geleneğine bağlıyım. Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Hüsnü Arkan, Leonard Cohen, Jacques Brel, Tom Waits, Bob Dylan, Carole King gibi isimlerden etkilendim. Hepsi de müzikle şiiri birleştiren insanlar. Zekice müzik yapıyorlar. Bence yaptığım müziğin prensipte halk ozanlarının yaptığından farkı yok. Sadece nazlı yârimi çeşme başında değil metro çıkışında bekliyorum. Tınısı da ona göre oluşuyor tabii.

Şarkılarım genellikle çıktıktan 3-5 yıl sonra keşfedilir

Beni etkileyen öncelikle şarkı sözlerin, ardından konuşur gibi bir hikaye anlatıyor gibi sesin. Sen şarkı söylerken neler hissediyorsun ve gelen yorumlara baktığında dinleyenler sende ne buluyor?

Aslında benim şarkılar genellikle çıktıktan 3-5 yıl sonra keşfedilir. “Birden Geldin Aklıma” mesela. Sonra “Mucize”, “Yine Sevebilirim”, “Sana Dair”, “Bu Aşk Burada Biter” ya da “Balkan Kızı”… Hatta Müslüm Gürses için yazdığım “Affet” bile kendisi söyledikten yıllar sonra popüler oldu. Bu benim kaderim herhalde. “Bu şarkınız ne güzelmiş, nasıl daha önce keşfedemedik!” sözünü çok duyarım mesela. Herhalde popüler kültürün diğer her şeyi örten gölgesi yüzünden. Bu albümdeki şarkıların keşfedilmesi de 3-5 yıl sonra olursa hiç şaşırmam.  

Salgın döneminde ruh sağlığımı korumak için bir roman yazmaya başladım

Tuna Kiremitçi kalıbına sığmayan bir adam. Her alanda üretim yapan biri olarak bundan sonra müzik alanında görmeye devam mı edeceğiz seni yoksa başka planlar ve hayaller var mı?  

Hayatımın sistemi ve ritmi müzik üzerine kurulu. Zaten müzik yaptığım zaman hayatım yolunda gidiyor, yapmadığımda sarpa sarıyor. Tecrübeyle sabit. Ama konser veremediğimiz şu salgın döneminde ruh sağlığımı korumak için bir roman yazmaya başladım. Bitirmeyi başarırsam belki yayımlanır. Ne diyelim, hayırlısı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi