‘Asrın Projesi’ Fatih de liyakata takıldı

10 yıl önce hayata geçirilen Fatih Projesi uzaktan eğitim süreciyle birlikte yeniden tartışmaya açıldı. Proje, eğitim-öğretimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve okullarda teknoloji kullanımının artırılması amacıyla başlatılmıştı. Ancak proje eşitlik sağlamak yerine uzaktan eğitim sürecinde öğrenciler arasındaki uçurumu derinleştirdi. Teknoloji Yazarı Füsun Sarp Nebil Fatih Projesi’nin liyakata takıldığı için başarısız olduğunu söylüyor. Nebil “Evrensel Hizmet Fonu devreye sokulmalı, Dünya Bankası’ndan 160 milyon dolar destek alındı, her yere para bulunuyor. Şu an en önemli işimiz öğrenciler olmalı” dedi.
FATİH Projesi’nin yatırım programlarında boyutu pek anlaşılamıyorsa da Milli Eğitim Bakanlığının en önemli ve en yüksek tutarlı projesi olması gibi bir üne sahip. Bu projeyle okullara etkileşimli tahtaların alınması, okulların güvenli teknoloji ve internet servis alt yapılarının oluşturulması, öğretmenlere teknoloji eğitimlerinin verilmesi ve öğrencilere mobil cihazlar, tablet bilgisayarlar vb. dağıtılarak dijital çağa uygun bir eğitim hedefleniyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan projeyi tanıtırken Fatih Projesi gibi dev projelere bu ülkede alışamayanlar olduğunu, onların da alıştırılmaları gerektiğini söylemişti. “Bu projeyi hayata geçirmek için arkadaşlarımla müzakereleri yaptığımda da burada bir aksamanın olmasına tahammül etmemiz mümkün değil, çünkü böyle dev projelere bu ülkede alışamayanalar var dedik. Onları da bunu alıştırmamız gerekiyor, onun için kararlı olmamız lazım.” Yol haritasının iyi uygulanmasına dikkat çeken Erdoğan öğretmenler, öğrenciler ve velilerin “Bunu bizim devletimiz yapar” demelerinin önemine dikkat çekmişti. Ancak projenin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen projede hedeflenenler gerçekleştirilmedi.
Salgınla birlikte eğitimdeki eşitsizlik daha çok derinleşti. Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan en az 6 milyon öğrencinin uzaktan eğitim imkânı olmadığını açıkladı.

FATİH PROJESİ’NİN BÜTÇESİ

Fatih Projesi’ne 8 milyar 500 milyon lira bütçe ayrılmıştı. Asrın projesi olarak tanıtılan plana göre eğitimde yeni çağ yakalanacak, 4 yıl içinde tüm öğrenciler tabletle eğitim görecekti. 2013’ün eylül ayında Fatih Projesi’nin başındaki isim Milli Eğitim Bakanlığı müsteşar yardımcısı Birol Ekici görevden alındı. 2014’te tamamlanması gereken projenin 2015’te süresi 2017’ye kadar uzatıldı.
Projenin bütçesiyle ilgili Milli Eğitim kanadında da çelişkili açıklamalar yapılmıştı. 2017 yılında medyaya yansıyan haberlere göre Milli Eğitim Müsteşarı Yusuf Tekin Fatih Projesi’nin bütçesini 30 milyar dolar olarak duyurmuştu. 2018 yılında ise Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk projenin bütçesiyle ilgili şu açıklamayı yapmıştı: 30 milyar dolardan söz edildi. FATİH Projesi’ne başından beri toplam harcadığımız 3,4 milyar lira. Harcanan bütün para bu, 30 milyar dolar değil, 3 milyar dolar da değil.
PROJE UZADIKÇA UZADI
2011 yılı Yatırım Programında, süresi 2011-2014; proje bedeli ise 500 bin lira öngörülmüş, “uygulama sonuçları ve diğer gelişmeler çerçevesinde proje bedeli revize edilecektir” yazılmıştı. Pilot uygulamaya 2012 yılında başlandı ve o yıl sembolik tutarda harcama yapıldı. Projenin süresi ile tutarı her yıl revize edildi. 2013 yatırım programında 2 milyar lira öngörülmüştü. 2014’te 2 milyar 500 bin liraya; 2015’te, 3 milyar 700 milyon liraya; 2016’da 4 milyar 600 milyon liraya yükseltildi. Bu arada projenin süresi de yukarıdaki sırayla 2015’e; 2016’ya ve 2018’e uzatıldı. (Bu bilgiler

Evrensel Hizmet Kanunu Nedir?

5369 Sayılı Evrensel Hizmet Kanunu şöyle tanımlar: Evrensel hizmet; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde coğrafi konumlarından bağımsız olarak herkes tarafından erişilebilir, önceden belirlenmiş kalitede ve herkesin karşılayabileceği makul bir bedel karşılığında asgari standartlarda sunulacak olan, internet erişimi de dahil elektronik haberleşme hizmetleri ile bu Evrensel Hizmet Kanunu kapsamında belirlenecek olan diğer hizmetlerdir.
Bir yazınızda hükümetin 10 yılda Fatih Projesi’ni beceremediğini şimdide uzaktan eğitimi yapamadığını söylüyorsunuz. Proje neden başarılı olamadı?
Proje koordinasyonsuzluktan yapılamadı. Büyük bir projeydi. Adamcağızın biri bir televizyon kanalında “Bunu başaran başka bir ülke var mı” diye soruyor. Madem başaramayacaktınız neden böyle bir projeye başladınız. Başarılamayacak bir şey yok, milyar kullanıcılı sistemler kuruluyor, bu iş paraya, uzmanlığa bakıyor. Doğru uzmanlık ve para koyarsanız bu işlerin olmaması için neden yok. Ama siz liyakat dışı davranırsanız koordinasyonu beceremeyecek insanlar tarafından yapılırsa sonuç bu olur. Bir de Milli Eğitim’de sürekli yönetim değişiyor. Fatih Projesi başarılı olsaydı bugün çocuklarımız 5 yıldır online eğitime alışmış ve uzaktan eğitime katılıyor olacaktı. Korona devam ettikçe, ülkemizde gelir düzeyi dezavantajlı muhtemelen 10 milyon kadar çocuğun eğitimi bilgisayar, tablet ve/veya internet olmadığından eksik kalacak. Oysa bu çocukların anayasal hakları mevcut. Yani 22. maddedeki “Haberleşme Özgürlüğü” ve 42. maddedeki “Eğitim Hakkı” var. Üstelik buna dair bir fon da 2006’dan bu yana mevcut.
“Evrensel Hizmet Fonu” olarak operatörlerden alınan para, “gelir düzeyi açısından dezavantajlı kesimlere haberleşme sağlamak” üzere toplanır. Örneğin, çok konuşulmadığı için az gelir getiren bir köye de haberleşme hakkı vermek gerekir.

MEB 2020 ÖRGÜN EĞİTİMDEKİ ÖĞRENCİ SAYILARI

Türkiye’de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde toplam 18 milyon 241 bin 881 öğrenci bulunuyor.
• 15 milyon 189 bin 878 öğrenci resmi, 1 milyon 468 bin 198 öğrenci özel ve 1 milyon 583 bin 805 öğrenci ise açık öğretimde okuyor.
• Resmi okullarda eğitim görenlerin 7 milyon 781 bin 791’i erkek, 7 milyon 408 bin 87’si kız öğrencilerden oluşuyor.
• Özel okullarda eğitim görenlerin 804 bin 170 erkek, 664 bin 28 kız öğrencilerden oluşuyor.
• Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan rapora göre açık öğretimde kayıtlı aktif öğrencilerin 849 bin 39’u erkek, 734 bin 766’sı kız öğrencilerden oluşturuyor.
• Örgün eğitimdeki öğrencilerin 1 milyon 629 bin 720‘si okul öncesi eğitim seviyesinde. Öğrencilerin 5 milyon 279 bin 945‘i ilkokulda okurken 5 milyon 701 bin 564 öğrenci ise ortaokul seviyesinde. 5 milyon 630 bin 652 öğrenciyse ortaöğretimde okuyor.
• Ortaöğretimdeki 5 milyon 630 bin 652 öğrencinin 3 milyon 412 bin 564’ü genel liselerde, 1 milyon 608 bin 81’i mesleki ve teknik liselerde, 610 bin 7’si de imam hatip liselerinde eğitim alıyor.
EBA’YA ERİŞEN EN AZ 5 – 6 MİLYON ÖĞRENCİ OLMALI
10 yılda EBA’yı ancak 40 bin öğrenci aynı anda eğitim alabilecek şekile getirmişler. 40 bin öğrenciyi 1 milyona çıkarmışlar. Bakanın söylediği sözlerin anlamı bu. 1 milyona çıkardık sevinilecek bir şey değil. En aşağı 5-6 milyon olması lazım. Bu kurulmayacak bir şey değil, bilişim sektöründeyiz, bu kurulmalıydı, para nerede? Dünya Bankası’ndan 160 milyon dolar destek almışlar. Her yere para bulunuyor. Hastane ihalesi yaptılar. Trabzon’da Cengiz İnşaat’a ihale verildi. En önemli işimiz öğrencilerimiz. Bu ülkenin geleceği olan insanlar. Devlet okulunda okuyan öğrencilerin hiçbir şansı yok, kalmadı.
Evrensel Hizmet’te 12 milyar para toplanmış durumda, faizsiz, her yıl toplanan para. (fonun ilk alındığı 2006’da dolar kuru 1,4 TL idi). Bu paranın yarıya yakını harcandı. Ama diğer yarısı ya da en azından bu sene alınan 1,5 milyar TL civarı para öğrencilere aktarılmalıdır. İki kere köylere baz istasyonu yapıldı. 1 milyon öğrenciye tablet verildi, değeri 1,6 milyon. Dolayısıyla bir de ilgili değil ama işitme engellilere bu paradan vermişler. Bu kapsamda değil, bu paranın yarısı durmalı. Hep birlikte bu konunun üzerine gitmeliyiz. O zaman madem Dünya Bankası’nın 160 milyon doları ile iş yapıyoruz da, salgın nedeniyle 7 aydır, öğrencilerin 17’de birinin değil, çoğunluğunun erişeceği bir sistem neden kurulamıyor?

  1. Yıl Marşı’ndan yola çıkarak “Fiber ağlarla ördük yurdu dört yandan” diyebilmemiz gerektiğini belirtiyorsunuz. Devletin tek başına tablet, bilgisayar vermesinin de bir çözümü yok. Özelleştirmeyle yapılması gereken alt yapı çalışmaları eksik. Daha büyük, karmaşık bir sorunla karşı karşıya değil miyiz?
    Fiberin önündeki engelleri devlet koyuyor. Komplike bir sorun haklısınız. Türkiye’de 2010 yılından beri internet engelleniyor. Gezi Parkı, sosyal medyada muhalefet, tapeler… Sorun tek başına web sitelerin kapatılması da değil, internet alt yapısının bloklanmasıyla bu sansür yapılıyor. Özelleştirmenin 15’inci yılında fiber yatırım 3 - 4 milyon km olması gerekirken 10’da biri yani 400 bin km.
    AKP alt yapıyı engelliyor, bu açığını kapatmak için de mobil internet rakamlarını açıklıyorlar. Sanki 2 milyon evin yüzde 90’ında internet varmış gibi raporluyorlar. Bu bir komedi. Cep telefonunuzu eğitime bağlanmak için 3 saat 5 saat kullansanız acaba kaç para ödersiniz? Mobil internet erişimini çocukların elinde internet varmış gibi saymak büyük bir yalan. Başarısızlıklarını örtmek için verileri yanıltıyorlar.

TÜRKİYE’DE İNTERNET KULLANIMI
TÜİK rakamlarına göre, Türkiye’de 24 milyon hane var. BTK rakamlarına göre ise ancak yüzde 47’sinde sabit internet var. Üstelik tüm hanelerin ancak yüzde 14’ünde fiber var. Hatta bu rakam yüzde 2 kadar daha düşük (çünkü fiberin içinde şirket fiber sayıları var) olabilir. Yani evinde fiber olan çocuk sayısı maksimum yüzde 14. ADSL ve diğer bağlantı ile bu sayı toplam yüzde 47 [1]. Başka deyişle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Eylül 2020 itibariyle 18,2 milyon olarak açıklanan üniversite öncesi öğrencinin, en fazla 2,5 milyonunun evinde fiber var. Toplam sabit internete sahip çocuk sayısı da 8,5 milyon civarı (iki ve daha fazla çocuklu aile düşünüldüğünde bu rakamlar daha aşağıya düşer).
“BU ÜLKENİN PARASI AKP’YE HARCA DİYE VERİLMEDİ”
Seyirci demokrasi kavramına dikkat çekiyorsunuz. Seyirci kalmaya ne kadar daha devam edeceğiz?
40 yıldır çocuklarımıza şıklardan birini nasıl tercih edeceğini hatta içeriğe bile bakmadan test tekniğiyle nasıl soru çözeceğini öğretiyoruz. Farklı şıklar olduğunu düşünemiyorlar, önlerine konulanı seçiyorlar, siyaset kanunumuz da böyle. Sorgulamayı öğrenmemiz lazım. Bu ülkenin parası AKP’ye harca diye verilmedi. Hiçbir partiyi tutmuyorum, hepsi birbirinin aynı dolayısıyla seyretmekten çıkmamız lazım. Ama seyirci olmakla ilgili yanlış kanı var. Ne yapayım sokağa mı çıkayım diyor insanlar. Sokağa çıkmakla değil gayet zeki projeler üreterek bunu yapabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi