At kim, it kim?

At kim, it kim?
Aileden biri olacaksın, damat olacaksın, geldiğin görevlerde asıl belirleyici yan bu olacak, sistemin tek karar vericisi olan kayınpederin Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün kötü gidişe ve büyük sıkıntılara rağmen seni her ortamda...

Aileden biri olacaksın, damat olacaksın, geldiğin görevlerde asıl belirleyici yan bu olacak, sistemin tek karar vericisi olan kayınpederin Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün kötü gidişe ve büyük sıkıntılara rağmen seni her ortamda ve her koşulda koruyacak, hatta potansiyel olarak halef pozisyonunda olacaksın ve sen bu gerçeklere rağmen “istifa edeceksin”, üstelik bunu sosyal medya hesapları üzerinden “at izi it izine karıştı” diyerek zehir zemberek bir açıklamayla yapacaksın!
Albayrak’ın “görevi” değiştirilebilir, “biriken gazı” almak için görevden de alınabilirdi, bu kimse için sürpriz olmazdı ama istifa ezber bozdu!
İstifa ile ilgili senaryo çok:
Küfürleşmelerden yumruklaşmaya, sosyal medya hesaplarına el konulmasından geleneksel olarak saray ve iktidar ailelerinde yaşanan içi hesaplaşmalara, Merkez Bankası başkanının değişikliğinin medyadan öğrenilmesinden Biden ile başlayan yeni dönemde ABD ilişkilerine, Zarraf’a ve Halkbank’a, Erdoğan’ın Bayraktar’ı bilerek ve isteyerek istifa ettirmesine ya da tasfiye ettirmesine kadar uzanan ilgili-ilgisiz birçok senaryo ortalarda dolaşıyor…
Her konuda hemen konuşan Erdoğan bu önemli gelişme karşısında konuşmadı, o konuşmayınca AA ve DHA gibi ajanslar başta olmak üzere iktidar medyası da tam 27 saat konuşamadı. Sarsıntı ve şok o kadar büyük oldu ki, iktidarın taşıyıcısı Bahçeli ise “kriz yok” dese de henüz hiç konuşmadı!
İSTİFA CESUR BİR ADIM
Eğer hiç akla gelmeyecek çok özel bir senaryo yoksa bu istifa Albayrak-Erdoğan ailelerinin özel ve ticari ilişkileri göz önüne alındığında bile çok cesur ve önemli bir adım!
Bundan sonra ne söylenirse söylensin, bu istifa iktidar içi klik kavgalarını daha fazla su yüzüne çıkarır, yaprak dökümü hızlanır, iktidar yanlısı medyada gazete ve televizyon kapanmalarına kadar uzar…
Çünkü cin şişeden çıktı! Mevsimsel olarak kapıya dayanan kara kış, Erdoğan için siyasi kara kışa dönüşür!
Resterasyon da, kabine değişikliği de hatta Erdoğan’ın AKP Genel Başkanlığı’nı bırakması da sonucu değiştirmez.
Nasıl olmasın?
Dilbilgisi hataları ya da açıklamada dini vurguların fazlasıyla çok olsa da, istifa mektubu çok ağır eleştiriler içeriyor. Senaryolarla uğraşmak yerine, üzerinde asıl durulması ve tartışılması gereken Albayrak’ın açıklamasına yansıyanlar.
Ne diyordu Berat Albayrak?
Albayrak istifa açıklamasında yalnızca “At izi it izine karıştı” demiyor, İslam’da önemli bir yeri olan “Hak ve batılı ayırt etmek zorlaştı” diyor, yetmiyor “Cenab’-ı Allah sonumuzu hayreylesin” diyor…
Bu açıklama bile başlı başına “Türkiye yönetilemiyor, Türkiye savruluyor” tezini doğrulamaya yeter de artar…
Şimdi sormayacağız da ne zaman soracağız?
At kim, it kim? Hak ile Batıl’ı ayırt edemeyen kim ya da kimler?
İstifayı “görevden af talebi” diye açıklamak da, “at izi iti izi” dedikten sonra “sağlık nedeniyle” bakanlıktan istifa etmek soruların ağırlığını ortadan kaldırmaz…
TOPYEKUN İSTİFA İSTEMELİ
İstifa mektubunun ağırlığı ortadayken, istifayı “Bakanın görevden af talebi kabul edilmiştir” şeklinde gerçek dışı açıklamalarla geçiştirmeye çalışmak da, yapılan atamalar da yalnızca Erdoğan’ın değişmeyeceğini göstermekle kalmadı, basınç oluşursa Erdoğan’ın ikna edilebileceği gibi boş beklentileri de bir kez daha boşa düşürdü.
Albayrak’ın istifası bir sonuç, iktidar için yeni bir başlangıç değil, yeni başlangıç olacaksa, bu olsa olsa iktidar için sonun başlangıcıdır!
Kılıçdaroğlu’nun “Damadı feda ederek kaçınamazsın. Veziri verip şahı kaçıramazsın” tespiti de, Akşener’in Babacan’ın “bu bir istifa değil iflastır” yaklaşımı da önemlidir, ama bu kriz sitemin iflah olmayacağını gösteriyor, kolonlardaki ağır hasar makyaj yaparak binanın çöküşü engellenemez, iktidardan topyekun istifa istemeli!
Sistem değişti. Sistemi değiştirmeden Türkiye normalleşmez!
Muhalefet artık hem bunu da görmeli, hem de dün Atatürk’ün ölüm yıldönümü nedeniyle Atatürk’e ve Cumhuriyet’e artan ilginin de çürüyen sisteme karşı büyük bir tepkinin de sonucu olduğunu görmeli ve stratejisini bunun üzerine oturmalıdır!