Tuğçe Küçük

Tuğçe Küçük

Ataerkil geleneğin ezberini bozan kadın savaşçılar dahomey amazonları

Antik çağ mitleri arasında kadın imgeleminin en çekici unsurları olan Amazonları, tarihte Dahomey’in savaşçı kadınlarıyla, gerçekliğe en yakın şekilde görmekteyiz. Araştırmacıların Dahomey Amazonları dediği bu kadın savaşçılar, Afrika’da ataerkil geleneğin ezberini bozan, küçük yaşlardan itibaren silah tutmayı, savaşmayı öğrenen, hızlı, güçlü, dayanıklı, erkek ordularına taş çıkaran savaşçı kadınlardır.

Yunan mitolojisinin tek göğüslü, korkusuz, özgür, savaşçı kadınları Amazonlar… İçinde erkeklerin olmadığı bir kadın topluluğu olarak yaşayan Amazon Kadınları, kendi kanunlarını kendileri koyar, yiyecek ve barınma gereksinimlerini kendileri karşılar, bir kraliçe tarafından yönetilirlerdi. Savaşmayı bir yaşam biçimi olarak benimsemiş olan bu kadınlar daha hızlı ok atabilmek için sağ memelerini keserlerdi. Etraflarında erkeklerin varlığına dahi tahammül edemeyen Amazon Kadınları evliliği kölelik olarak görmekteydiler. Onlar, komşu kabilelerin erkekleri ile birlikte olarak soylarını devam ettirirlerdi. Bu birleşmelerden doğan kız çocuklarını savaşçı olarak yetiştirirler, erkek çocuklarını ise karşı kabilede bırakırlardı.
Erkek ordularıyla korkusuzca savaşmış, bağımsız, özgür Amazon kadınlarına dair anlatılar Homeros’un İlyada’sıyla başlayıp şekillenir. Kökleri günümüzden 3000 yıl öncesine kadar uzanan bu anlatıların kahramanları olan savaşçı kadınlar hala çekiciliğini korumaktalar.
Afrika’nın korkutan savaşçı kadınları
Bir ‘öteki’yi resmetmek, ‘olmaması isteneni’ betimlemek için her coğrafyanın, her kültürün kendi Amazonlarını üretmesi madalyonun asıl yüzüdür. Erkek egemen toplum düzeni içerisinde kadından beklenen davranışların tam tersi özelliklere sahip olan Amazon kadınları, erkeklere bağımlı olmayan, özgür kadınlar olmaları, toplumsal hiyerarşide en üst basamakta yer almaları, savaşçı ve güçlü kadınlar olarak belirmeleri itibarıyla ataerkillik açısından “korkunç” bir tablo çizen bu anlatılar aracılığıyla tıpkı ‘cadı’lığın simgeselleştiği gibi Amazon mitleriyle simgeselleşmişlerdir.
Bu dolayımda Antik Çağ mitleri arasında kadın imgeleminin en çekici unsurları olan Amazonları, tarihte Dahomey’in (Benin Cumhuriyeti) savaşçı kadınlarıyla, gerçekliğe en yakın şekilde görmek mümkün.
Araştırmacıların Dahomey Amazonları dediği bu kadın savaşçılar, Afrika’da ataerkil geleneğin ezberini bozan, küçük yaşlardan itibaren silah tutmayı, savaşmayı öğrenen, hızlı, güçlü, dayanıklı, erkek ordularına taş çıkaran savaşçı kadınlardır.
İzleri 17.yy’dan 20.yy’a kadar uzanan Dahomey Amazonlarının nasıl ortaya çıktıklarına dair birkaç farklı teori var. Bunlardan biri fil avcılığı yapan kadınların bu yetenekleriyle kralı etkilemiş olduğu rivayetiyle, filin üstesinden gelen kadınların düşmanları da alt edebileceği inancına dayanıyor. Diğeri ise 1708 yılında krallıkta eşit statüde yönetici olan biri kız (Ahangbe) diğeri erkek (Akaba) ikiz varislerden Akaba’nın ölmesiyle tahta tek başına sahip olan Ahangbe zamanında kadın savaş birliklerinin oluşturulduğu teorisine yaslanıyor.
Kökleri hangi hikâyeye dayanıyor olursa olsun kadın savaşçıların en etkin olduğu zamanlarda Dahomey ordusunun üçte birinin Amazonlardan oluştuğu söyleniyor. Hatta onlar erkek savaşçılardan çok daha cesur, etkili savaşçılarmış ve rüzgarlarının estiği dönemlerde Afrika, Dahomey Amazonlarının korkusuyla kasılıp kavrulmaktaymış.
Erkek hegemonyasından kadın savaşçılığa
Peki bu kadınları savaşçı olmaya iten sebep neydi?
Bütün Afrikalı kadınlar için olduğu gibi Dahomeyli kadınlar da aşağı varlıklar olarak görülüyordu. Yük hayvanlarının olmadığı zamanlarda kadınlar ve köleler yük hayvanı görevi görüyordu. Kadınlar kocalarıyla aynı sofrada yemek yiyemiyorlardı. Hatta bir erkek isterse karısını ve çocuklarını köle olarak satabilirdi.
Alpern’in Afrikalı Amazonlar kitabında da yer verdiği üzere;
“Kadınlar, eşlerine aşırı derecede saygıyla yaklaşıyor ve itaat ediyor. İçlerinde eşlerinin yemekleri olan, su kabağından yapılmış kaseleri sunarken bile diz çöküp yemeği gözlerini kaçırarak veriyorlar. Çünkü eşlerinin yüzüne direkt bakmaları fazla cüretkâr sayılıyor.”*
Kısacası kadınlar, ataerkinin en katı hali ile uygulandığı bir toplumda, erkek hegemonyasının zavallı ve çaresiz kurbanlarıydılar. Ama Dahomey’in savaşçı kadınları arasına katıldıklarında devletin seçkinleri arasına giriyorlardı. Korkuya dayalı bir saygı ile karşılanmalarının yanı sıra eskiyle kıyaslanamayacak maddi imkanlara da sahip oluyorlardı.
Acımasız ve sert koşullarda yetişen ve yaşamını aynı şartlarda sürdüren bu kadınlardan bazıları orduya gönüllü katılırken bazıları da kocasına iyi bir eş olamama ithamı ile savaşçılığa sürgün ediliyordu.
Dahomey’in anneleri: Mino’lar
Henüz 8 yaşındayken orduya alınan kadınlar zorlu şartlarda hayatta kalmayı, silah tutmayı, acıyla başa çıkmayı türlü eğitimlerden geçerek öğreniyorlardı. Görev süreleri boyunca evlenmeleri, çocuk sahibi olmaları yasaktı. Krala bekaret yemini ediyorlardı ve onların her biri kralın kutsal eşleriydi. Dahomey Amazonlarına dokunmak ve bakmak yasaktı. Hatta onlar geçerken önlerinden zil çalan köleler yürüyordu ki etraftaki insanlar Amazonların geldiğini anlayıp baktıkları yönü değiştirebilsinler diye…
Batılı gezginlerin Dahomey Amazonları dediği bu kadın savaşçılara kendi coğrafyalarında ‘Annelerimiz’ anlamına gelen Mino deniyordu.
Komutanlarının dışında 16-17 yaşlarında genç kadınlardan oluşan Dahomey Amazonları kralın atadığı kadın generaller ve daha alt rütbeli kadın subaylarca silah eğitimi alıyor, egzersiz yapıyorlardı. Sıkı bir eğitimin sonunda, başlangıçtaki küçük kız çocukları, etrafa korku saçan, yenilmek nedir bilmeyen usta savaşçılar haline gelmekteydi.
Dahomey Amazonları, erkek egemen bir toplumda erkeğin ‘malı’ olmaktan kurtulup kralın ‘malı’ olmaya geçiş yapıyorsalar da erkek hegemonyasının hüküm sürdüğü totaliter bir rejimde, devletin elit kadınları arasına da girmiş oluyorlardı. Toplumda dokunulmazlığı olan, toplum tarafından korku ve saygı ile karşılanan bu savaşçı kadınlar Dahomey krallığı için önemli bir yere sahiptiler.
Dahomey Amazonlarının hikayesi, Antik anlatılarındaki Amazon hikayeleri kadar içinde özgürlüğü barındırmasa da, eğitilen kadınların erkekler kadar, hatta bazen erkeklerden daha iyi birer savaşçı olabileceğini gösteren, bu savaşçı kadınların korkusuzlukları karşısında hayranlık uyandıran gerçek, tarihi bir örnek olark kydedilmeye değer.
(*Stanley B. Alpern, Afrikalı Amazonlar-Dahomey’in Kadın Savaşçıları, Çev. İ. Yardımcı, Ayrıntı Yayınları, 2019.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuğçe Küçük Arşivi