Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

ATATÜRK’ÜN EMANETİ HATAY’DA NELER OLUYOR?

Son zamanlarda Hatay’da PKK eylemleri yoğunlaştı.
Bu olaylar, bazılarının ifade ettiği gibi terörün son çırpınışları olmaktan öte anlamlar taşımaktadır.
Hatay, küresel projelerin kapsamında yeniden hedefe konuldu; karıştırılmaya çalışılıyor.
Hatay’da PKK, THKP-C ve Selefi terör örgütlerinin militanları ve bunları kullanan dış kaynaklı sivil toplum kuruluşlarının çoğu istihbarat ajanı olan elemanları ve yüzbinlerce Suriyeli sığınmacı ile mahşeri bir kıyamet yaşanmaktadır.
Her an her şeyin olabileceği çok nazik bir süreçten geçiyor Hatay…
9 Ekim’de İskenderun, Belen ve Arsuz ilçelerinde yerleşim yerlerinin hemen kenarında bulunan ormanlık alanlarda başlatılan yangınında yaklaşık 300 hektarlık orman alanı, çok sayıda konut, fabrika ve işyeri yandı, 70’den fazla vatandaşımız yangından zarar gördü.
26 Ekim’de, PKK/PYD’nin kontrolü altında bulunan Suriye’nin Mümbiç bölgesinden paramotorlarla havadan geldikleri belirlenen 4 PKK’lı, eylem yapamadan İskenderun’da etkisiz hale getirildi.
Güvenlik güçlerimizi ve yöneticilerimizi dikkat ve gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum
27 Ekim’de bu defa İskenderun’un demir-çelik fabrikalarının, organize sanayi bölgesinin ve petrol depolarının bulunduğu kuzey yönündeki yerleşim alanlarının etrafındaki ormanlık alanlarda birden çok noktada aynı anda başlatılan orman yangınları yaşandı.
Yangınları, YPG/PKK’nın yandaşı “ateşin çocukları inisiyatifi” adlı örgüt tarafından çıkarıldığı iddia edildi.
Hatay ve Amanos dağları PKK’nın 1990’lı yıllardan bu yana ısrarla yerleşmeye çalıştığı bir bölgedir.
1992 yılında Abdullah Öcalan’ın “Amanoslar’ı Botan’a çevirin” talimatıyla 200 kişilik PKK’lı terörist grubu Amanos Dağları’na yerleşti. Gaziantep-Osmaniye-Hatay sınırlarındaki Amanoslar’ı karargâh haline getirmeyi ve İskenderun’dan Akdeniz’e bir koridor açmayı amaçladılar.
Özellikle son zamanlarda Suriye destekli Mihraç Ural’ın yönettiği THKP-C terör örgütü ile işbirliği içinde terör eylemlerine süreklilik kazandırmaya ve böylece Hatay’ı başka tartışmalara özne yapmaya ve uluslararası gündemin bir maddesi haline getirmeye çalışıyorlar.
Güvenlik güçleri, Ağustos ayı ortalarında hava destekli Yıldırım-5 operasyonu başlattı.
Teröristlerin Amanos dağlarında barındıkları bölge SİHA ve Atak taarruz helikopterlerinin hava destekli operasyonunda Binbaşı Ercan Kurt’un katili Şefik Körman’ın da olduğu 3 terörist silah ve mühimmatlarıyla birlikte ölü ele geçirildi.
Bu olay üzerine “Dağ-Kırsal” kadrosunu koruyamayan PKK, hızla şehir merkezlerine taşındı.
Hatay’da özellikle İskenderun, Dörtyol, Payas ve Erzin ilçelerinde Doğu Anadolu vilayetlerinden göç ederek yerleşmiş Kürt kökenli vatandaşların arasında gizledikleri hücrelerini harekete geçirdiler.
Önümüzdeki günlerde bu vurucu timlerin ses getirici eylemleri beklenmelidir.
NEDEN HATAY?
Hatay, etnik ve inanç farklılıklarının iç içe, birlikte, huzurlu ve barışık yaşadığı hoşgörülü, zevkli ve estetik bir kültür hayatının olduğu tarihi bir medeniyet diyarıdır. Bu sosyal doku, Hatay’ın en büyük zenginliğidir.
Hatay, barış zamanlarında Türkiye’nin Arap/İslam coğrafyasına uzanan dostluk elidir.
Yaklaşık 200 kilometrelik Akdeniz kıyısı, 277 kilo metre uzunluğundaki Suriye sınırı ve 5556,8 kilometrekare toprak büyüklüğü ile Anadolu’nun uzanan dostluk eli olduğu gibi güvenliği için de bir ileri karakoludur.
Afrin bölgesinden PKK/YPG etnik bölücü terör örgütünün ve İdlip bölgesinden selefi terör örgütlerinin saldırılarına açıktır. Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin himayesinde (Rusya’nın müsaadesiyle) kurulmaya çalışılan PKK siyasi yapılanmasının ve oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun Akdeniz’e açılan kapısıdır.
Hatay, Türkiye’nin Fırat’ın doğusu ve batısında Suriye topraklarında oluşturduğu “terörden arındırılmış bölge”/güvenli bölgenin ve İdlip Vilayetinde Rusya ile birlikte selefi terör örgütlerine karşı oluşturduğu ileri karakolların güvencesi bir konumdadır.
Ayrıca, bu gün Hatay’da yaklaşık 500,000 Suriyeli sığınmacı yaşamaktadır; Hatay nüfusunun %30’u, yani Hatay’da her üç kişiden biri Suriyelidir. Sünni, Nuseyri, Hristiyan Arap soylu vatandaşlarımızı da sayarsak bu gün Hatay’da her iki kişiden biri Arap’tır, diyebiliriz.
Barış ve istikrar zamanlarında bu durum, bir güzelliktir, zenginliktir.
Ancak “bıçak sırtı” bir durum…
Kısaca, Hatay, Türkiye için bir “milli güvenlik” meselesidir.
Coğrafi konumu ve bütünleşen sosyal dokusuyla bir değer ve güç kaynağı olmakla beraber Hatay, istikrarsızlaştırılmaya açık yapısıyla; iyi/dikkatli yönetilmesi gereken ve uluslararası gündemde “tarihi bir arka planı” olan stratejik bir bölgedir/konudur.
Ayrıca, Hatay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin doğu kıyısının karşı kıyısı olmakla “Doğu Akdeniz Krizi” konusunda Türkiye için çok stratejik bir konumdadır.
ABD’nin desteğinde AB ve bazı bölge ülkelerinin ittifaklar oluşturarak Doğu Akdeniz’de dışlamak istedikleri Türkiye’nin kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlaması yani Mavi Vatan sınırları konusunda Hatay, Türkiye’nin elini güçlendiren çok değerli/stratejik bir toprak parçası/jeopolitik ileri karakoludur.
BENCE
ABD ve AB’nin Türkiye’yi EGE ve Akdeniz de Yunanistan ve GKRY, güneyde Irak ve Suriye’deki terör örgütleri ve doğuda Ermenistan’la Türkiye’yi ”çevreleme stratejisi”ne en anlamlı cevap Hatay’da verilir.
Türkiye, Suriye’de Bayır-Bucak Bölgesi’nin ve Ermenistan’da Zengezur Koridoru’nun tarihi “Türk karakterini” hatırlatarak uluslararası hukuktan kaynaklanan “garantörlük” iddiasını ileri bir hamle olarak küresel güçlerin önüne koymalıdır. (Bir başka yazıda anlatacağım)
SÖZÜN ÖZÜ;
Büyük Atatürk’ün “Kırk asırlık Türk Yurdu” diye tanımladığı Hatay bize Atamızın emanetidir.
O’na layık olmaya mecburuz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi