Emre Özpeynirci

Emre Özpeynirci

Bakanlıktan otomotive sert ‘aksesuar’ uyarısı!

Son dönemde otomotivde tüketicilerin en çok şikayet ettiği konuların başında bayilerin araç almak isteyen müşterilere ‘zorla’ aksesuar satmaya çalışması yer alıyor. Şikayetler üzerine geçen hafta bakanlıklardan sektöre çok ciddi uyarılar yapıldı. Peki kim haklı?

OTOMOTİV sektöründe bir süredir devam eden çip krizinin sebep olduğu araç bulunurluğu sorunu ağustos ayında ciddi bir boyuta ulaşıp, bir de üzerine ÖTV matrah güncellemesi devreye alınınca, ortalık karıştı. Tüketiciler ortalama 50-60 bin TL civarındaki indirim fırsatını kaçırmamak için bayilere hücum ederken, zaten stoklarında yeterince araç bulunmayan distribütör ve bayiler de bu talebe karşılık veremeyince şikayetler had safhaya ulaştı. Tüketicilerin en çok şikayet ettiği konuların başında ise bayilerin araç almak isteyen müşterilere ‘zorla’ aksesuar satmaya çalışması var.
500 BAYİ İLE TOPLANTI
Konunun artık ilgili bakanlıklar seviyesine ulaştığı ve bakanlıkların da konuyla ilgili olarak sektör yetkililerini ciddi şekilde uyardığı gelen haberler arasında. Hatta bu uyarılar üzerine geçen hafta cuma günü Otomotiv Yetkili Satıcılar Derneği’nin (OYDER) 500 yetkili satıcının (bayi) katılımıyla online bir toplantı gerçekleştirdiği belirtiliyor. Konunun tüm paydaşlarını dinlediğimizde ise ortaya çıkan tablo ilginç bir hal alıyor.
1- TÜKETİCİ CEPHESİ
Tüketiciler büyük ölçüde haklı görünüyor. Araç olmamasını fırsat bilen bayilerin kendilerine zorla 20-30 bin lira tutarlarında ek aksesuar, uzatılmış garanti gibi ek maliyetleri yüklemeye çalışmalarından oldukça rahatsızlar. Yani bir aracın yüzde 80 ÖTV diliminden yüzde 50’ye indirilip daha sonra 3-5 bin TL’lik aksesuarla birlikte 20-30 bin TL arası elden para alma yöntemiyle satılmasını şikâyet ediyorlar.
2- BAYİ CEPHESİ 
Bayileri dinlediğimizde ise; evet bunu yapanların olduğunu ama bu tür fırsatçı yaklaşımların tüm bayilere mal edilmesinden rahatsızlar. Ayrıca showroomlara konulan araçların bir kısmının zaten aksesuarlı olarak sergilendiği, bu aksesuarların araca monte edildikten sonra sökülme şansının olmadığını, ama bazı müşterilerin bu durumdaki araçları dâhi ısrarla aksesuarlarının sökülerek satın almak istediği, bu talepleri kabul görmeyince de, kendilerini ilgili mercilere şikâyet ettiklerini dile getiriyorlar. Bayiler ayrıca, bir aracı aksesuarlı satmak konusunda bunu engelleyen bir ticari regülasyon olmadığını, elindeki ürünü bu şekilde aksesuarlayarak vitrine koymanın önünde herhangi bir yasal engelinde de bulunmadığını belirtiyorlar.
3- DİSTRİBÜTÖR CEPHESİ
Konuyu değerlendiren distribütörler ve marka temsilcileri ise; bu tür şikâyetler aldıklarında bayilerini uyardıklarını, eğer sergilenmekte olan araç üzerinde takılmış aksesuar yoksa müşteriye aksesuarsız satılmasını sağlayabildiklerini, ancak sökülemez aksesuarlar bulunuyorsa o durumda yapılacak bir şey kalmadığını belirtiyorlar. Ayrıca, yasal olarak da bayilerin elindeki ürünü bu şekilde aksesuarla satmalarını engelleyecek bir uygulama bulunmadığından, bayilerini ancak “uyararak” bazı örnek durumlara müdahale edebildiklerini ama tüm bayi–müşteri ticari ilişkilerini tek tek takip etme şanslarının olmadığını, ancak kendilerine ulaşan bir şikâyet olduğunda bayilerle görüşecek uyardıklarını belirtiyorlar.
4- DEVLET CEPHESİ
Konuya devlet açısından bakıldığında ise; bayilerin bu aksesuarları sattıkları zaman, araç için ödenen ÖTV ve KDV ile aynı oranda aksesuar ÖTV ve KDV’sinin faturaya yansıtılıp yansıtılmadığına bakıp, müdahale edebiliyorlar. Yani yasal olarak zorla aksesuar satılması konusunda bir yasal yaptırım bulunmamakta. Ancak araçla birlikte satılan aksesuarlara da araç ile aynı oranda ÖTV ve KDV hesaplaması yapılarak fatura düzenlenmesi, beyanname verilerek vergisinin yatırılması gerekmekte.

Aksesuar ÖTV’si neden araçla aynı?

GÖRÜNEN o ki; araç bulunurluk problemi çözülene kadar bu ‘zorunlu aksesuar dayatma’ tartışması bir müddet daha gidecek gibi görünüyor. Ancak burada ilginç olan bir başka konu, araç ile satılan aksesuarlarında araç ile aynı ÖTV ve KDV oranlarıyla vergilendirilmesi. Bugün bu konuya biraz değinmek ve size bu uygulamanın nasıl ve ne amaçla başladığını, bugün ise nasıl amacından uzaklaşmış bir uygulamaya dönüştüğünü anlatmak istiyorum.  Biraz geriye gidersek, bu uygulama 2012 tarihinde gündeme gelmişti. O zaman bu uygulamanın altında yatan gerekçe ise; bazı otomobil firmaları hem gümrük vergisi hem de ÖTV/KDV matrahının düşük gösterilebilmek için araç üzerindeki bazı parçaların sanki araçtan ayrı getirilip, sonradan araca takılmış gibi gösterilmesi suretiyle, ÖTV ve KDV matrahını düşük gösteriyordu. Kimi otomobillerde aracın üzerindeki orijinal teybi bile sanki yokmuş da, aksesuar olarak sonradan takılmış gibi gösterip matrahı düşük gösteriyordu. O dönemde bazı markaların araçları stepnesiz teslim ettiği haberleri bile çıkmıştı. Devlet de bunun önüne geçmek için 2013’de aksesuarlarla ilgili bu sert önlemleri aldı ve araçla satılan aksesuarların da araç ÖTV ve KDV’si üzerinden vergilenmesi gerektiğini söyleyen bir düzenleme yayınladı.

10 bin liralık aksesuar 17 bin 700 TL’ye çıkıyor

2013’ten beri bu şekilde başlayan aksesuarların vergilendirilmesi konusundaki tartışmalı uygulamalar halen devam etmekte. Eğer araçla beraber bir aksesuar alırsanız, aracın ÖTV’si ne ise, aynı oranda ÖTV ödemek zorundasınız. Örneğin liste fiyatı 10.000 TL olan bir aksesuar beğendiniz ve sıfır aracınızı aldığınız gün satın alıp araca monte ettirmek istediniz, aracınız %50 ÖTV dilimine giriyorsa, bu parçanın ÖTV ve KDV’siyle birlikte toplam fiyatı bir anda 17.700 TL olabiliyor. Bu nedenle bayiler de aksesuar satın almak isteyen müşterilerine bu düzenlemeyi izah edip, eğer aksesuar almak istiyorlarsa aksesuar için de araçtaki ile aynı ÖTV/KDV oranıyla ek bir tutar ödemeleri gerektiğini söylüyorlar. Eğer müşteri bunu kabul etmezse, o zaman da  birkaç hafta sonra bayiye gelmelerini, aksesuarlarını daha ileri bir tarihte satın alarak araçlarına taktırabileceklerini, böylece bu fahiş ÖTV ve KDV yükünden kurtulabileceklerini anlatmaya çalışıyorlar. Çünkü o zaman alınan aksesuar, satış sonrası da alınan bir ürün niteliği kazanmış oluyor.
Ama genelde tüketici bir daha uğramıyor ve o aksesuarı da satın almıyor. Çünkü hemen yetkili satıcının yanındaki aksesuarcıdan aynı parçayı çok düşük fiyata taktırabiliyor. Böylece hem bayi satış gelirleri ciddi oranda düşmüş oluyor hem de büyük bir haksız rekabet yaratıyor.

İpin ucu tamamen kaçmış durumda

DEVLET yasal düzenlemeye aykırı işlem yapan, yani araç üzerindeki orijinal parçaları sonradan takmış gibi gösteren veya zorla elden para alarak aksesuar satan kötü niyetli firmaları tespit edip o firmalara cezai yaptırım uygulamalı. Ama tüm sektörü ve müşterileri cezalandıran, kurunun yanında yaş da yansın politikasını tercih etmiş görünüyor. Diğer yandan vergi müfettişleri de her gün yeni taktikler geliştiriyorlar. Örneğin müşterileri arayıp: “Aracınızı aldıktan 3-4 hafta sonra aksesuar almışsınız, bu aksesuarların tanıtımı size aracınızı teslim alırken mi yapıldı?” sorusunu sorup, eğer müşteriden “evet” yanıtı alınıyorsa bayiye dönüp, “Evet aksesuar faturasını 4 hafta sonra kesmişsiniz ama tanıtımını aracı teslim alırken yapmışsınız, bu durumda araç ile aynı ÖTV oranından fatura kesecektiniz” demeye kadar işi götürüyorlar. Kısaca; ipin ucu kaçmış durumda.

Sektörün temel sorunu ucube ÖTV sistemi

EBS Danışmanlık Genel Müdürü Erol Şahin, otomotiv sektöründeki temel sorun dünyada benzeri olmayan ucube ÖTV sistemi olduğunu belirterek, “Düşünün ki bir araç alırken dünyanın en yüksek araç alım vergisi olan ÖTV’yi ödüyorsunuz, yetmiyor malın bedeli ile birlikte bu verginin de vergisi olarak yüzde 18 KDV ödüyorsunuz. Üstelik dünya sıfır emisyon parolası ile geleceği şekillendirirken biz emisyon değeri yerine motor hacmi ve matrah üzerinden vergilendirme yapıyoruz. Bu nedenle alım gücü her geçen gün düşen vatandaşın yeni araç alma hayali ancak 10 yaş üzeri güvenliksiz 2.el araca inmekte. Hiç bir malın vergisi değerinden fazla olamaz. Hali ile bu sistemde her türlü aksesuar ve parça bu fahiş vergiden kaçmak adına matraha alınmıyor, alınmaması için her türlü yöntem deneniyor” yorumunu yapıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Özpeynirci Arşivi