“Benim değirmenlere karşı gitmek gibi bir huyum var”

“Enseyi karartmamak lazım,” diye yazıya başlayalım da, “Bunu günlük hayatımızda ne kadar uygulayabiliyoruz,” diye de soralım. Başlıkları sıralamaya gerek yok. Vaziyet belli. Ancak aşağıda okuyacağınız üzere ‘kafa tutma’ yöntemleri bu vaziyete göre değişebiliyor. Bertuğ Cemil’in Meypom etiketiyle çıkan ‘Gülümse’, ilk dinleyişte her ne kadar insana “o kadar kolay değil” dedirtse de sanatçının dediği gibi, “iddiası içinde saklı” bir şarkı. Yazının başlığı da buna bağlı olarak atıldı. Çok uzatmadan sözü kendisine bırakalım… 

Oyuncuların çok tutulan karakterlerinin üzerine yapışması gibi ‘Yağmur’ şarkısının da size yapıştığını düşünüyorum. Bertuğ Cemil denince akla ‘Yağmur’ geliyor. Zor bir durum olsa gerek… Ne dersiniz?

Aklıma hemen Erkin Koray geliyor. 90’ların başında Beyoğlu Jazz-Stop’taki bir konseri sonrasındaki bir sohbet esnasında Erkin Ağabey şöyle demişti: “Ne ‘Çöpçüler’miş arkadaş, yıllardır üzerime yapıştı, çöpçüler aşağı, çöpçüler yukarı!” Evet çok kolay bir durum değil ama ben pozitif yanına odaklanıyorum, canım şarkımın geniş zaman mesajı hala daha dinleyicide yankı buluyor ve bulmaya da devam edeceğe benziyor.

En son dünya olarak beraber bir dönemin içindeyken ‘Karanlık Sevda’ şarkınızla ilgili bir röportaj yapmıştık. Neler yaptınız bu arada?

Normalleşmeye çabalayan hayatla birlikte ben de normalleşmeye çalıştım. Grubumla birlikte daha çok canlı performans yapıyoruz. Şimdi, yeni üç şarkı bitirdim, ikisinin klibi de tamam. Bu üç şarkının ilki çıktı çıkıyor, ayrıca başka yeni şarkıların kayıtları devam ediyor. Yani pandemi sürecine göre çok daha aktif, hayata çok daha dahil biri oldum. Şahin gibi Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri izliyorum bir yandan, zira pandemi üzerine savaşlar - kıtlık - enerji krizleri vs. ile sanki bir karanlık el bizi buhrandan buhrana sürüklemeye çalışıyor gibi…

Bizde durumlar malum. İptal edilen konserler, yasaklanan festivaller… Londra’da nasıl ilerliyor bu işler? Bir de Türkiye’deki bu olumsuz havadan İngiltere özelinde Avrupa genelinde müzik camiasının haberi oluyor mu?

Maalesef hayır. İngiltere özelinde bahsetmem gerekirse, bizdeki sıkıntıların büyük çoğunluğu burada haber olmuyor. Burada 12 yıldır iktidar olan muhafazakarlar ülkeyi skandaldan skandala sürükledikleri için bayağı bir kendi dertlerine düşmüş durumdalar. Ekonomi, Ukrayna’daki savaş, İran’daki başkaldırı, Avrupa ve Amerika’yla ilişkiler buradaki genel gündem. Özgürlükler açısından bir problem yok, konser ve festival iptalleri ya da yasaklar söz konusu değil. Tabii ki Türkiye’deki meslektaşlarım için çok üzülüyorum bu tür gelişmeleri gördükçe.

Yeni şarkınız ‘Gülümse’ çok naif, umut dolu bir şarkı. Sound’u, sözleri insanı iyi hissettiriyor. Belki artık kanıksadığımız için midir bilmiyorum ama ben bu tür şarkıların bir etkisi olmadığını ya da bu etkinin anlık olduğunu düşünüyorum. Kimse ‘Demolition’ filminde Jake Gyllenhaal’un yaptığı gibi kulaklıkları takıp bir şeylere yeniden başladığını sanmıyorum açıkçası. Fazlasıyla kötü bir durum değil mi iki taraf için de? Siz ‘Gülümse’ diyorsunuz, ben cevaben “İşler öyle yürümüyor maalesef,” diyorum… Neler söylemek istersiniz bununla ilgili?

Evet naif ve ‘iddiası içinde saklı’ bir şarkı ‘Gülümse’. Dediklerinizi çok iyi anlıyorum ve kısmen de katılıyorum. Ancak benim değirmenlere karşı gitmek gibi bir huyum var. Bence ‘Gülümse’ gibi şarkılar lazım, zamanın ruhundan bağımsız olarak lazım. Etkisi ne olur bilemem, ancak şarkının mesajına açıklık getirmek isterim. Ülkemizde hakim olan moral bozukluğunun farkındayım ve buna ayna tutmak istedim. Çünkü zaman zaman ben de kendimi aynı moral bozukluğunun içinde buluyorum ve buna yenilmemek gerektiğini düşünüyorum. Her şeyin daha güzel olabileceğini hatırlamak gerekiyor bazen ki, bireyler olarak hepimiz daha güzel için elimizden geleni yapabilecek enerjiyi bulalım. Yoksa yandı gülüm keten helva… “Ya hep beraber, ya hiçbirimiz” ve “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır.” Bu şarkıyla vermek istediğim duyguyu çok iyi özetleyen iki alıntı diyebilirim.

Şarkıda sadece insanın duygusal durumuna değil toplumsal atmosfere de değiniyorsunuz. İnsan doğası gereği politiktir. Sadece farkında değildir bunun. Ya da kabullenmez, ilgilenmediğini söyler vs. Benim ‘toplumsal atmosfere değinmekten’ kastım, önceden bir sanatçı, grup gerçekten ‘politik’ bir şarkı yapardı ve biz de dinleyici olarak derdik ki, “Sağlam mevzuya girmiş,”. Artık insan ve toplum olarak, politikliği, tabiri caizse ‘yaşam formu’ şeklinde yaşıyoruz. Katılır mısınız bu görüşüme?

Doğrudur. Artık çok daha haberdarız olan bitenden, bence en önemli sebebi bu politikliğin yaşam formu haline gelmesinin. Bunun yanında bizler daha haberdar olduğumuz ve daha hızlı ve yoğun iletişebildiğimiz için, dünyayı kendileri ya da çevrelerinin menfaatleri doğrultusunda yönetmek-yönlendirmek isteyen çevrelerin daha ekstrem metotlara yönelmesi gerekti. Dezenformasyonun dozajı her gün artıyor ve gücü ele geçiren bırakmak istemediği için yaşadığımız ısdıraplar da artıyor. Dünyanın içinden geçtiği girdap insanları otoriter ve totaliter rejimlerin kucağına itiyor. Bu durumu görebilen herkesin çok işi var, sadece bir birey değil, düzenli bir mücadelenin de birer parçası olmak zorundayız elden geldiğince.

Son zamanlarda amatöründen profesyoneline müzikte, onlarca farklı konuda itiraz eden, sesini yükselten, “Hayır!” diyen şarkılar dinliyoruz. ‘Gülümse’yi de yöntem ve biçim olarak ayrı gibi dursa da ben bu tanım içinde değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Kısaca suya yazı yazan şarkılara eskisi kadar denk gelmiyoruz. Nedeni nedir sizce bunun?

‘Gülümse’ hakkındaki yorumunuza kesinlikle katılıyorum. Didaktik olmamaya çalışan bir itiraz ve hatırlatma şarkısı olmasına çalıştım. İnsanların derdi başından aşkın, bir de ben onları zorlamayayım dedim. Bu açıdan, her dinleyenin kendince anlamlandırmasını hedefledim şarkıda. Suya sabuna dokunmayan şarkılar da mühimdir elbette, eğlenmeye ve kafa dağıtmaya da ihtiyacı var insanların. Ancak şu an geldiğimiz durumda belki bu ihtiyaçlar ikincil plana düşmüş olabilir. Bir de üreten insanın da duruma dair söyleyeceği sözler var ve üreten de bu anlamdaki sözlerini önceliyordur diye düşünüyorum. Adam akıllı eğlenebilmek için öncelikle eğlenilebilecek ortamı yaratmak gerekir.

Masanızda, playlist’inizde neler var dinleyicilerinizi bekleyen? Onlarla kapatmak isterim…

‘Gülümse’nin ardından sırada elektro funk bir aşksızlık şarkısı, ardından son derece hareketli bir kaçış şarkısı, ardından çatır kütür bir eleştirel rock şarkı geliyor. Onun ardından da muhtemelen Sustain ile kaydedeceğimiz bir süper funky şarkı ve kişisel tarihimden gelen çok sevdiğim bir ballad olacak. Hepsinde bol gitar olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi