Fatma Acar Ünlü

Fatma Acar Ünlü

Benjamin seni pamuklara sarsam da mı saklasam

Yakın bir zamanda Dünyaya kuyruklu yıldız çarpacakmış ne tedbir alırsınız? diye sorsam…
Türk insanının cevabını duyar gibiyim: Dolar satın alırım…
Neden dolar satın alıyoruz? Yani dolar Türkiye de ne işe yarar?
Bu, Türk insanına has bir durumdur dolar da altın gibi tasarruf ve yatırım aracıdır. Belirsizlik ve ihtiyat amacıyla para tutmak bizim tasarruf şeklimizdir. Pek çoğumuzun, yastık altı dediğimiz evimizin bir köşesinde bir miktar döviz ya da altın tutarız, bu kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.
Peki tercihimizi neden dolar olarak yaparız da TL olarak tutmayız?
Döviz bizde borçlanma ölçüsüdür, borç alıp verirken Türk Lirası ile değil dolar üzerinden yaparız. Nedeni de enflasyonist beklenti ve yine geleceğe yönelik belirsizlikler karşısında Türk Lirasına güvensizlik ve yaşanan değer kaybıdır.
Yine Türkiye’ ye has bir durum daha var; prestijli semtlerde ve mekanlarda kira sözleşmelerinin döviz üzerinden yapılmasıdır. Genellikle fiyat ve değer tariflerimizi de dövize göre ayarlarız çünkü birkaç yıl sonra yerli paramız ile gerçek değerleri doğru anlatamadığımızı düşünürüz. Bunların sonucuna para ikamesi ya da ekonomide bilinen diğer adı ile ‘’Dolarizasyon’’ deniliyor.
Paramızı neden ikame ediyoruz? Para İkamesi Nedir?
Para ikamesi, bir ekonomide kullanılan ulusal paranın, sürekli değer kaybetmesi sonucu paranın işlevlerinden bir kısmını yerine getirememesi ve böylece ülke vatandaşlarının daha güvenilir buldukları başka ülke parasını kendi ulusal paraları yerine ikame etmeleri durumudur.
Bir ekonomide enflasyonun yüksek olması ile birlikte belirsizlik ortamı da ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda ülkede yaşayan yerleşikler, oluşabilecek değer kaybından korunmak için finansal varlıklarını yabancı para cinsinden saklama eğilimi gösterirler. Para ikamesi eğilimin altında birçok neden yatmaktadır. Bunlar arasında yüksek enflasyon ile reel faiz ilişkisi ve ekonomiye olan güven kaybı en önemlilerindendir.
Eğer bir ülkede mevduat faizleri enflasyon oranının altında tutulmaktaysa, bireyler tasarruflarını, değerini kaybetmediğine inandıkları yabancı paralara dönüştürmeye adeta mecbur kalacaklardır. Ülkede ulusal düzeyde uygulanan para politikasının en büyük düşmanı para ikamesidir. Ülkemizde kısmî dolarizasyon net, belki de yarı resmî dolarizasyon durumu yaşanmaktadır. Çünkü kamuda bile dövizli işlemler ve sözleşmeler mevcuttur. Merkezi yönetimin borçlarının neredeyse yarısı yabancı para cinsindendir. Örneğin; Osmangazi köprüsünün ödemesi, Şehir hastanelerinin Garantili ödemeleri vb..
İktisatçıların ‘para ikamesi’, finansçıların ‘Dolarizasyon’ dediği olgu bir ülkenin halkının kendi parasının yanında ağırlıklı olarak yabancı paraları da kullanması olgusudur. Bu olgu, ulusal paranın iç ve dış değerini sürekli olarak kaybetmesi sonucu para olarak fonksiyonlarının bazılarını görememesiyle ortaya çıkar. Örneğin yüksek enflasyon yaşayan bir ülkede ulusal para bir yandan değer ölçme fonksiyonunu (yani ölçü birimi olma fonksiyonunu) bir yandan da değer saklama fonksiyonunu yitirir. Bu gibi hallerde örneğin kiralar ya Dolarla (veya Euroyla) yapılmaya ya da Dolara endeksli olarak ulusal parayla yapılmaya başlanır. Bir dairenin satış fiyatını sorduğunuzda size mesela 350 bin TL dediklerinde kafanızda Dolara çeviriyorsanız TL değer ölçme fonksiyonunu kaybetmiş demektir. (Mahfi Eğilmez / Kendime Yazılar, Ağustos 2016)
Gelişmekte olan ülkelerdeki enflasyon oranı, dünyanın diğer ülkelerindeki enflasyon oranlarından daha fazla yükselme eğiliminde olmaktadır. Düşük gelirli olan ekonomik bireylerin ellerinde bulunan para, faiz ve benzeri finansal araçlara yatırılamayacak kadar az bulunduğundan, yalnızca harcamalarında kullanılır. Bu durumda fiyatlarda meydana gelen artış direk olarak sabit ve düşük gelirli çalışanların satın alma gücünü azaltır.
Banka Mevduatlarındaki Döviz Oranı Gün Geçtikçe Artıyor
Bankacılar bir süredir TCMB’nin politika faizinin enflasyonun altında kalması ile yatırımcıların TL mevduat getirisi elde edememesi nedeniyle dövize, altına ve son dönemde bu araçları barındıran yatırım fonlarına yönelme eğilimi olduğuna dikkat çekiyorlar.
Biraz daha geriye gidersek; Ekim 2015’te %45’lere kadar çıkan mevduat hesaplarındaki döviz oranı, 2018 yılının 2. yarısından itibaren daha da tırmandı. TL’nin yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmesi ile birlikte yatırımcılar ve vatandaşlar tarafından TL’ye yaşanan güven kaybı, banka hesaplarına da yansıdı. BDDK’nın aylık yayınladığı sektör verilerine göre banka mevduatlarındaki döviz oranı Mayıs 2019’da yaklaşık %55 ile rekor seviyeye çıktı.
Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı gün geçtikçe artmakta ve bazı dönemler rekor kırmaktadır, kıymetli maden dahil yabancı para mevduat ve fonları 7 Ağustos ile biten haftada 219.5 milyar dolar ile yeni tarihi zirveye yükselmiş durumdadır. Döviz mevduatı 14 Ağustos ile biten işlem haftasında 1.8 milyar dolar azalarak 217.662 milyar dolara gerileyerek,
Döviz Hesaplarının toplam mevduatlar içindeki oranı %54 seviyelerinde görülmektedir.
Son dönemlerde yaşanan yüksek enflasyon, döviz kurundaki oynaklık, iç ve dış sorunlara uygulanan politikaların çözüme yetersiz kalışı TL’ye olan güveni sarsmış ve dolarizasyonu arttırmıştır. Özel sektörün döviz ile olan ödeme yükümlülüklerinin yaklaşması ve döviz kurundaki yaşanan oynaklıkla kesiştiğinden derin ekonomik sorunlara sebep olmaktadır.
Para ikamesi; ulusal paranın işlevlerini yerine getirememesi sonucunda baş gösteren bir süreçtir. Ekonomik istikrarını sağlayamamış, yüksek ve kronik enflasyon sorununu uzun süre yaşamış, halkın ulusal paraya güveninin sarsıldığı ülkelerde verilen bir aksiyondur.
Para ikamesi olgusu meydana geldiği ülkelerde çeşitli sorunlar meydana getirmektedir
√ Kamu dış borç yükünün yüksek olduğu ülkelerde para ikamesinin özellikle değer saklama aracı olarak yaşanması sonucu, bu kaynaklar piyasadan çekilmekte ve borç yükünün ödenmesinde kullanılamamaktadır.
√ Para ikamesi nedeniyle kurlarda meydana gelen artışlar dış borcun yerli para türünden değerini arttırmaktadır. Para ikamesiyle beraber piyasalarda yabancı para birimlerinin piyasalarda dolaşması nedeniyle, para politikası yapıcılar bu para birimleri üzerinde kontrol sahibi olmadıklarından, giriştikleri politikalarda başarısız olabilmektedirler.
√ Yastık altı olgusunun yaşandığı gelişmekte olan ülkelerde, döviz kuru politikaları harcama kaydırıcı etki yaratamamakta, yastık altındaki dövizler kurların yükseldiği dönemlerde ithal talebini finanse etmektedir.
√ Önemli finansal bir etki de, ülkelerin senyoraj gelirlerin para ikamesiyle azalması, diğer ülkelere transfer edilmesidir.
√ Finansal etkiler yaratmasının yanında tüm piyasalar arasında bağımlılık olması nedeniyle para ikamesi olgusu reel piyasalarda da sorunlar meydana getirmekte, ülke ekonomilerinde var olan sorunların büyümesine katkıda bulunmaktadır.
√ Gelir dağılımının bozuk olduğu ekonomilerde bu olgunun yaşanması gelir düzeyi düşük olan birimleri olumsuz etkilemekte ve var olan dengesizliği büyütmektedir.
√ Kurların sürekli yükseldiği ekonomilerde bankaların daha çok yabancı para birimine bağlı kredi vermek istemeleri kredi piyasalarında yerli paraya bağlı kredi talep edenler açısından sorunlar yaratmakta ve bu durum reel piyasalarda daralma meydana getirmektedir.
√ Son olarak piyasalarda yabancı para birimlerinin hakim olduğu dönemlerde, iş gücü arz edenlerin yerli para birimden ücret almaları, bu birimlerin yabancı para bazında satın alma güçlerini düşürmektedir.
Kaynaklar:
Mahfi eğilmez / Kendime Yazılar
Güncel Basın Ayın Organlarından özetler
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 21/2 (2019) Türkiye’de Para İkamesinin Belirleyicileri: Doğrusal Olmayan Bir Yaklaşım Erkan Ağaslan Savaş Gayaker

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatma Acar Ünlü Arşivi