BİR İŞİM OLSUN…

Bugünlerde gençlerin ağzından duyulan dilek sıralamasında birinciliği alan herhalde bu sözlerdir… Bin bir umutla üniversiteden diplomasını kapan gencin, orada burada vasıfsız işlerde çalışan gençlerin de dileği bu; “Ne olursa olsun, bir işim olsun”. İşsizlik ülkemizin en yakıcı sorunu. Kahvehanelerde oturup kara kara düşünen, sokaklarda serseri mayın gibi dolaşan gençleri görünce insan gerçekten kahroluyor.
İşsizlik bu ülkenin yıllardan beri sorunuydu. Ancak hiç böylesi görülmedi, Korona salgını zıvanadan çıkardı. Dünyada salgına rağmen işsizlikle başa çıkan ülkeleri duyup okuyunca, insan gıpta ediyor, Bu sorunu biz de aşsaydık gerçekten bizi kıskanabilirlerdi!
İnsan önce çevresine, sonra ülkesine, en sonrasında da Dünyaya bakar. İşsizliğin tavan yaptığı bir bölgeyi bu yazıda mercek altına almaya çalıştım. İşsizliğin ciddi boyutlara ulaştığı bölge; Ege Bölgesi… Hem kalifiyeli, hem de gelip geçici işlerde inanılmaz bir daralma var. Çünkü bölgenin bel kemiği iki sektörde duvara tosladı. Tarım ve turizm.
ENGİNAR VE BAMYA
Ege Bölgesi’nde tarım alanlarında ciddi bir daralmanın olduğu belirtiliyor. Uzmanlar ‘bunun acısı önümüzdeki yıl daha çok hissedilecek’ diyorlar. Ben iki üründen yola çıkacağım şimdi. Enginar ve Bamya…
Bu iki sebzenin besin değerini, yemeklerini yazsam, bildiğimizi söyleme diyeceksiniz. Sadece şunu belirteyim, bu iki ürün sofranıza kolay gelmez. Yetiştirilmesi hiç de kolay değil.. Hani Nazım Hikmet bir şiirinde “ Yapı yükseliyor, kan ter içinde” demiş ya, aynen öyle. Enginar ve bamya bahçesinde, ‘ayağın burkulur, ellerin kanar’. Bu iki sebzenin tarımı, özellikle de hasadı hiç kolay değildir.
Çarşıda pazarda en pahalı iki üründen bahsediyorum. Ege pazarlarında bile Enginarın tanesi 2 ila 5 liradan, bamyanın kilosu 20 ila 25 liradan satılıyor. Bu yıl öyle böyle ürün var, gelecek yıl ise olmayacak. Çoğu üretici ekmeyecek. Meraklıysanız İzmir, Aydın ve Muğla Ziraat Birlikleri ve Ziraat Mühendisleri Odalarının internet sitelerinden bölge tarımındaki düşüşü net bir şekilde öğrenebilirsiniz. Ben sadece göz önünde olan iki değerli ürün hakkında karalama yapıverdim.
Ama bilinen en baştaki faktörü belirteyim. Üretici emek yoğun ürün yetiştiriciliğinden artık kaçıyor, çünkü kar edemiyor. Kazançlı çıkan hepinizin bildiği gibi; aracılar…
TURİZM
18 yıldır başımızdaki iktidar Ege’yi yalnız bırakmıştı zaten. Çünkü beklediği oyu bir türlü alamadı bu bölgeden. Köylüsü, kentlisinin yıllardır çektiği sıkıntıya rağmen her seçimde iktidarın istediğinin hep tam tersini yaptı. AKP çoğu yerde hüsrana uğradı. Liyakat ve bilgiyi zaten takmayan iktidar kendisinden olmayanlara hep sorun çıkardı buralarda. Mesela Tire’de, Salihli’de organik tarım yatırımı yapmak isteyen dostlarım bir türlü kredi sağlayamadılar.
Korona salgını şimdi turizmi ve bu sektörden beslenen damarları tıkadı. Binlerce gence yaz aylarında iş kapısı olan çoğu işletme düşük kapasitelerle çalışıyor, bazıları da kapısını açmadı bile.
Şimdi bakıyorum çevreme, ben böyle çaresizlik görmedim. Gençler ne yapacağını şaşırmış durumda. Ege pazarlarında üniversite diplomalı satıcıları görünce sizde şaşırırsınız. Mesela tanıdığım Pazar balıkçısı Kürşat, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden mezun, üstelik yüksek lisanslı… Kürşat’a takılıyorum; “ Hiç olmazsa branşınla ilgili. Ya inşaat mühendisi Salih gibi incik boncuk satsaydın!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi