BİR MİLLETİN MAKUS TALİHİNİN DEĞİŞTİĞİ TARİH; 30 AĞUSTOS

BİR MİLLETİN MAKUS TALİHİNİN DEĞİŞTİĞİ TARİH; 30 AĞUSTOS
Milli mücadelenin kaderini değiştiren 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın bugün 98’ınci yıl dönümü. Kutlu olsun bu önemli gün ve hep birlikte bayramlarımıza sahip çıkalım, anlamını ve önemini hiç unutmayalım. Ne mutlu ki...

Milli mücadelenin kaderini değiştiren 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın bugün 98’ınci yıl dönümü. Kutlu olsun bu önemli gün ve hep birlikte bayramlarımıza sahip çıkalım, anlamını ve önemini hiç unutmayalım. Ne mutlu ki bize Atatürk gibi bir lidere sahibiz ve onun önderliğinde Türk milletinin kaderi değişti. 30 Ağustos Zafer Bayramı ve o güne gelinen tarihi süreci, anlamını ve önemini Boğaziçi Üniversitesi, Atatürk Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevtap Demirci ile konuştuk. Atatürk ve silah arkadaşlarına minnetlerimizi sunarız. Atatürk’e sonsuz sevgi, saygı ve özlemle… İyi ki varsın Atam!

Türkiye Cumhuriyeti için 30 Ağustos 1922 ne ifade ediyor?

Anlamı çok büyük. Neden mi? Çünkü bir milletin makus talihinin değiştiği tarih 30 Ağustos. Son 150-200 yıldır süren Batılı büyük devletlerin ana gündem maddelerinden biri olan Şark Meselesi’nin, -yani çözülmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nun nasıl paylaşılacağı meselesi- Batılıların planladığı şekilde çözülemeyeceğinin ilk işaretidir 30 Ağustos. Çünkü artık karşılarında Mustafa Kemal önderliğinde savaş kazanmış ve Anadolu coğrafyasında tutunmayı başarmış Türk ulusunun da söyleyecek sözü olduğu gerçeğinin farkına varıldığı tarihtir 30 Ağustos. Bu askeri başarıdır Lozan’da yeni barış görüşmelerini başlatacak olan, üstelik de Türklerin masaya bu kez galip ve eşit devlet sıfatıyla oturacakları, her maddeyi -dikte ettirilmek yerine -müzakere yoluyla çözüme kavuşturacakları ve ülkenin kurucu belgesini alacakları yolu açan bir askeri başarı…

Gizlilik kararı büyük bir öngörünün neticesiydi

Büyük Taarruz Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmak, Anadolu'dan atmak için düşünülen Atatürk ve birkaç arkadaşının dışında kimsenin bilmediği gizli bir harekattı. Atatürk’ün dehasına tanık olduğumuz bu gizlilik kararı neden alındı ve bu karar ülkenin tarihini nasıl değiştirmiştir?

Büyük Taarruz öncesinde kazanılan I. İnönü muharebesi (6-10 Ocak 1921) küçük bir muharebe olmasına karşın önemi büyüktü. Bir kere halkın TBMM’ye ve orduya güveni artmış, düzenli ordu ilk sınavından başarıyla çıkmış ve Sevr antlaşmasının olduğu şekliyle dayatılamayacağını gören İtilaf devletleri anlaşmayı yeniden gözden geçirmek üzere Londra’da bir konferans (21 Şubat-10 Mart 1921) toplama ihtiyacı duymuşlardı. Konferans sonrasında ufak tefek önemsiz değişiklikleri TBMM hükümetine sunup bir ay süre tanıyan Batılı emperyalist ülkeler, süre dolmadan Yunan birliklerini sahaya sürünce İkinci İnönü muharebesine (23 Mart-1 Nisan) giden yolun önünü de açmış oldular. Bu muharebenin de TBMM hükümeti yani Ankara hükümeti tarafından kazanılması bir kez daha Türk milletinin ordusuna olan inancını pekiştirmiş ve Hem İtalya hem de Fransa’nın tutum değiştirip Ankara hükümeti ile dostane ilişkiler kurmasına ve anlaşmalar yapmasına giden süreci başlatarak müttefik cephesinin yarılmasıyla sonuçlanacaktı. 

Gizlilik kararına gelince; büyük bir öngörünün neticesiydi bu karar: ordunun taarruz gücünden kuşku duyan muhaliflerin artan sayısı, Mustafa Kemal’in Başkumandanlık görevi ve yetkileri nedeniyle Meclis üstündeki kontrolünden duyulan rahatsızlık ve de Sakarya savaşından itibaren dışarıya aktarılan her türlü haberleşmenin önünün kesilmesi (İtilaf devletleri taarruz noktasını Eskişehir olarak tahmin etmekteydi oysa ki tahkim ettikleri ve stratejik açıdan uygun olmadığı düşünülen Afyon-Dumlupınar bölgesi seçilecek ve düşman kuvvetlerini yanıltacak aldatıcı ve oyalayıcı bir taarruz gösterisi planlanarak hedefe ulaşılacaktı) gibi gerekçeler nedeniyle alınmıştı.  Atatürk’ün hastalandığı haberi yayıldığında o otomobille yola çıkmış, 25 Ağustos’ta dış dünya ile haberleşme kesilmiş ve hemen ertesi gün Büyük Taarruz başlatılmıştı.  

Yunanlılar taarruzun Afyon-Dumlupınar’dan İzmir’e yöneleceğini anladıkları anda cepheyi kurtarmak için geç kalmışlardı 

Yunan orduları nerede yanıldı, rehavete düştü ve 30 Ağustos Türkiye için büyük zafer olarak tarihe geçti?

Taarruzla birlikte Yunan ordusunun İzmir’de bulunan Yunan başkumandanı ile bağlantısı tehlikeye girdi. Taarruzun Afyon-Dumlupınar’dan İzmir’e yöneleceğini anladıkları anda cepheyi kurtarmak için geç kalmışlardı. 27 Ağustos’ta Afyon alındı ve Yunan ordusu Afyon-Süphan ovalarına sürüldü. 30 Ağustos’ta Başkumandanlık meydan savaşı kazanıldığında Yunan ordusunu yöneten Trikopis 2 Eylül’de esir düşerken, İzmir’de Hacıanastis’in yerine atanmış olduğundan habersizdi.

Bu zafer hem dünya hem de Türkiye haritası için bir dönüm noktası

Büyük Taarruz’da elde edilen başarı dünyanın haritasını ve Türkiye’nin kaderini nasıl değiştirdi. Eğer bu başarı olmasaydı dünyanın haritası dolayısıyla ülkeler arası dengeler nasıl olurdu?

Hem dünya hem de Türkiye haritası için bir dönüm noktası oluşturdu bu zafer. Zira Batılı emperyalist güçlerin artık Osmanlı İmparatorluğu’na dayatmış oldukları Sevr haritasını Ankara Hükümetine kabul ettiremeyecekleri gerçeği ortaya çıktı. Yeni uluslararası sistemin nihai haritasının Ankara Hükümetinin de söz sahibi olacağı yeni barış görüşmelerinde (Lozan) kararlaştırılacağı net bir şekilde gözler önüne serilmiş oldu.

Mustafa Kemal Atatürk nasıl bir asker, özellikleri neler?

Mustafa Kemal siyasi konjonktürü iyi değerlendiren, stratejik öngörüsü yüksek, askeri nitelikleri tartışma götürmez bir lider. Birçoğumuzun bildiği sözlerle özetleyeyim durumu dilerseniz:

Ordu yok! dediler

Kurulur dedi

Para yok! dediler

Bulunur dedi

Düşman çok! dediler

Yenilir! dedi...   ve dediklerini yaptı

Atatürk için dönemin birçok önemli ismi övgüler içeren tanımlamalar yapmıştı. Sizin tanımlamanız ne, bir karşılaştırma yapsanız Dünyada kiminle karşılaştırırdınız?

Birçok ulus inandığı büyük liderler çıkarmıştır ama soru şu: bunlardan kaçı sadece kendi ülkesinin geleceğini kurmakla kalmayıp, dünya uluslarının geleceğini etkileyen bir önderlik sergilemiştir? İşte Atatürk bunlardan biridir.

Benim İçin Atatürk; umudunu yitirmekle derin bir karamsarlığa düşen ulusunu sarsarak, bilinçli bir milliyetçiliğe yönelten güçlü bir yol gösterici. Halk için halkla beraber ilkesinden hareket eden bir devrimci, ulusal varlığın temelini ulusal sınır ve milli birlikte gören aydın bir ulusçu, duygu, düşünce ve ülküsüyle Türklük sevgisini şiar edinmiş gerçek bir Türkçü. Atatürk eşsiz bir askeri deha, seçkin bir devlet adamı ve gençliğin yol göstericisi ve güç kaynağı olan bir liderdir.

Atatürk hepimizin ortak paydasıdır 

Son yıllarda Atatürk’e karşı sevgi sorgulanır oldu, buna katılır mısınız? Milli bayramlara yaklaşımda bir değişiklik hissediyor veya görüyor musunuz? Türkiye Atatürk’e ne borçlu?

Atatürk hepimizin ortak paydasıdır.

Türkiye Atatürk’e milli kimliğini borçludur.

Türkiye Atatürk’e bugün üzerinde yaşadığı ve vatanım dediği coğrafyayı borçludur.

Türkiye Atatürk’e uluslararası alandaki saygınlığını borçludur.

Türkiye Atatürk’e ulusal egemenlik anlayışını borçludur.

 Ve tüm bunların karşılığını da aklın ve bilimin ışığında, çağdaş uygarlık düzeyini yakalayarak verecektir genç nesiller…