30 yıldır kendi ellerimizle ektiğimiz, büyüttüğümüz çimenler, ağaçlar, korumaya çalıştığımız dereler, göletler yarattığımız ekosistemin hepsi bütün Türkiye’nin gözü önünde talan ediliyor.

Kemerköy tam bir işgal altında. Bütün Türkiye gibi.

Bu süreç Demirören’in Doğan Medya’yı satın alma emrini alması ile dört yıl önce başladı. Biz Kemerköy’de yaşayanlar son dört yıldır hukuksuzluk, yolsuzluk ile hukuk çerçevesinde mücadele ediyoruz. Türkiye hukuk devleti olmaktan çoktan çıktı ama yine de davamız o kadar haklı ki beş yüzün üstünde mülk sahibinin açtığı davalar hala devam ediyor, kazandıklarımız da var, süreci devam edenler de.

Yeşilimize çöküyorlar!

Haklı davamızın hikayesi tam bir Türkiye hikayesi. En değerli yeşil alanlar yapılaşmaya açılıyor; kamu bankaları desteği ile belirli inşaat firmalarına rant aktarılıyor. Devlet destekli rant çetesi yargısı, kurumları çökmüş devletin içini boşaltmaya, en değerli varlıkları yok etmeye devam ediyor.

Bizim hikayemiz de tam bir Türkiye hikayesi. Ziraat Bankası bağımsız medyayı susturmak üzere Demirören’e Doğan Medya’yı satın alması için 750 milyon dolarlık kredi veriyor. Kredinin teminatı imar izni yeşil alan, Kemerköylülerin 30 yıllık arazisi. Ziraat Bankası Demirören’e bu yeşil arazinin mali değeri yok, teminat alamam demiyor. Üstelik o Ziraat Bankası yurtdışından aldığı sendikasyon kredisinde yeşile sahip çıkacağının teminatını vermiş bir banka. Yani Ziraat Bankası sadece halkı değil uluslararası kredi kuruluşlarını da aldatıyor. Ziraat Bankası bir kere suça bulaştığı için geri dönemiyor. Suç silsilesine devam ediyor. Elindeki yeşil araziye Çevre Şehircilik Bakanlığı’ndan imar planı çıkarıyor. Kemerköylülerin açtığı davalar ile imar planı iptal ediliyor. Ziraat Bankası Demirören’den borcunu başka mal varlıkları ile tahsil edeceğine bu sefer devreye başka bir plan sokuluyor. Göktürk halkının deprem toplanma alanı olan Kemerköy’deki yeşil alan Cumhurbaşkanlığı kararı ile rezerv yapı alanı olarak ilan edilerek yapılaşmaya açılıyor. Çiftçiye, öğrenciye, esnafa kredi vermesi gereken Ziraat Bankası Özyazıcı ve Cevahir İnşaat firmalarına 358.000 metrekarelik 30 yıldır bakılmış güzelim yeşil alana inşaat yapması için 200 milyon dolar veriyor. Sonra ihaleye verdiği şirketlerin temsilcilerini alıp Kemerköy Sitesi içinde yer alan yeşil alanlara girmek için kapıları kırma talebini Kemerköy sitesi yönetimine bildiriyor. İnşaat firmaları seçim öncesi rantlarını toplamak üzere sabırsızlandığı için inşaat ruhsatını almak, devam eden davaların sonuçlarını beklemek gibi bir endişeleri yok.

ÖRGÜTLENMENİN GÜCÜ

Göktürk Yeşil Kalsın Sivil Girişimi’nin (GYKG) hikayesi tam da bu noktada başladı. Hukuksuzluğun olduğu yerde direnmek haktır diye çıktık yola. Çocuklarımızın bize emaneti olan yeşil alanların haksız yere inşaat rantına açılmasını engellemek ve bu yönde mücadele etmek üzere bir sivil girişim oluşturduk.

YEŞİLİMİZE ÇÖKENLERE GEÇİT YOK!

GYKG kurulduktan sonra karşımızdaki çetenin yeşilimize çökme sürecini hızlandırdığını gözlemlemeye başladık. “Yeşilimize Çökenlere Geçit Yok!” sloganı ile bir haftalık bir süre içinde örgütlenmeye çalıştık. Web sitemizi kurduk, sosyal medya hesaplarımızı açtık, toplantılarımızı yapmaya başladık. Her an gelebilecek baskınlara karşı Kemerköy’ün giriş noktalarına nöbet noktaları hazırladık, nöbet planları yaptık.

Çok geçmeden attığımız her adımın takip edildiğini anladık. Bizim örgütlenmemiz hızlandıkça, onların telaşı artıyordu. Yaşamını üreterek kazanmış, vergisini vermiş, vatansever, hayvan sever, doğa sever aktif Kemerköy’lü vatandaşların bir araya gelerek haklarını savunma girişimi karşımızdaki çetenin ezberlerini bozdu. Bizim sivil girişimimiz hak hukuk tanımayan çete tarafından önemli bir tehdit olarak algılandı. Anlaşılan bizden böyle bir örgütlenme beklemiyorlardı. Hukuksuzluğa boyun eğeceğimizi, yargıyı, emniyeti eline geçirmiş çeteye karşı direnemeyeceğimizi düşünmüş olsalar gerek. 28 Ekim Cuma günü öğleden sonra 31 Ekim sabahı inşaata gireceklerini kaymakamlık tebligatı ile bildirdiler.

Yanlarında polis güçlerini alacaklarını anladık.

Memleketimizin hukukunu savunmak, yeşile sahip çıkmak haklı davamızı savunmak üzere sivil direnişimizi örgütledik.

DİRENMEYE KARAR VERDİK!

Direnmeye karar verdik. Çoğu kadın elli kişiyi geçmeyen Göktürk Yeşil Kalsın Girişimi gönüllüleri 31 Ekim sabahı 7.30 da nöbette buluşmaya karar verdik.

31 Ekim sabahı saat 6’da 650 çevik kuvvet Kemerköy’ü abluka altına aldı.

Ellerimizde ‘Yeşilime Dokunma!” pankartları, dilimizde “Hak, Hukuk, Adalet” sloganları ile direndik.

Polis, çevik kuvvetin kalkanları ile biz Kemerköylülere şiddet uyguladı.

Biz direndik.

Özyazıcı ve Cevahir İnşaat şirketleri polis kalkanları ile yeşil alanlarımızı, göletlerimiz su kanallarımıza ÇED raporu olmadan, çevre etütleri yapılmadan, herhangi bir ruhsat bile olmadan işgal ettiler.

Biz direndik.

Sitemizin ortak giriş kapısını yıktılar, İSKİ’ye ait yeşil alanı işgal ettiler. Deprem toplanma alanlarımızı talan ettiler.

Biz direndik.

Göletlerimizi hafriyat toprağı ile doldurarak suyumuza kıydılar, kurbağalarımızı öldürdüler, kuşlarımızı kaçırdılar, Cendere deresine tahribat verdiler.

Biz direndik.

Kemerköy içinde bir polis ordusu ile yaşamaya başladık.

Biz direnmeye devam ediyoruz.

Binlerce kişiyiz.

Bugün direnişin 12. günündeyiz. Yeşilimize çökenlere geçit vermemek üzere nöbetlerimizi sürdürüyoruz, yerel yönetimlere baskı yapıyoruz. Kısıtlı sayıda kalan bağımsız medya temsilcisine davamızı anlatıyoruz, sosyal medya ile işgali Türkiye’ye ve dünyaya duyuruyoruz.

Haklı davamız için karşımızdaki çeteye karşı örgütlü bir şekilde direnmenin gururunu ve umudunu yaşıyoruz.

Girişimin ilk günlerinde onlar olan sayımız on binleri geçti. Memleketin her yerinden destek mesajları alıyoruz.

Geçen Pazar üç binin üstünde bir kalabalık ile toplandık. 13 Kasım Pazar Günü saat 13’te yine toplanıyoruz.

Gelin birlikte “Hak, hukuk, Adalet” sesini yükseltelim. Yeşile sahip çıkalım. Çetelere karşı birlikte direnelim.

Direne direne kazanacağız.