Bir soru sordu tüm hayatı değişti

“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” Orhan Pamuk’un Yeni Hayat romanı bu cümle ile başlıyor.
Bu cümleye benzeyen bir gelişmeyi önceki gece yaşadık.
Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Musab Turan iki bakanın olduğu toplantıda bir soru sordu ve o soru ile Turan’ın tüm hayatı değişti.

Her şey muhabir Musab Turan’ın Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yaptıkları basın toplantısı sorduğu, “Efendim, son günlerde gündemi meşgul eden konular var. Burada nakrobürokrasiyle ilgili iddialar, ülkemizi uluslararası arenada zora soktu mu? AK Parti, ismi şaibelerle anılan Süleyman Soylu’dan daha mı küçük?

Sayın Soylu, kabine toplantısında buna ilişkin bir açıklama yaptı mı, savunma yaptı mı? Savunması sizleri tatmin etti mi? Sayın bakanım, üç buçuk yaşında oğlumun yüzüne bakarken bu maskeli balodan dolayı ben utanıyorum. Sizin çocuklarınız yok mu?” soru ile başladı.
Soruyu duygusal bulabilirsiniz, altında komplo arayabilirsiniz. Ama bu soruda bir gerçek var. O da muhabirin tüm yandaşlığına rağmen 3,5 yaşındaki oğlundan “utanma” duygusunun varlığıdır. Bu her şeye rağmen vicdanlı bir babanın çığlığı ve milyonların da sesidir. Bu soruyu tüm iktidara sormak isteyen milyonlarca AK Partili seçmen bulmak mümkündür.

BÜYÜK BÜYÜK AÇIKLAMALAR
Turan’ın bu sorusuna Bakan Mustafa Varank, “3.5 yaşındaki bir çocuğun bu kadar siyasi konularda ilişkili olabilmesi… Sen şov yapmak istemişsin, ben sana cevabını vereyim. AK Parti iktidarının en önemli özelliği, Türkiye’de her türlü illegal yapıyla, her türlü çeteyle mücadele ederek 19 yılda iktidarını sağlamlaştırmasıdır. Bizim illegaliteyle herhangi bir kanunsuz yapıyla bir ilişkimiz olması mümkün değildir. Dolayısıyla birtakım gayri ciddi insanların, yasal olmayan işlere bulaştığı kamuoyunda herkes tarafından bilinen insanların açıklamalarını dikkate alıp, eğer Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanlarının resmi açıklamalarını dikkate almıyorsanız bence orada bir problem var demektir. Biz gerekle terör mücadelede, gerek illegal yapılarla mücadelede başarılı bir hükümetiz.” cevabını verdi.
Keşke bu cevapla yetinilse idi.
Yetinilmedi. Çünkü, o toplantıda sadece iktidara yakın medya vardı. Ve onların ortasında böylesine bir sorunun sorulması içerden bir eleştiri anlamında daha etkili olduğu için Bakanın cevabı ile yetinilmedi.
Devamının sosyal medyadan açıklamalar, suçlamalar ve nihayet işten atılma ve suç duyurusu ile Turan’ın hayatı değişti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun danışmanlarından Mazhar Yıldırımhan, AA Genel Müdürü Serdar Karagöz’e yönelik ağır ifadeler kullandı ve Karagöz’ü istifaya çağıran paylaşımlar yaptı, sonra, “AA genel müdürüyle ilgili sözümü geri çekiyorum. Muhabirin yaptığı kahpelik ve şerefsizlik affedilemez. Yaptığı tam bir suikast girişimidir” mesajını paylaştı ve Twitter hesabını kapattı.

AK Parti MKYK Üyesi Şamil Tayyar; “Kardeşi FETÖ’den ihraç edilen, hakkında ‘kripto’ raporu bulunan, bir siyasinin referansıyla pozisyonunu koruyan muhabirin sorusu, gazetecilik değil kahpe bir tezgahtır. Sadece bu kripto değil, tezgahı kuran bu içerdeki alçaklar da hesap vermelidir.”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik; “AK Partimiz ve İçişleri Bakanımızla ilgili terör ve suç örgütlerinin ağzıyla konuşan AA muhabiri kılığındaki provokatöre gereği yapılıyor. Bütün provokatörler yaptıklarının bedelini mutlaka öder. Bu dilin hangi terör şebekelerinin dili olduğunu iyi biliriz. Bunlarla mücadele etme konusunda kararlılığımız tamdır.”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın; “Anadolu Ajansı’nın kurumsal ilkelerini ve çalışma kurallarını ihlal eden kişi hakkında gerekli hukuki adımlar atılmaktadır. Kaos, kargaşa ve tahrik amaçlı girişimlere karşı el birliğiyle mücadele edeceğiz.”

Daha sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun; “Bu kumpasın içinde yer alan tüm iç ve dış unsurların adalet önünde hesap vermesi için çalışacağız” açıklaması yaptı.
Kısa süre içinde gelen bu peş peşe açıklamalardan sonra AA, Turan’ın işine son verildiğini duyurdu. Ayrıca savcılığa terör örgütü üyeliği olup olmadığına ilişkin soruşturma başvurusu yapıldı, basın kartı ve gri pasaportunun iptali için gerekli yerlere bildirim yapıldığı duyuruldu.

SİZ HANGİ BABASINIZ?
Tüm bu açıklamalar arasında Turan için en büyük talihsizlik bana kalırsa babasının yaptığı açıklama olmalı.
Kendisi AK Parti kurucularından Ali Seydi Turan sosyal medya hesabından; “21.05.2020 tarihli ulusal basında haber programlarında adı geçen Musab Turan’ın babası olarak sorulan soruyu ve soru şeklini tasvip etmediğimi kamuoyuna deklare ediyorum. AK Parti’nin kuruluşundan bugüne gururla bu davanın neferi oldum. Parti teşkilatımın her kademesinde bulundum. Duruşumda bir milim sapma olmamıştır. Oğlumun Türkiye kamuoyunu meşgul etmesinden dolayı rahatsız olduğumu beyan eder, saygılarımı sunarım.”
Bir yandan iddia edilenlerden sonra 3,5 yaşında çocuğunun yüzüne bakamayan bir muhabir baba. Diğer yanda gazeteci olarak eleştirel soru sorduğu için oğlundan utanan bir siyasi baba.
Evet Musab Turan eleştirel bir soru sordu ve tüm hayatı değişti.

Bir kez daha ifade edelim, Musab Turan’ın sorusunu önemli kılan sorunun “kendisi” değil soranın “içerden” olmasıydı. İçerden itirazın, içerden eleştirinin gücünü bilenler, bu ortaya çıktığında ne yapmasını biliyorlar.
Bildiklerini yaptılar da.
Turan’ın başına gelenler bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aksoy Arşivi