Bir Tablonun Anlattıkları “Kırmızı Süvari”

Bir Tablonun Anlattıkları “Kırmızı Süvari”
1878 yılında Kiev yakınlarında doğan Maleviç, 1890 sıralarında Kiev ve Kursk arasında bulunan Parhomovka köyüne yerleşmiştir. Maleviç buradaki köylülerin boyamalarını izlemiş; onların evlerinin katlarını kille kaplamalarına,...

1878 yılında Kiev yakınlarında doğan Maleviç, 1890 sıralarında Kiev ve Kursk arasında bulunan Parhomovka köyüne yerleşmiştir. Maleviç buradaki köylülerin boyamalarını izlemiş; onların evlerinin katlarını kille kaplamalarına, ocaklarının üzerine boyama motifler yapmalarına ve el işleri süslemelerine yardım etmiştir. Babasının arkadaşları arasındaki ressamlar ile birlikte çalışmalar yapan sanatçının, Moskova eğitimi için gerekli parayı kazanmak üzere babasıyla aynı iş yerinde teknik ressam olarak işe başlaması ve bulunduğu coğrafyanın yaşam koşullarının etkisi gibi faktörler, resim sanatına izlenimcilik anlayışı ile başlamasında etken olmuştur.

1904 yılından sonra Moskova’ya taşındığı bilinen sanatçının Moskova Resim Heykel ve Mimarlık Okulu’nda Fedor Rerberg atölyesinde eğitim aldığı; Vladimir Tatlin ile sergilere katıldığı ve dönemin avangart ressamları Natalia Gonçarova ve Mikhail Larionov’un eserlerini takip ettiği bilinmektedir. Bu sıralarda ise sanatçının kübizmin etkisi altında ve soyutlamacı anlayışa yakın bir resim anlayışıyla ilerlediği düşünülür.

1905 devrimi sonrası Rusya’sında Maleviç ve çağdaşı olan bazı Rus sanatçılar, görsel sanatlar alanındaki gelişmelerin yanı sıra Avrupa’da meydana gelen her türlü bilimsel, düşünsel ve toplumsal gelişmeyi, yurtlarına ulaşan yayınlar ve yayımlanan çeviriler yoluyla güncelliğini yitirmeden takip etmişler ve böylelikle zaten Rus halk sanatının inceliklerine ve ikona kültürüne aşina ve hayran olan Maleviç o dönemlerde Avrupa’da meydana gelen sanatsal ve bilimsel gelişmeleri gözlemleme fırsatı bulmuştur.

1919’dan 1921’e kadar, hayatının geri kalanında yaşadığı Moskova ve Leningrad’da çalışmalarına devam etti ve öğrenci yetiştirdi. Almanya’nın Dessau kentindeki Bauhaus’a yaptığı ziyarette (1927) Wassily Kandinsky ile tanıştı. Onun teorisi üzerine Die gegenstandslose Welt (“Nesnesiz Dünya”) başlığı altında bir kitap yayınladı.

Rusya’daki Ekim Devriminden sonra bir dönem çeşitli akademi ve kuruluşlarda görev yaptı. Ancak, Lenin ve Troçki sonrası dönemde Sovyet politikacılarının modern sanata karşı tavır almasıyla, Malevich ve sanatı mahkûm edildi. Yoksulluk ve unutulmuşluk içinde öldü.

Son dönemlerinde ürettiği peyzajlardan birisi olan “Kırmızı Süvari” adlı eserde; toprağın katmanlarını vurgularcasına yatay çizgilerle bölünerek ayrılmış ve canlı renklerle belirginleştirilmiş zeminin yanı sıra, gölgelendirmeler yapılan gökyüzünün altında at ve binici soyutlamaları ile oluşturulmuş kompozisyon, sanatçının diğer eserleri ile kıyaslandığında nadir rastlanan bir tarzı barındırmakta ve farklı etkiler bırakmaktadır.

Kazimir Maleviç’in 1900’lü yılların başında bir manifesto ile ortaya koyarak oldukça dikkat çektiği Süprematizm akımı, döneme damgasını vuran birçok Rus sanatçıya da ilham kaynağı olmuştur. Nesnesiz bir dünya ve hiçlik kavramını sarsıcı ve şaşırtıcı eserlerle hafızalara yerleşen sanatçının resimleri El Lissitzky, Luibov Papova, Olga Rozanova ve Ivan Puni gibi önde gelen Rus sanatçılar tarafından da benimsenmiş ve Maleviç felsefesinin etkileriyle sürdürülmüştür. Süprematizm akımının etkileri modern sanata ışık tutmakta, günümüzde dahi birçok esere sadelik ve yalınlığın temel alındığı çizgi ve şekiller aracılığıyla yansımaktadır.