Kerem Kırçuval

Kerem Kırçuval

BİR VEKİLİN BAŞINA GELENLER

Ayakkabının tarihi tam olarak bilinmemektedir. Ama bulunuşu 5 bin 500 yıl öncesine dayanır. Ermenistan’da Areni adlı mağarada keşfedilmiştir ama tabansız olduğu görülmüştür.

Ve fakat tabansız ayakkabı yapmanın manasız olduğunu düşünen, çöllerde ayakları yanan Mısırlılar eminim Ermenilerden habersiz, meseleye, kalıp yapacak kadar çağ atlatmış, önce sandalet yapmışlardır.

Bunu gören durur mu? Yahu onların yanıyor, bizim donuyor diyen eline geçirdiğiyle ayakkabıyı geliştirmiş, yıllar yılları kovalamış bugüne gelinmiştir.

Renk renk, çeşit çeşit, tabanlı, tabansız ayakkabılar hem vitrinleri süslemekte hem de ayaklarımızı korumaktadır.

Ayakkabı konusunda son zamanların en ilginç gelişmesi memleketimizde yaşandı. Mısır’dan, Ermenistan’dan geri mi kalacaktık. Ahalinin yüzüne nasıl bakabilirdi bir parlamenter? Tamam 5 bin 500 sene ilgilenilmemiştir belki, ki çizmeyi biz icat çıkarmış olabiliriz ama konu dağılmasın, bir parlamenterimizin buna el atması gerekmez miydi?

Ve o aslan Ordu’dan çıktı. Ordu mebusu. Ordulular gücenmesin hangi memleketten neyin çıkacağı belli olmuyor. Malatyalıyım ben de nihayetinde.

AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, çıktı dedi ki “Tayyip ağabeyin ayakkabısını elimizle yalamamız lazım.”

Eliyle dilini de karıştırdı. Elle yalamayı hala araştırıyor meselesinin uzmanları, bulurlarsa ben de size söylerim.

Bu bilimsel yaklaşımına karşı çıkanlar, dalga geçenler oldu. Hatta Bay Kemal grup konuşmasında mevzu bitmiş gibi bu konuyu seslendirdi. Dedi ki “Böyle milletvekili olabilir mi?”

Bay Kemal’in “Olabilir mi?” dediği her şey inatla oluyor, gözümüzün içine sokula sokula oluyor hem de. Neyse derdim Bay Kemal değil.

Derdim bu ayakkabının elle yalanması konusundaki bilimsel girişim. Sayın milletvekilinin seçim takvimi de belli olmuşken, Bay Kemal 14 Mayıs, sayın genel başkanına abi de diyerek yaklaşması anlaşılamamış olunabilir. Ne var yeri göğü inletecek?

Mahalledeki tamircideydi ayakkabılarım tesadüfe bak. Madem bilimden konuşuyoruz. Uzmanına sordum, “Usta sen de hiç indirim yapmıyorsun” dedikten sonra “Ne diyorsun bu yalama meselesine?” şeklinde soru yönelttim. Cevabı açıklıyorum. Cevabı çalacaklar lütfen kaynak göstersin, yazı işleri kızmasın bana “Sen önce onlara söylemişsindir” diye arkamdan konuşurlar. Cevabı şu oldu:

“Ayakkabı bir defa elle yalanmaz. Dille yalanır. Eli karıştırmayın. Üstelik üstü yalanmaz altı yalanır. Üstünde boya, cila olduğundan dudakta, dilde sıkıntı yaratabilir. Altında toz toprak var bir şey olmaz.”

Baktım coşuyor, pençelenmiş iki çift ayakkabımı alıp tam çıkıyordum, seslendi. “Kim bunu söyleyen neciymiş?” dedi. “Hekim” dedim “Başhekimliği de var.”
“Sırt ağrısından anlar mı?” diye sorunca, “Biz görüşmüyoruz, tanışmıyoruz” diyerek parayı bırakıp ayrıldım.

Uzmanı da konuyu başka yere getirdi anlayacağınız. Dün vekil özür dilemiş. İfadelerinin yerel olduğunu belirtmiş, maksadını aştığını söylemiş, sürçü lisan filan demiş. Eklemiş de “Memleketi satmamışım, hakaret etmemişim.”

Şimdi sevgili bilimseverler, siyaset dünyasında ayakkabı serüvenine hiç katkısı olmayan bir ırkın afadı olarak, seçimi düşünse de meseleye katkı sunmak isteyenin başına gelenleri görüyorsunuz. Bırakın eyleme geçmesini özür dilemek zorunda bırakıldı.

Yok ya bu memlekette bilime katkı yapmak, siyasete değer katmak, listeye girme konusunda yeni yöntemler bulmak imkansız.

Dış güçler baskı kurmuş olabilir mi? NATO, Putin, Biden filan. Olur valla. Ne dersiniz güzel Ordulular?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Kırçuval Arşivi