BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ MİTHAT ALAM FİLM MERKEZİNİN İŞLEVİ 2023’DE YENİDEN DEVAM ETMELİ

Ülkemizde sinemamız hakkında kapsamlı kuramsal araştırmalar ve bizzat sinemayı gerçekleştirenlerle ilgili sözlü tarih çalışmaları, disiplinli ve sürdürebilir olarak Mithat Alam Film Merkezi ile gerçekleştirilmeye başladı. Bu süreçte şimdi pek çoğu hayatta olmayan önemli sinemacılar da dahil olmak üzere sözlü tarih çalışmaları gerçekleştirildi ve bu görsel kayıtların deşifreleri kitaplaştırıldı.

Marmara Üniversitesi GSF Sinema Televizyon Bölümü’nde öğretim üyesi olduğum yıllarda, yeni bir sinema dergisi çıkmıştı ve içeriğiyle oldukça nitelikli ve bu alanda ihtiyaç duyulan eksikliği doldurmuştu. Sinema sektörünün örgütlendiği sokaklardan, Ayhan Işık Sokak’da bir apartmanın geniş salonlu üst katlarından birisinde yayınlanmakta olan Altyazı dergisini çıkaranları tanımak için derginin merkezine gitmiştim. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Yamaç Okur, parlak gözleriyle  zeki bir gençti. Ayrıca dergide Bölümümüzün öğrencilerinin de çalıştığını fark etmem beni mutlu etmişti.

MİTHAT ALAM FİLM MERKEZİ

Merhum Mithat Alam ile Yamaç Okur vasıtasıyla tanıştım. Daha sonra Okan Üniversitesi GSF Dekanı olarak çalışırken, beni şahsen ziyaret etme nezaketi gösteren Mithat Bey ile aramızda bir dostluk oluşmuştu. Mithat Bey, kültürel düzeyi, nezaketi ve rafine zevkleriyle etkileyici ve saygın bir insandı. Ülkemizin küresel anlamda bilinirliği olan ve önemli üniversitelerinin başında gelen Boğaziçi Üniversitesi’nde Mithat Bey, Üniversite ile yapılan bir protokol ile şahsi mal varlığıyla desteklenen ve onun ismini taşıyan Mithat Alam Film Merkezi’ni sahip olduğu çok geniş film arşiviyle kurmuştu. Yamaç Okur, merkezin ilk yöneticilerinden birisiydi ve Altyazı dergisi merkezin içine katılarak oradan yayınlanmaya başladığında, bu merkezin etki gücü daha da artmıştı.

Merkezin son yöneticileri Zeynep Ünal ve Elif Ergezen, Boğaziçi Üniversitesi’nde 2022 yılının başlarından bu yana devam eden Rektörlük atamalarına ilişkin öğrenci ve öğretim üyelerinin direnmesine paralel olarak merkezin de, özerk yapısına karşın sıkıntılı bir durumu olduğundan bahsetmişlerdi. Bu süreç her ikisinin de, işlerine son verilmesiyle sonuçlandı.

MERKEZİN İŞLEVİNİ KAYBETMESİ

Bu sürecin nasıl geliştiği hakkında medyada gerek televizyon haberlerinden gerekse de gelişmeler hakkında yapılan programlar ve söyleşilerden çok kişinin haberi olmuştur. Ben yazımda, Mithat Alam Film Merkezi’nin neden önemli olduğu ve işlevini devam ettirmesinin neden gerekli olduğundan bahsedeceğim.

Bu süreçle ilgili olarak Merkezin son yöneticileri Zeynep Ünal ve Elif Ergezen’le yapılan bir söyleşinin bazı bölümlerini paylaşalım: (...) Görevden almaları hukuksuzdur dememizin sebebi şu: Aslında biz bordrolu olarak BÜVAK’tan maaş alıyorduk fakat Mithat Bey’in şartlı bağışındaki sözleşme gereğince Mithat Bey öldükten sonra bütün kişisel hakları MAEV’e geçti. Bizler BÜVAK’ın bordrosu üzerinden sigortalıydık ve maaş alıyorduk. Bu maaş da Mithat Bey’in şartlı bağışı üzerinden ödeniyordu. Aslında maaşımızı yine bizzat Mithat Alam ödüyordu. Bu şartlı bağış sözleşmesinde diyor ki; “MAFM’nin genel koordinatörünü MAEV ya da Mithat Alam’ın kendisi (öldükten sonra da MAEV) görevden alır ya da göreve başlatır.” Hukuken genel koordinatörü MAEV atıyor, genel koordinatör de kendi ekibini atıyor ya da görevden alıyor ama işleyişte böyle olmadı. Aslında BÜVAK bizleri bordrodan çıkarabilir, ki bunun için de aslında MAEV’e önceden danışması ve bilgi vermesi gerekirdi...

MERKEZ SİNEMAMIZIN HAFIZASIYDI

Ülkemizde sinemamız hakkında kapsamlı kuramsal araştırmalar ve bizzat sinemayı gerçekleştirenlerle ilgili sözlü tarih çalışmaları, disiplinli ve sürdürülebilir olarak Mithat Alam Film Merkezi ile gerçekleştirilmeye başladı. Bu süreçte şimdi pek çoğu hayatta olmayan önemli sinemacılar da dahil olmak üzere sözlü tarih çalışmaları yapıldı ve bu görsel kayıtların deşifreleri kitaplaştırıldı. Ayrıca merkezde pek çok sinemacının katıldığı önemli paneller düzenlendi. Bu görsel ve yazılı yayınlar hem sinema alanında eğitim veren kurumlara, hem sektör temsilcilerine gönderiliyor; hem de merkezde yer alan yetkin film arşivi, sinefillere ve sinemaya meraklı herkese hizmet veriyordu.

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden 2011 yılında Onur Ödülü alan tiyatro ve sinemamızın  büyük oyuncusu Tuncel Kurtiz hakkında yazdığım kitap için yaptığım araştırma sürecinde, Kurtiz’le yapılan ve saatler süren söyleşileri merkezde izlemiş ve diğer yayınlara da ulaşmıştım. Bu süreçte gerek Mithat Bey gerekse de merkez çalışanları bana çok yardımcı olmuşlardı.

Diğer yandan bu merkez ülkemizde akademik anlamda eğitim veren Sinema Televizyon, Film Tasarımı ya da Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümleriyle rekabet eden bir yapıda değildi. Sahip olduğu çekim ve post prodüksiyon olanaklarını hem Boğaziçi Üniversitesi’nin sinemaya meraklı öğrencileriyle hem de Boğaziçi Üniversitesi dışından gençlerin projelerini üretmelerine destek olmak için paylaşıyordu. Ülkemiz sineması için adeta bir okul işlevi gören Mithat Alam Film Merkezi’nin ve Boğaziçi Üniversitesi’nin rahle-i tedrisinden Nuri Bilge Ceylan, Derviş Zaim, Cem Yılmaz, Ezel Akay, Pelin Esmer, Seyfi Teoman, Pelin Batu, Yamaç Okur, Emin Alper, Eylem Kaftan, Gülse Birsel gibi pek çok sinemacı geçti.

MİTHAT ALAM FİLM MERKEZİNDE ETKİNLİKLER

Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde 1960’lı yılların sonlarında Robert Kolej Sinema Klübü ve Robert Kolej Öğrenci Birliği tarafından gerçekleştirilen ve ülkemizin Kısa Film Yarışmaları tarihinde önemli bir yeri bulunan “Hisar Kısa Film Yarışması”; gene yıllar sonra 2005 yılında Yamaç Okur’un da katkılarıyla “Hisar Kısa Film Şeçkisi” adıyla yılın en iyi 10 kısa filminin belirlendiği bir platforma dönüştü. Bu süreçte 2000’lerin sonlarında Bölüm Başkanı olduğum Marmara GSF STV Bölümü’nün mezunlarının filmlerinden oluşan ve Fakültemizin 50. Yılı Kutlamaları için hazırladığımız “Elli Yılda Elli Film” gösterimlerine ve öğrencilerin söyleşilerine de yer verilmişti.

Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’yle ilgili olarak yukarıda özetlediğimiz gelişmeler, Üniversitede yeni kurulan İletişim Fakültesi’nin uygulama birimi olarak merkezin kullanılacağının ipuçlarını barındırıyor. Ülkemizde yüze yakın İletişim Fakültesi varken, butik bir üniversite olan Boğaziçi bünyesinde yeni bir tanesinin açılmasına gerek olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusu. Boğaziçi Üniversitesi gibi köklü bir kurumun bünyesinde yeni açılan İletişim Fakültesi’nde ihtiyaç duyulan stüdyo ve diğer mekanlar için, Mithat Alam Film Merkezi’nin kullanımından vazgeçilmesi, değerli Mithat Beyin vasiyetine uygun olarak bu önemli kültür ve sanat merkezinin 2023 yılında gerçek işlevini sürdürmesi gerektiğine inançla yeni yılınızı kutlarım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi