Boyun eğmeyin iktidarın kabadayılığına

Altı muhalefet partisi bir araya geldi ve Türkiye’nin geleceğine şekil vermesini diledikleri Anayasayla ilgili olarak ortaklaştıkları temel ilkeleri belirlediler. On ilke yansıdı basına. Hiçbir demokratın itiraz edemeyeceği ilkeler.
Ben bir de yerel yönetimlerin güçlendirilmesine ilişkin bir ilke görmek isterdim gerçi. Ama o da olur. Kervan yolda dizilir.
Altı siyasi partinin bir araya gelmesi ve Türkiye’yi çağdaş, demokratik bir Anayasaya kavuşturmanın tohumlarını atmaları kutlu bir olay kuşkusuz. Ama o altı partiyi bir araya getiren de, başka partilerin katılmasına engel olan da iktidarın dayattığı bu berbat siyasi iklim.
İktidarın eseri olan ve özgürlükleri yok ederek boğazımıza çöken siyasi baskı ortamı, iktidarını sürdürme aracı olarak fütursuzca, sorumsuzca ve tepe tepe kullandığı kutuplaştırma siyaseti, giderek genişleyen kitleleri açlık sınırının altına mahkum eden akıl, bilim, kural, izan ve ahlak dışı ekonomi, önce CHP ve İYİ Parti’nin, ardından Saadet’in ve Demokrat Parti’nin, şimdi de DEVA ve Gelecek Partilerinin eklenmesiyle altı partiyi bir araya gelerek bu rejimden kurtulma yollarını birlikte düşünmeye sevk etti. Bunun çok da uzun olmayan demokrasi tarihimizde önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçeceğini söylemek abartı olmaz herhalde.
O masada Kürt vatandaşlarımızın duyarlılıklarını temsil eden HDP’nin de oturmasına engel olan da iktidarın yarattığı aynı siyasi iklim. Korku iklimi. “Yani şimdi biz, HDP ile yan yana nasıl duracağız? İktidar ne der? Tabanın hassasiyetlerini kaşır mı?” korkusu…
Türkiye’ye demokratik bir Anayasa kazandırmak için yola koyulanların üzerinde anlaştığı ilkelerin doğru ilkeler olduğundan şüphe yok. Ancak bu ilkelerin altına bir de Kürt vatandaşlarımızın imzasını almak bu çalışmanın değerine değer katmaz mı?
HDP neden orada değil? Erdoğan meydanlarda sizi terörist ilan edecek diye mi? Bahçeli, “Bunlar bölücü kebapçılarla ittifak ederek ne yapmak istemektedir? Manda kavağa çıkmaz. Tekeden süt sağılmaz. Menemende soğan olmaz” diyecek diye mi?
Varsın desinler. Öcalan’ın mektubunu televizyonda okutan muhalefet miydi? O mektuba güzellemeler yapan, “…HDP’nin vahim sapmasına, Zillet İttifakı’na verdiği rezil desteğine itirazın, tepkinin ve bundan duyduğu rahatsızlığın eseri ve sonucudur” diyen kimdi diye sorun Bahçeli’ye.
HDP’nin katkısı olmayan bir Anayasa eksik olur, topal olur.
“Diğer muhalefet partileriyle ittifak değil, iş birliği içindeyiz” demiş
Davutoğlu. Doğru. Bu partilerle nikah filan kıymayacaksınız. Herkes kendi ideolojisini, kendi önceliklerini, kendi duruşunu korumaya devam edecek. Ama ortaklaşılan amacın, yani şahsım iktidarından kurtulma ve yerine daha iyisini koyma hedefinin gerçekleşmesi için işbirliği yapacaksınız.
Boyun eğmeyin iktidarın kabadayılığına.
O iktidar ki günün koşul ve gereklerine göre soğancıyı, biberciyi, marketçiyi, kebapçıyı, yurt bulamadığı için gösteri yapan öğrenciyi, kayyım rektörü protesto eden Boğaziçiliyi, parasını dolara çevireni, Anayasaya hayır diyeni, kredi derecelendirme kuruluşlarını, Millet İttifakını, CHP’yi, CHP’li belediyeleri, Kılıçdaroğlu’nu, İYİ Partiyi, Meral Akşener’i, Şebnem Korur Fincancı’yı, Canan Kaftancıoğlu’nu, Orhan Pamuk’u, Selahattin Demirtaş’ı, Can Dündar’ı, Gezi direnişçilerini, baroları, gazetecileri, akademisyenleri, Kürt sorunundan bahsedenleri, AKP’yi sevmeyenleri terörist ilan ediyor.
O iktidar ki dış politikasını eleştiren emekli büyükelçiyi ihanet içinde olmakla itham ediyor… Emekli amiraller, Kanal İstanbul konusunda düşünce beyan edince paşalarımızı “darbe seviciler” diye suçluyor…
Boyun eğmeyin iktidarın kabadayılığına.
HDP’yi de alın aranıza. Seçim ittifakı yapmak için değil. Kürt vatandaşlarımızın Türkiye’ye kazandırmak için çabaladığınız Anayasanın kendilerini dışladığı izlenimine kapılmamaları için. HDP’nin kısa bir süre önce açıkladığı Demokrasi Tutum Belgesi Türkiye’nin demokratik geleceğinin inşasına katkıda bulunma iradesini yansıtan güçlü bir manifestodur ve karşılıksız bırakılmamalıdır.
TİP’i de buyur edin. Ortak geleceğimizi daha sağlam temeller üstüne inşa etmek uğruna sosyalistlerden de katkı alın. “Proletarya diktatörlüğü kuralım” diye tutturmazlar, merak etmeyin.
İş birliği yapmak Şahsım’ın iznine de Devlet’in icazetine de tabi değil.
Korkmayın iktidarın kabadayılığından. “Daha neler olacak neler” tehditlerinden. İşinize bakın siz.
“Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz” buyurmuşlar. Tek umutları o kaldı besbelli…
Gülüp geçin. İşinize bakın…
Boyun eğmeyin iktidarın kabadayılığına.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi