Bu filozofun felsefesini anlamıyoruz; HEP SORUMLU AMA HİÇ HESAP VERMEZ

Son Güncellenme Tarihi: Eylül 7, 2021 / 10:46

Artık kamu yönetimi için aynı şeyi söylemek zor ama genel olarak kuraldır; bir yönetici, yönettiği birim başarısız olduğunda hesap verir. Başarısızlığın sebeplerini bulmak ve sorunları gidermek yöneticinin sorumluluğudur. Bunları başaramazsa bırakır ya da bıraktırılır. Başarısız olan gider, başaracak olan gelir.
Bu evrensel kural Şenol Güneş özelinde işlemiyor nedense. Bu yazıyı Hollanda maçı öncesinde yazıyorum. Maçın sonucu muhtemelen fikrimi değiştirmeyecek. Üst üste başarısızlıklarına rağmen, Nihat Özdemir Federasyonu Güneş’i seyretmekle yetiniyor ya da yetindiriliyor.
Tüm ülkenin büyük umutlarla başarı beklediği Avrupa Şampiyonası 2020 tam bir felaketti. Avrupalı kimi futbol otoritelerinin bile gizli favori gösterdiği Türkiye sıfır çekti. Tarihi bir hezimet yaşandı. Sonuç? Hiç.
Kimilerine göre takılıp kalmamak gerekiyor Euro 2020’ye ama bence tam tersi sorgulamaya oradan başlamalıyız. Hatta şunu da sormalıyız “Neden Euro 2020 bileti aldıktan sonra oynadığımız Uluslar Ligi’ndeki altı maçın sadece birini kazanabildik? Sorun neydi, neden bu sorunu ya da sorunları çözmeden Euro 2020’ye katıldık?”
Bunları sormamız gerekiyor çünkü kimse bize başarısızlığın sebeplerini anlatmadı. Federasyon ve Güneş’e göre rezaletin sebebi nedir? Bilmiyoruz. Güneş “Sorumlu benim” diyerek başladığı söyleşilerinde sorumluluğu üstü yarı kapalı oyunculara yükledi. Bunu bile net biçimde yapmadı. Mesela Taylan Antalyalı’ya yönelik suçlamalarına anlam veren var mıydı bilmem.
Sonuçta hiç kimseye hesap sorulmadı, hiç kimse bedel ödemedi.
Dünya Kupası elemelerinde de sorunlar devam etti. Kazandığımız Norveç ve Hollanda maçları, mesela Letonya’dan evimizde nasıl 3 gol yediğimizin sorgulanmasını engelledi. Peki Karadağ’la neden berabere kaldık? Yahu ayıp olmasa Cebelitarık’ı bile zor yenecektik. İlk yarı öldük dirildik.
Peki herkesin çok parlak bulduğu, büyük bölümü Avrupa’da top koşturan futbolculardan oluşan Milli takımımız neden başarısız? Gençlik bir gerekçe olabilir mi?
Uzun ve detaylı tahlillere gerek yok;
Göreve geldiği Mart 2019’dan bu yana Şenol Güneş bir oyun sistemi oturtamadı.
Asla Türk futbolunun geniş havuzunu kullanamıyor. Dar bir kadroda ve kimi oyuncularda ısrar ediyor. Kendi takımında forma giymeyen oyuncularda ısrarı anlamak zor. Mesela Karadağ maçında ilk 11’de yer alan Kaan Ayhan, Mert Müldür gibi isimler takımlarında bu sezon hiç forma giymemişlerdi. Oyunculara tek tek takılmak pek doğru değil ama biri bize açıklar mı sol açıkta Kenan Karaman’dan başka adam mı yok Türkiye’de? Adam Beşiktaş’ta iki maç forma giymiş, o da santrafor olarak. Santraforluğu bile tartışmalı adamı neden sol açıkta oynatıyor acaba Şenol Güneş?
Mesela Karadağ maçında uzatmada yenen gol epey tartışıldı. Çabalarına rağmen 4 kişilik baraj kurduramayan kaleci Altay mı hatalı, yoksa barajı kurmayanlar mı ya da uzatmanın 6. dakikasında ceza sahası çizgisinde hata yapanlar mı? Yoksa hepsi mi? Bütün bunları seyreden Şenol Güneş’ten bir yorum almadık ama Cebelitarık maçında baktık ki, Altay yerini Uğurcan’a bırakmış. Demek ki Şenol Güneş faturayı Altay’a kesti. Öyle mi? Bilmiyoruz, Şenol Güneş’in de bildiğini sanmıyoruz.
Örnekleri arttırabiliriz ama gerek yok. Şu soru yeter; Milli Takım’ın Dünya Kupası’na katılabileceğinden, katılsa bile başarılı olabileceğinden kaç kişi umutlu? Ben Şenol Güneş’in bile umutlu olduğunu sanmıyorum.
Yahu Euro 2016 elemelerinde 3 maç kaybedince Fatih Terim bile o dev egosunu, hırsını yenip istifayı kabul etmişti. Şenol Güneş Uluslar Ligi’nde 6 maçın 5’ini kaybetti, Milli Takımı küme düşürdü. Yetmedi Euro 2020’de her anlamda sıfır çekti, tarihi hezimet yaşattı ve hala takımın başında. Muhtemelen Dünya Kupasını da bize haram edecek. Bir dönem bu arkadaşa “Filozof” diyenlerin şu sıra pek sesi çıkmıyor, muhtemelen beyefendinin felsefesini onlar da anlayamıyor. Oysa basit, görünen o ki, memleketin kimseden hesap sorulmayan, liyakat, başarı, hakediş aranmayan genel ortamına Şenol Güneş de uymuş. Formül basit, her yenilgi sonrası çıkarsın ortadan üç beş basit cümle söylersin, bilirsin ki kimse hesap sormayacak “sorumluluk benim” yalanını atarsın, paranı alır keyfine bakarsın. Geçenlerde bir basın toplantısında birilerine fırça atıyordu; “Ben dolarla, euroyla maaş almıyorum”. Bravo. İyi de Türk Lirası olarak aldığın parayı hakettiğine inanıyor musun? Neyse Şenol Güneş de biliyor ki “bu memlekette her şey olabilirsin, rezil olamazsın”.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1985 yılında mezun oldu. Gazetecilik kariyerine üniversite yıllarında muhabir olarak Cumhuriyet Gazetesi’nde adım attı. UBA Haber Ajansı’nda önce muhabirlik sonra Genel Müdürlük yaptı. Yeni Gündem Haber Dergisi ve Tempo Haber Dergisi (Ankara Haber Müdürü) kuruluşlarında yer aldı. 4 yıl süreyle Kanal D Ankara Haber Müdürlüğü’nün ardından, CNBC-E Tv kurucu kadrosunda Ankara Haber Müdürü olarak yer aldı. 1999-2009 yılları arasında NTV Tv Ankara Haber Müdürlüğünü üstlendi. Sezgin, 2009-2013 yılları arasında TRT TÜRK’ü kurdu ve genel yayın yönetmenliğini yaptı. 2013 yılından bu yana Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu İletişim Programı’nda Takım Lideri olarak görev yapıyor.
Sezgin, 1980 Darbesi öncesinde yaşanan siyasi cinayetleri ele alan “Aydınlatılmamış Cinayetler” (İletişim Yayınları, İstanbul, 1987) kitabının yazarıdır.
Ümit Sezgin, Daimi Basın Kartı sahibi olup, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Parlamento Muhabirleri Derneği üyesidir. 2003 yılından bu yana Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre üyesi olan Ümit Sezgin, Ankara Fenerbahçeli İş İnsanları Derneği AFİDER Başkan Yardımcısıdır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top