“Bu grafik Tayyip Erdoğan’a, ‘Sen Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük faizcisin’ deme grafiğidir”

“Bu grafik Tayyip Erdoğan’a, ‘Sen Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük faizcisin’ deme grafiğidir”
Gelecek Partisi Sözcüsü ekonomist Serkan Özcan, BiDeBunuİzle YouTube kanalında Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtladı. Yüksek kur politikasıyla cari fazla hedefleyen yeni ekonomi modelinin yürümeyeceğini uzun süredir söyleyen...

Gelecek Partisi Sözcüsü ekonomist Serkan Özcan, BiDeBunuİzle YouTube kanalında Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtladı. Yüksek kur politikasıyla cari fazla hedefleyen yeni ekonomi modelinin yürümeyeceğini uzun süredir söyleyen Özcan, ilk iki ayın verilerini değerlendirirken cari açığa dikkat çekti, “Bu yıl cari fazla vereceğiz ekonomi uçacak derken rekor cari açıkla karşılaşılabilir” dedi.

“2014’ÜN TAMAMINDA FAİZ OLARAK 50 MİLYAR LİRA ÖDENMİŞTİ”
Özcan, Hazine’nin bütçe verilerinde 43,7 milyar liralık faiz ödemesinin boyutunu anlatırken de 2014 yılından hatırlatma yaptı, “Bütün bir yılın faiz ödemesi 50 milyar liraydı” diyerek tablonun ne kadar vahim olduğunu ortaya koydu. Özcan, şubat ayının ödenen faiz grafiğini değerlendirirken, “Bu grafik Tayyip Erdoğan’a, 'Hayır, sen Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük faizcisin,' deme grafiğidir” ifadesini kullandı.

“BÖYLE OLACAĞINI AYLARDIR SÖYLÜYORDUK”
Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, ekonomiye dair şu değerlendirmeleri yaptı:
“Bu noktada neler vadedildiğini hatırlamak gerekir. Üretim, ihracat, yatırım, istihdam diye dört ana başlık vardı yeni ekonomi modelinde. Aslında ilk sinyaller Merkez Bankası faiz indirmeye başladığında verildi. Başkan Kavcıoğlu ilk olarak enflasyonun üzerinde faiz vereceklerini söyledi, sonra çekirdek enflasyon dedi. Enflasyon kontrol edilemez bir şekilde hızla yükselince bu kez para politikasıyla cari açığın kontrol edileceğini söylemeye başladılar.

Geri dönüp baktığımızda geçen yıl aylık ortalama 1.5 milyar dolar olan cari açık 3-3.5 milyar dolarlardan sonra son 49 ayın en yüksek rakamı olan 7 milyar dolara geldi. Bunun (Faiz indirme politikasının) doğru bir şey olmadığına dair piyasa bize faiz tarafından da kur tarafından da sinyal vermişti. Eylül ayında dolar 8 liradan 20 Aralık’ta 18.5 lira seviyesine gelmişti. Aynı şekilde Hazine’nin ödediği faizler, bankacılık sisteminin kredilerde uyguladığı faizler de Merkez Bankası faizi düşüyor olmasına rağmen yükselerek bize sinyal vermişti. Aylardır bunları söyledik, aklı olan herkes uyardı böyle olacağına dair.”

"BİZ NE İÇİN YAŞADIK BUNU, SAVAŞTA MIYIZ?"

“Şimdi makro boyutlarda da sinyaller görüyoruz. Sanayi üretimi yavaşlıyor, cari açık ise artıyor. İlk iki ayda toplam 18 milyar dolar civarında bir dış ticaret açığımız var. Mart ayı ile birlikte dış ticaret açığının 30 milyar dolara gelmesi bekleniyor. Bu da yıllık bazda cari açığın geçen yıl 45 milyar dolardan 100 milyar doların üzerine gidebileceğini gösteriyor.

Cari açığı kapatacağız, uçacağız denilen bir yılda belki de son yılların en büyük cari açığının yaşandığı bir yıl olacak. Ve bu da ne garantiler veriliyor olursa olsun ikinci ve üçüncü kur dalgalanmasına gidildiğini bir göstergesi maalesef.

Şubat ayındaki 43.7 milyar liralık faiz tablosu, geçen sene ‘Faizi düşürücem enflasyon da düşecek’ diyen siyasetin ürünüdür. Bu grafik Tayyip Erdoğan’a ‘Hayır sen Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük faizcisin’ deme grafiğidir. Türkiye’nin 2014 yılında toplam ödediği faiz 50 milyar lira düzeyindedir.Bir ayda 43.7 milyar liraya çıkmış. Ve bunun içinde henüz kur korumalı mevduattan gelen bütçe yükünü görmüyoruz. O da adı konulmamış ucu açık bir faiz.

“NASS VAR ORTADA, FAİZİ DÜŞÜRECEĞİM” SAPLANTISI
Açıkça söylüyorum, önümüzdeki dönem bütçeyi neredeyse tamamıyla faize teslim etmiş bir hükümetle karşı karşıya kalacağız. Bugün Türkiye’de yatırım ortamının gelişip insanlara iş üretmesi için kullanılması gereken kaynaklar işte bu faize gitmektedir. O kadar faizci bir hükümetle karşı karşıyasınız ki sizin eğitiminize, sağlığınıza, altyapınıza, köprünüze, yolunuza yapılacak yatırımlar, yani sizi onurlu yaşatacak tüm yatırımların hepsi faize mahkûm edildi.

Ve biz bunu ‘Nass var ortada, faizi düşürücem’ deyip tartışmayı teolojik bir ortama çeken siyasete rağmen yaşıyoruz. Karşımızda tamamıyla saplantı ve inatla hareket eden bir siyaset var ve bu siyasetin yarattığı en büyük yıkım da kamu bütçesinde gördüğümüz yıkım.

Vatandaşa gitmesi gereken para, faizciye gidiyor. Günümüzde artık devletin fedakârlığı diye bir şey söz konusu değil. Devletin gelirleri insanlarından topladığı vergilerdir. Enflasyonda tablo aynı, döviz kurlarında tablo aynı. Oysa Erdoğan 2018’de ‘Oyunuzu bana verin enflasyonla, dövizle, faizle nasıl uğraşılacağını göreceksiniz’ demişti.

Bakan Nebati, ‘Para politikası faizini önemsizleştiriyoruz’ demişti. Al sana önemsizleştirme. Bugün TÜİK rakamlarıyla yüzde 55 enflasyon var. Paramız dünyada en hızlı itibarsızlaşan paralardan biri. Ukrayna işgal altında, Rusya’ya tüm dünya yaptırım uyguluyor onlarla başa baş noktadayız. Biz ne için yaşadık bunu? İşgal mi edildi bizim ülkemiz? Biz bir yeri işgal ettik de yaptırım mı gördük? Biz “Faiz düşerse enflasyon düşer” saplantısı nedeniyle yaşıyoruz bunları. Sonra niye ayçiçek yağı yok, niye un yok. Ekmek fiyatı niye artıyor? İşte bu yüzden artıyor, sen faizciye verdin parayı. Sen faizci ve enflasyoncu hükümet olduğun için ekmek fiyatı artıyor, Ayçiçek yağı problemi var.”