Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“BU HEYECANI BANA YAŞATACAK BAŞKA BİR İŞ DÜŞÜNEMİYORUM”

Bazı dizileri ve o dizilerdeki bazı karakterleri izleyince mutlu oluyorum, enerjileri de seyirci olarak bana geçiyor. Fox Tv ekranlarında yayınlanan “Evlilik Hakkında Her Şey” ilk günden beri kaçırmadan izlediğim ve çok sevdiğim bir dizi. Dizide Erman karakterini canlandıran usta bir isim Erdal Küçükkömürcü’ye ise bayılıyorum. Özellikle Erman ve Çolpan’ın didişerek flört etmeleri çok eğlenceli ve ikinci bahar dediğimiz duygu durumunu size öyle bir geçiriyorlar ki şahane oyunculuklarıyla büyüleniyorsunuz. Kendisini yakından takip ettiğim ama hayatına dair az şey bildiğim Erdal Küçükkömürcü ile bu hafta söyleşi yaptım. Erdal Bey’in kaliteli ve beyefendi duruşu bana göre ayırt edici en önemli özellikleri ayrıca oyunculuk dediğimiz hikâyeyi popüler kültüre malzeme olmadan sadece oynayarak devam ettirmesi ise hayranlık uyandırıcı. Tiyatro oyuncusu olmak benim gururum diyen Erdal Küçükkömürcü’ye bu gururu bize de yaşattığı için teşekkürlerimi sunarım. Herkese sağlıklı ve mutlu pazarlar dileriz.

Erdal Bey oyunculuk nasıl bir şey sizi izlerken süper diyorum

Oyunculuk, çok keyifli bir iş. İşimi yaparken kendimi süper kahraman gibi hissediyorum. Bir de inandığım insanlarla çalışıyorsam pelerinsiz bile uçarım. Oyunculuk benim 6 yaşından beri tutkum, önceleri mahallede gazoz kapağına çocuk masallarını tiyatro yapar oynardım, şimdi bile aynı heyecanla yapıyorum işimi. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nü kazandığım gün hayatımın en güzel günüydü. Türk Tiyatrosunun önemli isimlerinden ders almak rüyamda görsem inanamayacağım bir şeydi. Yıllar sonra aynı okulda hoca olmamı istediklerinde dizlerim titremişti. Bu heyecanı bana yaşatacak başka bir iş düşünemiyorum.

Sumru ile bu kadar uyumlu partner olmamızın büyüsü o eski günlerde

Oyunculuk hikâyeniz nerede ve nasıl başlıyor?

Oyunculuk hikâyemin başlangıcı; Hocam Cüneyt Gökçer ile oynadığım Shakespeare’in “Kral Lear” oyunundaki Soytarı rolüdür. Henüz öğrenciliğim devam ederken oynamıştım o rolü. “Evlilik Hakkında Her Şey” dizisinde canlandırdığım Erman karakterine “soytarı” diye seslendiklerinde birden o günlere dönüyorum. Sevgili Sumru öyle güzel tonluyor ki o kelimeyi. Konservatuvardan beri arkadaşız onunla. Galiba partner olarak bu kadar uyumlu olmamızın büyüsü o eski günlerde.

Renkli ve tutkulu bir boşanma avukatını oynamak çok keyifli

Sizi birçok projede izledim “Evlilik Hakkında Her Şey” en güzeli ve eğlenceli olan proje gibi geldi bana, en son proje ve heyecan duygusu sizde de öyle mi?

“Evlilik Hakkında Her Şey”  son zamanlarda yaptığım en eğlenceli iş. Rolü oynamayı çok istedim.  Renkli ve tutkulu bir boşanma avukatını oynamak çok keyifli. Müthiş bir reji ekibi ile çalışıyoruz, rolün ve sahnelerin sınırlarını o kadar net çiziyorlar ve sizi öyle besliyorlar ki, gerisini yaparken eğlenmemek mümkün değil. Sevgili yönetmenlerimiz Yusuf Pirhasan ve Volkan Keskin sürekli “boşanma avukatı insanların kötülüklerini bulmaya odaklanır, ceza avukatı iyiliklerini” hatırlatması yaparlar. Bu kısaca bizim diğer rollerle ilişkimizin özeti diyebilirim. Hani adettendir, hep müthiş bir ekiple çalışıyoruz derler ya… Bizim ekip dört kol çengi, çok yetenekli bir kadro.

Erman bir gün aşkı yüzünden üzülürse ben o gün kahrolacağım, biliyorum…

“Evlilik Hakkında Her Şey” projesinde oynadığınız karakter o kadar güzel ki herkes orta yaşlı sizin gibi bir adamı tercih ederek flört etmek ister diyorum, siz karakteri nasıl buluyorsunuz?

Bu projede oynadığım Erman; kocaman bir çocuk aslında, aşk adamı, son romantik. “Rast makamının her dem hali” diyorum ona. Sevdiğinin gözlerinde kaybolabilir, gülüşüne ömrünü verir. İşin aslı ben de seviyorum bu kendine has Çolpan-Erman aşkını. Sosyal medyadan gelen yorumları okudukça bu aşkı bir tek ben sevmiyormuşum diyorum. Bir grup seyircimiz neredeyse bizden daha çok titriyor bu ikilinin üzerine. Erman bir gün aşkı yüzünden üzülürse ben o gün kahrolacağım, biliyorum…

Erman ve Çolpan aşklarını itiraf edecek kadar cesur değiller

İkinci bahar aşkı olacak mı dizide heyecanla bu flörtün sonucunu bekliyoruz.

İkinci bahar aşkı, zaten gizliden yaşanan bir durum.  Ama Erman ve Çolpan bunu itiraf edecek kadar cesur değiller. O cesaret ve sonrasını ben de çok merak ediyorum. Ortalık bayram yerine döner herhalde. Tam tersi bir durumu düşünmek bile istemiyorum.

“Evlilik Hakkında Her Şey” hep belli bir kaliteyi tutturmaya yönelik çalışılan bir iş

“Evlilik Hakkında Her Şey” izlenen kaliteli bir dizi. Böyle kaliteli işlerin reyting alması beni çok mutlu ediyor, sizde bu kaygılar nasıl?

“Evlilik Hakkında Her Şey” ilk provalarından itibaren hep belli bir kaliteyi tutturmaya yönelik çalışılan bir iş. Yapım ekibi enerjisini tamamen kaliteye yöneltmiş durumda. Geri dönüşlerde hep bu övgüyü alıyoruz. Ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sarmal, sektörü nasıl etkileyecek ve işimize yansıması nasıl olacak kestirmek mümkün değil.

Dijital platformlar resmen sektöre hayat öpücüğü gibi geldi

Dijital platformlar oyunculuk anlamında nasıl bir katkı sağladı sektöre ve yapılan işleri nasıl buluyorsunuz?

Dijital platformlar resmen sektöre hayat öpücüğü gibi geldi. Herkesin kendi sansürünü çalıştırdığı bir çalışma ortamına yaramaz bir çocuk gibi daldı. Yapılan çok iyi işler var, çıta bayağı yükselmeye başladı. Alternatif bir yayın ortamı, söylenecek sözün ağırlığını tekrar tartıya koydu.

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizi işini anlamaya ve öğrenmeye çalıştığım bir süreç oldu

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” projesi sizin için nasıl bir proje oldu, tadında diziyi bırakan siz oldunuz gibi sanki…

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” benim için çok özel bir iş. Aslında dizi işini anlamaya ve öğrenmeye çalıştığım bir süreç oldu. Başta sevgili Onur Tan ve bütün ekip bitmeyen teknik sorularıma sabırla cevap vererek müthiş öğretmenlik yaptılar bana. Diziden ayrıldığımda yaptıkları jestler unutulmaz. Sonrasında dizide başta Tarık Ünlüoğlu olmak üzere yaşanan kayıplar çok büyük oldu. O günleri sette yaşamak istemezdim.

İlk kriterim, iyi ve kaliteli çalışmak isteyen yapımcı ve yönetmen tercihiyle başlıyor

Bir proje geldiğinde kriterleriniz ne ve neye göre kabul ediyorsunuz projeleri?

Bir proje geldiğinde ilk kriterim, iyi ve kaliteli çalışmak isteyen yapımcı ve yönetmen tercihiyle başlıyor. Senaryo ve rol daha sonra geliyor. Bir de uzun çalışma saatlerini nasıl düzenleyecekleri temel konu. Yönetmen senaryosuna ve karakterlerine gerçekten inanmışsa zaten beni de ikna eder diye düşünüyorum. Sonra kendimi tamamen teslim etmeyi tercih ediyorum.

Tanınmayı sevmiyorum oynadığım karakter yaşasın o yeter

Sizin kuşağınızın kuralları var mı sanki öyle para, şan, şöhret ve popülerlikte pek gözünüz yok gibi…

Öyle şan şöhret benim fıtratımda yok, sıkılırım. Biri işimi ya da beni övecek diye çok korkarım. Tanınmayı sevmiyorum. Oynadığım karakterlerle var olmak ve sonrasında unutulmak daha güzel, karakter yaşasın o yeter. 44 yıl sonra tekrar “soytarı” olmak güzel olan. Popüler olmak ciddi bir risk bana göre, nefes almanıza bile engel olacak bir faktör.

Farklı bir duruş ve kalite, sanırım Ankara’yı başkent yapan Atatürk’ün bize hediyesi

Ankaralı olmak diye bir ayrıcalık, eğitim alanlarında farklı bir duruş ve kalite belli oluyor diye düşünüyorum, siz ne dersiniz?

Biri, İstanbul’un sanat hayatı Ankaralılardan sorulur demişti. Ankara için hep, “çok ciddi” eleştirisi gelir ya; işini de ciddiye alır Ankaralı.  Sanat yaşamı daha zordur Ankara’da, seyirci daha acımasız eleştirir ve ucuzluğa pirim vermez. Farklı bir duruş ve kalite, sanırım Ankara’yı başkent yapan Atatürk’ün bize hediyesi.

Oyunculuğu sahnede öğrenen ve geliştiren bana göre bir adım öndedir

Tiyatro bir oyuncunun yola çıktığında aslında ilk durağıdır diye düşünüyorum, sizin için tiyatronun önemi nedir ve sahneye çıkmayan oyuncu olur mu?

Sahneye çıkmak oyuncunun rüştünü ispat eder; bütün dünyada bu böyledir. Ancak sahneye çıkmayan oyuncu elbette olur, bu onun tercihidir. Oyunculuğu sahnede öğrenen ve geliştiren bana göre bir adım öndedir. Tiyatro benim yaşamım, çocukluk rüyam. Dizi ve sinema benim sonradan tanıştığım işler, onlar “iş”; tiyatro ise nefesim. Tiyatro oyuncusu olmak benim gururum.

“Günlük Müstehcen Sırlar” oyununda Freud’u canlandırmak isterdim

Ekşi sözlükte gördüm ve tabii ilgimi çekti sizi Freud’a benzetmişler, buradan yola çıkarak sorayım psikanaliz bilimine inanır mısınız? Freud hayatımızı mahvetti diyorum ben çünkü geçmişten geleceğe sayesinde gelemiyoruzJ

Beni Freud’a benzeten çok oluyor. Bu benzerliği kullanıp “Günlük Müstehcen Sırlar” oyununda Freud’u canlandırmak isterdim. Konservatuvar yıllarında “Psikanaliz Açısından Edebiyat” keşfedilecek yeni yollar sunduğu için çok ilgimi çekmişti. Hatta 1 yıl akıl hastanesinde gönüllü çalışmaya kadar gitti o serüven. Sonrasında kısır bir döngüye girdiğimi düşünüp sıkıldım diyebilirim.  Bu arada Peter O’Toole bir belgeselde Psikanaliz dramaturjisi ile yaptıkları Hamlet’le çok güzel dalga geçiyordu. Oyunu neredeyse tek boyutlu hale getirmelerine neden olmuş.

Oğlumuz aşçı, bize yemek yaptığı günler evde bayram oluyor

Özel hayatınızı çok bilmeyen ve sizi takip eden kişiler olarak nasıl bir yaşantınız var?

Gazeteci eşim Aslı ile 31 yıldır beraberiz. Dünyanın en güzel insanlarından biri oğlumuz Alp’e sahibiz. Kötü kalpli bir kedimiz var, ama onu çok seviyoruz. Oğlumuz aşçı, bize yemek yaptığı günler evde bayram oluyor. Eşimle gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi severiz. Kendi halinde insanlarız kısaca.

Tiyatrocu olmak hayali bile güzelken, gerçek oldu

Hayatta pişmanlığınız oldu mu ve çocukken kurduğunuz hayaller neydi şimdi neye dönüştü?

Pişmanlıklarım var elbette, ama oralara takılıp kalmamayı tercih ettim. En büyük çocukluk hayalimi gerçekleştirdim. Öğretmenlerimin ne olacaksın sorusuna hep aynı cevabı verdim ve cevap doğru çıktı. Tiyatrocu olmak hayali bile güzelken, gerçek oldu.

Benimki mesleki kıskançlık

Keşke ben olsaydım dediğiniz durumlar ya da hikâyeler var mı?

“Keşke ben olsaydım” cümlesini çok yetenekli bir oyuncuyu seyrettiğim zamanlarda, ya da çok güzel bir rolle karşılaştığımda kurarım. Benimki mesleki kıskançlık o kadar.

Bizim ülkede her şey gibi sanatçı olmak da çok zor

Bu ülkede olmak ve oyuncu olmak ne hissettiriyor?

Bu ülkeyi çok seviyorum. Ama… İşte o ama yok mu? Keşke eğitim kalitesi daha yüksek olsaydı. Bizim ülkede her şey gibi sanatçı olmak da çok zor. Oyuncu olmanın derdi saymakla bitmez, kendini sahnede anlattığın yetmez, yetirmezler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi