Büyük Menderes Ovası’nın Sonu

Afyon İlinin Dinar İlçesi sınırlarında bulunan Suçıkan mevkiinden pırıl pırıl sularıyla doğarak, 584 km. boyunca kıvrıla kıvrıla, salına salına Milli Park sınırları içindeki Kafa bölgesinden Ege Denizi’ne dökülen Büyük Menderes Nehri, geçmiş olduğu topraklara yüzyıllardır bereket getirmiştir.
Antik Dönem’de mitolojik hikayelerle dolu olan Büyük Menderes Nehri, son yıllarda Uşak Deri Sanayi, Denizli ve Aydın Organize Sanayinin kimyasal atıkları ve geçmiş olduğu yerleşim alanlarının evsel atıklarıyla balık ve bitki türlerinin azalmasına, tarımsal üretimde büyük düşüşlere, kıyı balıkçılığının gerilemesine ve deniz kirliliğine neden olmaktadır. Kirlilik sadece evsel ve endüstriyel kirlilikten oluşmadığı, özellikle tarımda kullanılan kimyasalların da çok etkilediği görülmektedir.
Havza boyunca başta tarım olmak üzere, sanayi kuruluşlarının su ihtiyaçlarını karşılayan Büyük Menderes Nehri aynı zamanda bölgedeki sulak alanlarda doğal yaşamın devamlılığını sağlamaktadır. Yüzyılımızın en büyük çevre sorunlarından biri olan kirlilik, menderes vasıtasıyla önemli bir coğrafyayı olumsuz olarak etkisi altına almıştır. Büyük Menderes Nehri’nin üzerinde yapılan müdahaleler, gelecekte bir tehlikenin de oluşmasına yol açacağı görülmektedir.
Büyük Menderes Nehri, yoğun yağışların olduğu yıllarda binlerce yıldır sürdürdüğü gibi taşarak, Söke Ovası’nı sular altında bırakmaktadır. Taşkın sular hem binlerce hektar tarım arazisinin, hem de çevredeki birçok yerleşim yerinin sular altında kalmasına neden olmaktadır.
Büyük Menderes Deltası’nda, Bafa Gölü’nde ve Azap Gölü’ndeki doğal yaşamın devamlılığı, Büyük Menderes’in getireceği sulara bağlıdır. Kendisini besleyen akarsuların önü barajlarla kapanan Büyük Menderes’e, suların bir plan dahilinde verilmesi beklenmektedir. Barajlarda tutulan suların içme suyu ve tarımda kullanılacağı bilinmektedir.
Planlamalarda barajlarda toplanan suların, içme suyu ve tarıma angaje edildiği söylenmekte, Ramsar sözleşmeleriyle korunan Büyük Menderes Deltası ve Bafa Gölü’ne ihtiyacı olan su tahsisinin yapılmadığı görülmektedir. Böyle önemli doğal alanlarına su tahsisinin o günkü idarecilerin kişisel takdir ölçülerine bırakılması, uluslararası anlaşmalara aykırıdır. Bu alanlara su hakkının somut kriterlerle ve temiz su temin edilecek şekilde, hukuki bir sisteme bağlanması gerekmektedir.
Yüzlerce yıldır devam eden taşkınlar, bir yandan tarlaları sular altında bırakırken, diğer yandan da tarlalardaki tuzların arınmasını sağlamaktaydı. Barajların devreye girmesiyle birlikte taşkınlar olmayacağı için, tarlaların geleceğini olumlu-olumsuz nelerin beklediğini zaman gösterecektir.
Bu sorunlar yetmiyormuş gibi, yap, işlet devret modeline dayalı ihalesi dokuz kez ertelenen, geçtiğimiz Kasım ayında yapılan ihale ile 8 milyar 776 milyon lira bedelle 40 yıllığına özel bir firmaya verilen Aydın-Denizli oto yolu Büyük Menderes Ovası’nı mahvedecek.
163 kilometrelik otoyol 25 bin dönüm verimli tarım arazisini yok edecek, milyonlarca metrekare birinci sınıf tarım toprağı arazisi, binlerce yıl kullanılamayacak. Dünyada ve ülkemizde tarım toprakları giderek tükenirken, verimli topraklar taş, beton ve asfaltla kaplanacak. Büyük Menderes ovasını bir istinat duvarı gibi ikiye bölecek olan yol ekosisteme zarar verecek.
Bütün bu zarar, mevcut duble yollardan sadece 20 dakika kısa sürede kat edilecek bir yol yüzünden olacak. Bu hatadan dönüleceğini düşünmesem de, verilecek zararın en az düzeyde kalacağını umut ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi