Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

BÜYÜK OYUN

Geçen hafta, 21.Yüzyılın Yol Haritası çizildi.
Batı Dünyası liderleri önemli kararlar aldılar.
Küresel düzlemde; değerler, politikalar, tehditler, öncelikler tadat edildi, yazılı belgelere dönüştürüldü ve imza altına alındı.
Önce ABD Başkanı Joe Biden ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson, 80 yıl sonra, İkinci Dünya Savaşında imzaladıkları, savaş sonrasında Birleşmiş Milletler ve NATO’nun da temelini oluşturan Atlantik Bildirisini yeniden ve yenileyerek imzaladılar. İki lider, Demokrasi ve açık toplum ilkelerini, değerlerini ve kurumlarını savunma kararlılıklarını ifade ettikleri bildiride, “Şeffaflığı savunacağız, hukukun üstünlüğünü yaşatacağız, sivil toplumu ve bağımsız medyayı destekleyeceğiz” diyorlar.
Sonra, G-7, NATO ve AB-ABD Zirvesi toplantıları ve çok sayıda ikili görüşmeler yapıldı. Yayınlanan geniş kapsamlı bildirilerde ve yapılan açıklamalarda yukarıda ifade edilen ortak değerler tekrarlandı.
Sanki İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki gibi merkezinde ABD ve İngiltere’nin yer aldığı Avrupa Devletlerinin ve demokrasi ile yönetilen ülkelerin oluşturduğu “Yeni bir Dünya kuruluyor ve yeni bir dönem başlıyor” mesajı verilmeye çalışıldı.
Demokrasi, İnsan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü, bireysel hak ve özgürlükler, sivil toplum, bağımsız basın, kurallara dayalı küresel ekonomik düzeni savunan bir “demokrasi cephesi” kurulması vurgusu yapıldı.
Batı Dünyası’nda ABD Liderliğine güven yeniden kurulmaya çalışıldı.
NATO, 2030 Vizyon Belgesi kabul edildi.
NATO’nun askeri yönünün güçlendirilmesi, yeni siyasi görevler üstlenmesi, savunma ve güvenlik boyutu yanında, politik ve ideolojik karakter kazanmasının önünü açan kararlar aldılar.
NATO’nun geleceği için Doğu Akdeniz’ i içine alacak şekilde Büyük Ortadoğu ve Hazar havzasını, Karadeniz’i Orta Asya’yı stratejik hedef bölgesi olarak belirlediler. Rusya-İran ve Çin’e karşı Hazar ve Orta Asya’da yeni bir cephe açıldı.
Cenevre’de Rusya Lideri Putin’le yaptıkları görüşmede Rusya ve Çin’le “dengeli, istikrarlı ve öngörülebilir” ilişkiler kurmayı arzuladıklarını ifade etseler de NATO Sonuç Bildirisi ve 2030 Belgesinde Çin’in meydan okumasına ve Rusya’nın saldırganlığına dikkat çekilerek terör örgütleri ve antidemokratik yapılanmalarla birlikte bir “karşı cephe”/HASIM cephesi oluşturdular.
Türkiye için, “Demokratik bir Türkiye ile işbirliğine dönük, karşılıklı çıkarlara dayalı bir ilişki hedefliyoruz” denilerek “demokrasi sopası” ile Bize de parmak salladılar.
Türkiye’nin ABD, NATO ve AB nezdindeki beklentileri çok net biliniyordu.
Hepsinde haklıydık, hiçbirini gündeme almadılar.
Dost ve müttefik bildiklerimiz bize karşı samimi ve dürüst davranmadılar.
Bu burukluğumuza rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hepimizi hatta Avrupa ve Amerikalıları “ters köşe” yaptı; NATO’ya Natoculardan daha fazla sahip çıktı.
NATO toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında, özetle;
• “Küresel istikrarın korunmasında NATO’nun hem belirleyiciliği, hem de üstlenmesi gereken sorumluluklar artmıştır.”
• “Üye devletler kurucu ilkelerine sahip çıkmalı ve ittifakı güçlendirmelidir”
• “Akdeniz’den Karadeniz’e, Avrupa’dan Asya’ya kadar NATO’nun sağladığı güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duyulan her yerde ittifak aktif rol üstlenmelidir”
• NATO’nun küresel sınamalar karşısında daha etkin inisiyatifler üstlenmesi gerekmektedir.” diye konuştu.
ANCAK,
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bürüksel dönüşü ayağının tozu ile Azerbaycan’a gitti; NATO inisiyatifinin dışında Rusya’nın ve İran’ın katılacağı 6’lı bir Bölgesel İşbirliği Platform’u teklif etti.
Bir gün sonra 12 devlet ve hükümet başkanı, 47 dışişleri bakanının katıldığı Antalya Diplomasi Forumu’nda, “Küresel sistemin üzerine inşa edildiği ana yapılar mevcut haliyle çözümün değil sorunun bir parçasıdır. Dünya 5’ten büyüktür demeye devam ediyoruz” dedi.
Bu defa Batı Dünyası’nı TERS KÖŞE YAPTI.

  1. Yüzyılın küresel karşılaşma/çatışma alanı olan AVRASYA bizim coğrafyamızdır
    Avrasya’nın “kalpgah’ı” Anadolu’dur.
    Beyni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir, sahibi Türk Milleti’dir.
    Batı da, Doğu da Bize, Bizim coğrafyamızın stratejik konumuna muhtaç…
    Afganistan, Avrasya’nın karanlık/dipsiz kuyusu, İmparatorluklar mezarlığı Afganistan, Rusya’nın tutunamadığı, ABD’nin barınamadığı Afganistan, bizim coğrafyamız…
    Türkiye, Afganistan’dan çekilen ABD ve NATO güçleri yerine görev yapmaya özellikle de Afganistan’ın başkenti Kâbil’deki havalimanının güvenliğinin sağlamaya ve işletmeye talip olduğunu Zirve öncesi masaya koydu… Pakistan ve Macaristan’la birlikte…
    BENCE
    Türkiye’yi, Batı’nın, NATO’nun, AB’nin bir uydusu olarak görenler yanılır.
    Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanı oyunu “BÜYÜK” onuyor.
    Dünya dengelerinin yeniden tanzim edildiği bir süreçte oynanan oyunlara geçmişinin müktesebinde ve yaşadığı coğrafyanın stratejik değerinin idrakinde bir küresel oyuncu gibi davranıyor. Kendini merkeze alarak bölgesel bir güç merkezi tavrı ile bölgesel sorunlara taraf oluyor. “Bağlantılarımızdan ve kazanımlarımızdan” vazgeçmeden Batı Dünyası ve karşı cephe ile aynı anda ittifaklar kurmaktan korkmuyor.
    Bu coğrafyada küçük düşünenlere hayat hakkı tanımazlar.
    TÜRK MİLLETİ’NE BÜYÜK OLMAK YAKIŞIR.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi