Büyükekşi erken havlu atıyor

Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi ile bu göreve getirilmesi öncesinde, Gaziantep FK başkanlığı döneminde birkaç kez görüşme imkanımız oldu. Ele aldığı işi gerektiği gibi yapmaya çalışan, ciddi, çalışkan ve donanımlı biri olduğu izlenimini edindim. Bu nedenle de göreve getirilmiş olmasına sevindim. Ancak futbolumuzu kurtarmak gibisinden anlamsız laflar bir yana olumlu bir gelişme, yoluna sokabilecekleri konusunda en küçük bir umut taşımadım.
Bu, doğrudan onunla ilgili bir durum değil. Oraya beni ya da ‘en iyi şu yapabilir’ dediğiniz kişiyi de getirseniz hemen hiçbir şey değişmez. Çünkü bizim futbol ortamımız, ‘zehirli bir bataklık ’tır. Böyle yerlerde zaman zaman bazı çiçeklerin açabildiğini şaşkınlık içinde görürsünüz ama elbette ki arkası gelmez. Bataklıkta ne yaşanırsa o olur.
Gerçi bizde yanlışlıkla da olsa çiçek filan açtığı yok. Tam tersine hemen her şeyin tepetaklak gidişi sürüyor. Son zamanda üzerinde durduğumuz bir konu olarak, Avrupa sıralamasında Kıbrıs Rum Kesimi’nin bile arkasında kalmak gibisinden bir rezaletle karşı karşıyayız. Artık bu alanda bir düşüş filan değil düpedüz çöküş yaşanıyor. Bunu da kimsenin umursadığı yok ya, biz adını doğru koymuş olalım.
Özellikle yabancı oyuncu transferi konusunda tam anlamıyla bir cinnet durumu yaşanıyor. Önceki federasyonlar güya bununla ilgili önlemler almaya çalıştılar ama gerçekte hiç böyle dertlerle uğraşmak niyetinde değillerdi. Getirmeye çalıştıkları göstermelik düzenlemeler kısa sürede delik-deşik oldu ve bugünkü feci durum ortaya çıktı.
· · ·
Sayın Büyükekşi kaçınılmaz olarak kulüplerle konuşup anlaşarak bu göreve geldi. Her ne kadar yukarıdan atama durumu çok açık ve belirleyici olsa da kulüplerin onayını almak da ihmal edilmemesi gereken koşullardan biriydi. Zaten genel kurulda seçilebilmek için de bu gerekliydi. O da formalite olsa bile yerine getirilmeliydi.
Dolayısıyla sayın Büyükekşi daha ilk adımda kulüplere teslim oldu. Oysa şu andaki berbat durumu değiştirebilmek için kulüpleri hizaya sokabilmek temel bir koşul. Onlara teslim olduğunuz anda başınıza gelecekler de belli. Artık sürenizi doldurmayı beklersiniz, başka bir şey yapamazsınız.
Sayın Büyükekşi’nin kulüplere yabancı oyuncularla olan sözleşmeleri konusunda bir rahatlık sağlamak için attığı adım, doğru ve yerindeydi ama ne oldu? Yeni yabancı oyuncu transferi çılgınlığının dayanağı haline getirildi. Oysa niyet kesinlikle bu değildi. Ancak kulüplere teslim olduğunuzda başınıza bunların gelmesi de kaçınılmazdı.
Arkadan Rezerv Lig olayı patlak verdi. Nasıl başladığını pek anlayamadığımız bu işin daha 4 haftada gümleme noktasına gelmesi inanılır gibi değil. Bunda TFF’nin de durumu çok sağlam biçimde ele alıp gerekli düzenlemeleri yapmayışının önemli bir payı var. Memlekette çok geçerli olan ‘istimi arkadan gelsin’ anlayışı böyle durumlara yol açabiliyor. Gazetelerde yer alan Ümraniyespor-Galatasaray maçının ineklerin otladığı bir çayırda yapılma durumu bunun habercisiydi. Ardından da Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Ali Koç bu işin durdurulmasıyla ilgili olarak harekete geçti.
Kulüplerin isteğiyle başlatılan Rezerv Lig organizasyonunda sadece 4 hafta içinde böyle bir noktaya gelinmiş olması, Sayın Büyükekşi’nin gerçekleri görmesini ne kadar sağlayabilecektir, bilemem ama kesin olan şu: Kulüplere teslim olduğunuzda sizinle böyle futbol topu gibi oynarlar…
· · ·
Çok ilgili gibi değil ama hızla gelişen olaylar arasında Sayın Büyükekşi’nin ‘Arap sermayesi futbolumuza zarar verdi’ mealindeki değerlendirmesi, başkanın bu konuları yeterince iyi bilmediğini gösterir bir açıklamaydı. Başkana göre, iyi yabancı oyuncuları para gücüyle kendi liglerine çeken Araplar, futbolumuza zarar veriyorlardı. Böyle bir görüşü ciddiye alacak tek futbol adamı var mıdır, bilmiyorum. Ancak bizim yaşadığımız sayısız sorunu görmezden gelip özellikle oyuncu yetiştirme gibi temel bir noktada hiçbir şey yapmadan, böyle yüzüncü dereceden ayrıntı sayılabilecek noktalara takılmak pek sağlıklı bir işaret değil.
Bu da sevgili başkanın kökten bir futbol adamı olmayışından kaynaklanıyor. Evet, Gaziantep Futbol Kulübü başkanlığı yaparak bu işin biraz içine girmiş gibi oldu ama bu kadarının yeterli olmadığı çok kısa sürede ortaya çıktı. Yönetiminde de Hamit Altıntop dışında futboldan gelme birilerinin bulunmayışı ciddi bir eksiklik. Futbolu ve sorunlarını bilmeden bu işi yönetmeye kalkmak bugüne kadar hep hüsranla sonuçlandı. Büyükekşi’nin durumunun da farklı olmayacağı görülüyor.
· · ·
Bunlara bir de hakemlerle ilgili durumu eklersek, Büyükekşi yönetiminin pek parlak bir durumda olmadığını ve sorunlarla baş etmek konusunda zorlanmaya başladığını kavrayabiliriz. Gerçekte hakemler şu anda futbolumuzun en güçlü tarafı. Bakmayın, televizyonlardaki penaltıydı, değildi, tartışmalarına. Onlar işin tüccarı. Olmayan bir işten, yani sahte meslekten para kazanıyorlar. 2000’li yılların geride kalan 22 yıllık döneminin dünyada en iyi ikinci hakemine sahip oluşumuza kimsenin kulak asmayışı da toplumsal patolojik durumumuzu gösteriyor. Futbolumuzu bataklığa çeviren etkenlerin başka yerlerde olduğu, yıllardır görmezden geliniyor. Özellikle TFF’nin ve kulüplerin feci denecek kadar kötü yönetilmesi gerekli tepki ve cezayı görmüyor. Sadece ibrasızlık bu sorunu çözmeye yetmiyor.
Bundan sonrası, tıpkı eski TFF yönetimlerinin yaptığı gibi, yap-boz şeklinde sürecek ve başlangıçtan daha kötü bir durumda oyun bitecektir. Defalarca izlemek zorunda kaldığımız bu berbat oyunun Büyükekşi versiyonu da hiç farklı olacak gibi görünmüyor. Başlangıçtaki, artık tamamen çürümüş kurulların değiştirilmesindeki kararlılık gibi umut verici birkaç adımdan doğan iyimserlik çoktan kayboldu bile. Çok hızlı biçimde ‘böyle gelmiş böyle gider’ anlayışı egemenliğini hissettirmeye başladı.
Göreve geldiği günlerde, Süper Lig yayın haklarının tıpkı Türk dizi filmleri gibi dünyanın pek çok ülkesine satılması gibi hedeflerden söz eden Büyükekşi şimdi başka türküler söylemek zorunda kalmanın şaşkınlığı içinde görünüyor. Bu savrulmalardan iyi bir sonuç çıkacağını düşünmek için çok saf olmak lazım.
Yazık!
NOT: Futbol dünyamızın zehirli bir bataklık olduğunu söylerken bu kadarını düşünmemiştim. Gerçekleştirilen iğrenç saldırıyı kınıyor, Başkan Mehmet Büyükekşi ve Yönetim Kurulu üyelerine geçmiş olsun diyorum. Devletin sorumluları bir an önce yakalama konusundaki çabasını da takdirle karşılıyorum. Ancak bugüne kadar buna benzer olayların hep karanlıkta kaldığını da görmezden gelemeyiz. Umarım bu kez olay tam olarak aydınlatılır. Yoksa bu koşullarda artık TFF başkan ve yöneticisi bulmakta bile sıkıntı yaşayabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Çakır Arşivi