CAM

Avrupa içinde bulunduğumuz yılı “Uluslararası Cam ve İnovasyon yılı” ilan etti. Uluslararası Cam komisyonu (ICG) ve Cam dernekleri Federasyonu ( CGA) ile ICOM-Glass ‘ın ortak girişimi ile sunulan tasarım 2021 yılında Birleşmiş Milletler Konseyi’nde kabul görmüştü. 2022’nin ilk aylarından itibaren dünyanın çeşitli yerlerinde, odağında cam olan etkinlikler düzenleniyor.

Beş yıldır yurtdışında okuyan kızımın mezuniyeti için uzak katı yolcusuydum. Kanada’da Toronto yamacında  bir üniversite gençliği kenti olan Waterloo’da ve tabii Toronto’da epey turistlik yapma şansını bu vesile yakaladım ve uzanabildiğim kadar çok kültür sanat mabedine uğradım. Bunlardan biri, Kanada’nın en önemli müzelerinden biri olan ve şansıma Waterloo’da konumlanan Canadian Clay and Glass Gallery.x1982’de cam ve seramik  malzemeye gönül veren bir grup sanatçı ve  tasarımcı öncelikle bir dernek olarak kuruyorlar burayı. Daha sonra müze fikri ortaya çıkıyor ve yıllar süren etkinlikler ve arayışlarla gerekli kaynak toplanıyor. Yerel yönetim araziyi tahsis ediyor. Bina için bir mimari tasarım yarışması açılıyor. Yarışmayı kazanan Vancouver’lı Patkou Architects, benim gezdiğim tek katlı mütevazi binayı tasarlıyor. 1989 yılında atılan temelin ardından yapı 1993’te tamamlanıyor vi o günden bu güne dek, derneğin yönetiminde burada nice etkinlikler ve sergiler düzenlenir oluyor.

Oldukça sıcak bir kanada gününde, doğal ortamında koşuşturan siyah sincaplar ve uzaktan bana bakan nefis bir geyik eşliğinde yaptığım kısa bir yürüyüşün ardından ulaştığım bu güzel yapıda, bir yerleştirme, bir seramik sergisi ve bir ışık sergisi ve bir de cam sergisi gezme olanağı buldum. Büyük, iddialı, şaşalı işler değillerdi ama tümünün kavramsal çerçevesi, izleyici ile iletişimi ve anlatmak istediği netti.

Azlığın çokluğunu hissettim. Bizim kültürümüzde ise tam tersi vardır. Çokluk içinde azlığa mahkumuz genel anlamda. Yüksek vaatleri olan etkinliklerde sergilerde nitelik azdır. Sanatta, mimarlıkta, asarımda, müzikte, kültürel örüntünün içindeki pek çok girişimde, özgün olanı, düşündüreni, sınırları zorlayanı bulmak için kendimi çoğunlukla zorlar buluyorum. Yenilik diye sunulanın yeni olmaması, buna karşılık yeni olarak tanıtılması, yapılan tekrarlar bana çoğu kez o işler için harcanan emek ve maddi kaynaklar adına hüzün vermiştir..

9000 km ötedeki bu küçük şehirdeki brüt beton galerinin odalarında dolaşırken şunu düşünüyorum: Türkiye tevazusunu kaybedeli çok oldu. İlişkilerimiz, yaşam stilimiz, giyim kuşamımız hep çok, hep gösterişli. Yalın olana, az ama öz olana hep burun kıvırıyoruz. Şaşa, iddia, gösteriş, skandal seviyoruz. Sakinliği nasıl da özlemişim !

Bu galerinin, her müzede görebileceğiniz türden oldukça geniş bir de satış dükkanı vardı. Cam ve seramik ile üretilmiş boncuklardan takılara, bardaklara ve duvar panolarına kadar irili ufaklı yüzlerce üretimin sunulduğu bu mağazada dolaşırken de bu kez kendimi İstanbul’da Riva’da yer alan Cam Ocağı Vakfı’nda hissettim.

Cam Ocağı Vakfı sevgili Yılmaz Yalçınkaya’nın kendi ifadesi ile 1950 yılından bu yana aşk ile tutku ile bağlı olduğu cam malzeme ile yapılabilecekleri teşvik etmek amacı ile Beykoz’da Riva deresinin yanında güzel bir arazide 2022 yılında kurulmuş bir cam vahasıdır. Cam Ocağı ile ve sevgili Yılmaz Bey ile tanışıklığım 2004 yılına dek uzanıyor. O dönemlerden bu yana gerek çalıştığım firmalardaki üretimlerimiz  gerekse kendi tasarımlarımın üretimi için, kendi yazdığım tasarımcılara özel cam projelerim için ve pek çok kez de vakfın kendi etkinlikleri için buraya gittim geldim. Pek çok sergimde etkinliğimde bu vakıf bir üretim  ve tasarım zenginliği olarak yanımda oldu. Camın üretimini, detayını bizlere okul yıllarımızda elbette öğretirler ama sanıyorum bu bilgimi ve görgümü ikinci bir okul olarak Cam Ocağı Vakfı ile birlikteliğim tamamlamıştır. Bunca yıl içerisinde bu vakfa gelip atölyeler yapan pek çok değerleri uluslararası cam sanatçısı tanıdığım gibi, bizim ülkemizden de cama gönül vermiş pek çok değerli insan tanıdım ve her biri arkadaşlıklarım hala devam eder.

Cam ocağında olmak, o tesiste vakit geçirmek, camı öğrenmek, işlemek, hiçbir şey yapmasanız bile sadece izlemek, oraya götürdüğüm insanların ilk kez karşılaştığı bu dünyaya olan ilgilerini şaşkınlıklarını izlemek bana her zaman keyif vermiştir.

Dünyanın öteki ucunda, bu cam galerisini gezerken, aslında sanatın üretimin tasarımın ve malzemenin nasıl da insanlığın ortak dili olduğunu düşündüm. Birbirlerinden hiçbir farkları yoktu bu iki mekanın ve bu iki mekanın temsil ettiği ruhun.

Tüm medeniyetlerin en eski ve ortak malzemesi olan cam için bu yıl ayrıca başka bir heyecan var. Avrupa içinde bulunduğumuz yılı “Uluslararası Cam ve İnovasyon yılı” ilan etti. Uluslararası Cam komisyonu (ICG) ve Cam dernekleri Federasyonu ( CGA) ile ICOM-Glass ‘ın ortak girişimi ile sunulan tasarım 2021 yılında Birleşmiş Milletler Konseyi’nde kabul görmüştü. 2022’nin ilk aylarından itibaren dünyanın çeşitli yerlerinde, odağında cam olan etkinlikler düzenleniyor.

Cam Ocağı vakfı da yaz atölyeleri ile bu kutlamalarda yerini almış. Cam sanatındaki yeni teknikleri araştıran bu atölye dizisinde, bu hafta Çekya’dan Emil Kováč liderliğinde Tessuto tekniğini araştıran atölye son buldu. Yaz  süresince devam edecek atölyelerin programları ise şöyle:

18-29 Temmuz tarihleri arasında Birleşik Krallık'tan Janusz Poźniak liderliğinde Reticello tekniği.

22 Ağustos-2 Eylül tarihleri arasında Murano Adası'ndan Mattia Salvadore liderliğinde Zanfirico tekniği.

19-30 Eylül tarihleri arasında İsveç'ten Micke Johansson liderliğinde Overlay tekniği.

Umarım hem bu malzemeye hem de yıllardır ayakta durmaya çabalayan ve çok değerli sanatı ve tasarımcılara ev sahibi olan cam vakfına dair bira merak duyanlarınız olur; özellikle genç tasarımcılardan burayı hala bilmeyenler var ise mutlaka ziyaret etmelerini ve cam ile tanışmalarını dilerim.

Cam tasarımın ve teknolojinin olduğu kadar sanatçının da yoğun kullandığı bir malzeme. Eskişehir’de bir Çağdaş Cam Sanatları Müzesi var. Bu müze 2007 yılından itibaren Odunpazarı semtinde açık. Yerel ve yurtdışından olmak üzere pek çok sanatçının üretimlerini sergileyen bu müzeyi de Eskişehir’e yolu düşenler izleyebilirler.

Birleşmiş Milletler, her yıl insanlığı ilgilendiren bir alana dikkat çekmek için kampanya oluşturuyor. Uluslararası cam yılı da bunlardan biri. Aslında bu fikre ilham veren şey, organizasyonun 2015 yılını Uluslararası Işık Yılı olarak kutlaması olmuş. Işık ile ilgili teknolojiler camdan bağımsız düşünülemiyor. Bugün bilim insanlarından sağlık sektörüne, mimarlardan aydınlatma sektörüne dek cam çok önemli bir malzeme olarak yerini koruyor. Işık yılı kutlamaları kapsamında yapılan etkinlikler, yazılan makalaler cam alanında çalışan sivil toplum gönüllülerine iham vermiş ve tek bir kişinin dünya çapında bu derneklerin temsilcileri ile bir araya gelerek hazırladıkları taslak Birleşmiş Milletler’e sunulunca tasarı kabul görmüş. Uluslararası cam günü için yapılan resmi açıklamalar aşağıda sıraladığım konulara dikkat çekiyor:

- Cam, bilgiye dayalı toplumumuzda bilgi için ana kanaldır. Cam optik fiberler küresel bir iletişim devrimine yol açmıştır; onlar internetin bel kemiğidir. Cam üreticileri bize cep telefonlarımız için dokunmaya duyarlı yüzeyler vererek iletişim kurma şeklimizde devrim yarattı.

- Cam, günümüzün hayat kurtaran ilaçlarının çoğu için kimyasal olarak dirençli bir kap malzemesidir ve dünyanın COVID-19 salgınıyla savaşmak için bir aşı sağlama arayışında önemli oynamaktadır. Güçlendirilmiş cam kaplar, ciddi alerjik reaksiyonlardan kaynaklanan ve hayatı tehdit eden anafilaktik şokun EpiPen tedavisinin güvenilirliğini önemli ölçüde artırmıştır.

- Biyocam bileşimleri, şu yetenekleriyle ileri düzeyde sağlık hizmetleri sunar: insan kemiğiyle bütünleşme; et yaralarını iyileştirmek için insan vücudunun doğal savunmasını uyarır; doku tasarımına ve yenilenmesine yardımcı olur; işitme ve diş sorunlarını çözerken kullanılır.

- Cam levhalar güneş pillerini destekler ve temiz enerji verir; cam elyaflar, rüzgar türbini kanatlarını güçlendirerek, evlerimizi yalıtarak ve karbon yakalama ve ayırma (CCS) yoluyla karbon ayak izimizi azaltır; tehlikeli atıkların camlaştırılması nükleer enerjiyi daha güvenli hale getiriyor.

- Cam optiğinin ve optoelektroniğin evrimi, James Webb uzay teleskobunun büyük patlamadan sonraki ilk anları inceleyebileceği ve evrenin anlaşılmasını genişletebileceği anlamına geliyor.

- Cam eritme işlemi karbondan arındırılıyor ve camsı ürünler güvenli bir şekilde geri dönüştürülüyor.

- Arkeologlar, antik ticaret yolları ve hammadde politikaları hakkında daha fazla şey öğreniyorlar.

- Dünyanın dört bir yanındaki cam sanatçıları, dikkat çekici üretim yöntemleri, doğal güzelliği ve doğanın tüm renk yelpazesini yakalama ve sergileme yeteneği de dahil olmak üzere bu harika malzeme hakkında insanlığa bir farkındalık veriyorlar.

Bu sıralananlardan da anlaşılacağı üzere cam malzemesinin bilimden sanata, toplumdan mimarlığa camın kapayıcı bir malzeme olduğunu ve medeniyet tarihindeki önemli rolünün vurgulanmasını hedefliyor. Böylece camın tarihi kayıtları üzerine çok daha derin araştırmalar ve yayınlar hazırlanabilecek. Toplumlar bu zengin tarih hakkında heyecanlanıp, bilgileneceği ortamlar bulacak. Dünyanın pek çok köşesinde bu yıl boyunca düzenlenen etkinliklerde cam, sanat ve kültür arasındaki bağlantılar vurgulanacak. Belki de pek çok tasarımcı genç cam ile böylece tanışacak ve gençler için bilim ve mühendisliğe odaklanan dünya çapında işbirlikleri imkanları doğacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Özlem Yalım Arşivi