Kimi tok yer, kimi yok… Kimi çok yer, kimi…?

Merhaba Sayın Gazete Pencere okuyucusu. Bu içeriği devamını görebilmeniz için sitemize abone olup GİRİŞ yapmanız gerekmektedir. Eğer abone değilseniz BİZE KATILIN !
Merhaba Sayın Gazete Pencere okuyucusu. Bu içeriği devamını görebilmeniz için sitemize abone olup GİRİŞ yapmanız gerekmektedir. Eğer abone değilseniz BİZE KATILIN !
Merhaba Sayın Gazete Pencere okuyucusu. Bu içeriği devamını görebilmeniz için sitemize abone olup GİRİŞ yapmanız gerekmektedir. Eğer abone değilseniz BİZE KATILIN !
Merhaba Sayın Gazete Pencere okuyucusu. Bu içeriği devamını görebilmeniz için sitemize abone olup GİRİŞ yapmanız gerekmektedir. Eğer abone değilseniz BİZE KATILIN !
Muşmula ağacını görmeyeli, ıhlamurların meltemini hissetmeyeli ne çok oldu değil mi?.. Kaplumbağalar, kirpiler, köstebekler nerede? Kırlangıçlar, leylekler, telli turnalar?.. Onlar da mı terketti bu coğrafyayı? Karabatak görmeyeli ne kadar oldu? Ya balıkçıl?..Kanadı kırık kuşlar gibi istiflendik beton hücrelere!.. Hanımelinin, akasyaların, manolyaların kokusunu unutalı çok oldu; krizantemlerin, akşam sefalarının, saksı güzeli ve sardunyaların da…Ne Türkan İldeniz’in
Hiçbir kaba sığmamış bezin hikayesi. Atkı çözgü tezgahlarından rotatiflere uzanan macera devam eder mi bilmem, ama ya soyunan ya örtünen coğrafyaların kaderi polyester kefenbeziyle elzem… Örtünme ve giyinme arasındaki farkı anlamak için işin kumaşına bakmak lazım. Kumaşı bozuk işten model çıkmaz, kafalara sokmak lazım…Dokuma, belki de insanın yarattığı en uzun soluklu ürün. Düşünsenize, doğar doğmaz