CESARETİN BEDELİ

Son Güncellenme Tarihi: Nisan 30, 2021 / 09:54

Evet cesaretin bedeli bazen ağırdır. İrfan Can’ın yokluğunda sağ kanadı sakatlıktan dönen iki isim Mesut Özil ve Gökhan Gönül’le kurmak cesur bir tercih. Ancak Gökhan ilk yarıda atıldığında, Özil’e 70 dakikaya yakın tahammül etmek tartışılır bir tercih. Fener’in şampiyonluk şansı artık sadece matematiksel olarak var, Sergen Yalçın rahatlayabilir.
Aslında anlayış göstermek lazım Sergen Yalçın’ın bu hallerine… Bizim tribünler, ağlamaklı ve öfkeli hallerine bakıp “Ergen Yalçın” diye takılıyorlar ama kolay değil işi, ilk defa bir şampiyonluk yarışında yer alıyor Hoca olarak. İşin bir garantisi olmadığını da biliyor, o nedenle kazandığı maçlardan sonra bile saldırmadığı kimse kalmıyor…
Başlarda eğlenceliydi seyretmek Sergen’i, “çiçeği burnunda, acemi hoca” falan deyip hoş görülebiliyordu ama artık tadı kaçtı işin. Kendi yaptığı hataların, kendi isteğiyle gerçekleşen ertelemelerin bile hesabını başkalarından sorar oldu.
Toparlar inşallah diyelim. Kulüpten birileri kendisini rahatlatsın diyeceğim ama başkanı, yöneticisi, taraftarı hep aynı havada. Sergen’in paniği hepsine bulaşmış vaziyette. Sakin olun beyler, siz şampiyonluğa en yakın takımsınız. Kendinize güvenmiyorsanız rakiplerinize bakın. Fenerbahçe daha Erol Bulut döneminde şampiyonluğu hediye etti. Galatasaray’ın da bir fiskelik canı kaldı, içinden çürümüş vaziyette. Rahat olun rahat.
Fenerbahçe bu tür final periyotlarında kaybetmeyi iyi bilir, son maçlarda şampiyonluğu vermişliği bile vardır. Bu yıl son haftalara kalmadan, Kadıköy’de kaybettikleri maçlarla hallettiler sorunu hamdolsun. Erol Bulut’un kör inatlarına bu kadar uzun dayanmayıp, devre arasında yapsalardı değişikliği, bugün roller farklı olurdu. Neyse seneye artık.
Gelelim Alanya maçına. Ligin iyi top oynayan takımlarından birisi Alanya karşısında Emre Belözoğlu, tavrını ve tarzını bozmadı. İrfan Can’ın yokluğunda sağ açığa uzun sakatlıktan dönen Mesut Özil’i koydu. “Ben atak oyun istiyorum, gol istiyorum” diyordu. Saygı duyulur ama Mesut’un arkasına yine sakatlıktan dönen Gökhan’ı koymak riskti. Nitekim Mesut geriye pek de fazla yardım etmeyince Gökhan daha ilk yarının sonlarında yoruluverdi ve bunu gördüğü kırmızı kartla ödedi.
İlk yarı beklendiği gibi, topu rakibe bırakmak istemeyen, oyuna hakim olmak isteyen iki takımın mücadelesi olarak geçti. Tabii mücadele daha çok orta sahada yaşandı. Fenerbahçe bu yıl pek yapmadığı şekilde çoğalarak önde baskıyı denedi. Kimi zaman 6 oyuncu ile Marafona ve Alanya defansına baskı yaptılar.
Her iki takım da uzaktan şutlarla gol ararken, ilk yarı VAR’dan gelen önemli kararlar oldu. Önce 27. Dakikada Mesut’un pasında Valencia ceza sahasına girince düşürüldü. Hakem Uğurlu tereddütsüz penaltıyı çaldı. Fenerbahçeli oyuncular rakibin kırmızı kart da görmesi gerektiğini söylerken, VAR ofsayt diyerek penaltıyı iptal etti. Valencia topa henüz dokunmadan kendisine faul yapıldığı için penaltının geçerli olması gerektiğini savunanlar da var, Valencia topa hamle etmişti bu nedenle ofsayt kararı doğruydu diyenler de. Son sözü VAR söyledi.
İlk yarı biterken Gökhan Gönül’ün hatalı pası kontra atağa dönüştü. Rakibini kovalayan Gökhan, ceza sahası önünde faul yapınca hakem tereddütsüz kırmızı kartını çıkardı. Ancak yan hakem ofsayt bayrağını kaldırınca kırmızı kartı iptal etti. VAR yine devreye girerek pozisyonun ofsayt olmadığını söyleyince, iptal kararı iptal edilerek Gökhan kırmızı kartı gördü.
Aslında Fenerbahçe 10 kişi kalmak yerine gol yese daha iyiydi. Bir golden dönmek Alanya karşısında eksik oynamaktan daha kolay olabilirdi.
İkinci yarı sağ bekte Ozan’la başladı Fenerbahçe, Mert Hakan’ın yerini de Gustavo almıştı. Sanki eksik değillermiş gibi mücadele etti Fenerbahçeliler, oyunu dengeli tutmayı da başardılar. Emre Belözoğlu, takımının 10 kişi değil aslında 9 kişi oynadığını, Mesut Özil’in hiç bir katkısı olmadığını farkerttiğinde ikinci yarının da 15 dakikası geride kalmıştı. Arkasından peş peşe değişiklikler geldi ama oyunda değişen pek bir şey de olmadı.
Alanya uzaktan şutlarla gol aradı, üç topun direkten dönmesi onlar adına şanssızlıktı.
Maç golsüz bittiğinde iki takım da mutsuzdu. Fenerbahçe aslında şampiyonluğu bu maçla kaybetmedi, çok önce verdiği puanlarla hediye etti. Ancak Fenerbahçe adına teselli olabilecek tek nokta bu periyodun en zor maçında deplasmanda Alanya’ya karşı eksikken bile kora kor oynamak, yeni ve cesur bir anlayışın göstergesiydi.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1985 yılında mezun oldu. Gazetecilik kariyerine üniversite yıllarında muhabir olarak Cumhuriyet Gazetesi’nde adım attı. UBA Haber Ajansı’nda önce muhabirlik sonra Genel Müdürlük yaptı. Yeni Gündem Haber Dergisi ve Tempo Haber Dergisi (Ankara Haber Müdürü) kuruluşlarında yer aldı. 4 yıl süreyle Kanal D Ankara Haber Müdürlüğü’nün ardından, CNBC-E Tv kurucu kadrosunda Ankara Haber Müdürü olarak yer aldı. 1999-2009 yılları arasında NTV Tv Ankara Haber Müdürlüğünü üstlendi. Sezgin, 2009-2013 yılları arasında TRT TÜRK’ü kurdu ve genel yayın yönetmenliğini yaptı. 2013 yılından bu yana Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu İletişim Programı’nda Takım Lideri olarak görev yapıyor.
Sezgin, 1980 Darbesi öncesinde yaşanan siyasi cinayetleri ele alan “Aydınlatılmamış Cinayetler” (İletişim Yayınları, İstanbul, 1987) kitabının yazarıdır.
Ümit Sezgin, Daimi Basın Kartı sahibi olup, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Parlamento Muhabirleri Derneği üyesidir. 2003 yılından bu yana Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre üyesi olan Ümit Sezgin, Ankara Fenerbahçeli İş İnsanları Derneği AFİDER Başkan Yardımcısıdır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top