ÇETE ZİHNİYETİ

Doğu ve Batı… Dünyanın iki yönü, iki tarafı… Aydınlık ve karanlık ikisi arasında gider gelir. Birbirlerini içten pazarlıkla severler, çoğu zaman küs kalmışlardır. Batı’dan bakarsan doğu öteki taraftır (Oryantalizmi unutma!).

Doğu Batı arasındaki çatışma ve çelişkiler yüzyıllar boyu insanlığın odak noktasıdır ve öyle olmaya devam ediyor. Eskiden savaşlarla, sonrası sömürgeleştirmeyle sonuçlanan olaylara burada girersek işin içinden çıkamayız. Doğu Batı meselesine bilim insanları, filozoflar ve şairler de karışınca; tarih kütüphanesinin en zengin bölümleri oluşmuş.
Alın size olayı özetleyen bir söz “Batı kalbi, Doğu aklı öldürdü”… Hintli Müslüman şair ve düşünür Muhammed İkbal söylemiş. Üzerine ciltler dolusu kitap yazılır. Burada hatırlatayım; Muhammed İkbal Ulusal Kurtuluş Savaşımıza para yardımı örgütlemiş aydın şahsiyetti.
Batının çete savaşlarını doğudan öğrendiğini söylemek yalan olmaz. Haçlı Seferlerindeki şövalyelerin Haşhaşi suikastçilerle karşılaştıklarında şaşırdıklarını kitaplardan öğreniyoruz.
Sona ‘Haşhaşin’ dönüp dolaşıp suikastçi anlamına gelen ‘Assasin’ kelimesi oluvermiş. Doğunun batı dillerine bir acayip katkısı!

PUSUYA YATMAK

Kısa bir dönem tv programı için birlikte çalıştığım gazeteci yazarın ötesinde, biraz da düşünür olan Çetin Altan’ın şu değerlendirmesi de ilginçtir. “Batı düelloyu sever, Doğu pusuyu…”
İşin içine pusuya yatmak, pusu atmak, pusu kurmak gibi deyimler girerse karşımıza çete olguyu çıkıyor. Çetin Altan’a göre, doğunun bir parçası olan ülkemizde pusu geleneği kanımıza işlemiş vaziyettedir, hayatımızda o kadar çok yer almıştır ki, mesela korunmasız kadınları öldüren çoğu katilin pusuya yattığı anlaşılıyor. Günlük hayatımızda, her türlü mesleğin içinde pusuyla karşılaşmanız mümkündür.
Cesareti olan pusuya tek başına yatar, yanında bir grup arkadaşı olursa adı çeteye çıkar ve çeteyi kim kurarsa reis odur.
Tekneyi kullanana reis denir, Evde babaya aile reisi denir. Çete liderlerine de reis deniyor. Kurban olduğum ana dilim Türkçe diyorum, başka bir şey demiyorum.
Ne kadar güçlü olursa olsun, polisin çetelerle mücadele etmesi kolay. ‘Hukuk olursa, şeffaf olursan, kara parayı takip edersen çeteleri çökertirsin’ diyor ünlü polis şeflerimizden Adil Serdar Saçan.
Ancak çete devlet içinde destekleniyorsa, devlete sızmışsa düğümün çözümü zorlaşıyor. Paralel yapılara, polis koruması olan çete reislerine şaşırmayacaksın demektir. Diyelim ki ortaya çıktı, raporlar hazırlandı, soruşturmalar yapıldı. Çete üyelerinin çoğu izini kaybettirir, az birazı da azıcık cezayla yırtar. Yurt dışına gidenler de başka bir gizli servisin oyuncağı oluverir.
Çeteleri çözen daha çok kendi içlerindeki çatışmalar ve fikir ayrılıkları oluyor. Sonra televizyon veya sanal ortamda olup bitene şaşırıyoruz.
Herkesin bildiği, yetkili olanların itiraf edemediği bir olgu var.
Devletin soğuk savaş döneminden beri ABD destekli derin bir yanı olduğu sır değil. Bu konuda çok ‘Ağar Roman’(!) yazılır. Ancak kahramanları sırları mezara götüreceği için romandaki mazlum hayaletlerin canlanması lazım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi