CHP önümüzdeki birkaç ay içerisinde Cumhur İttifakı’ndan kurtulmak arzusundaki seçmenleri ortak bir hayale ikna edip 2028’de Türkiye’yi yeniden kurmaya koyulmak imkânını da ele geçirebilir, 28 Mayıs akşamında kaldığı yere de dönebilir.
CHP’de genel başkanın ve yönetimin değişmesini olağan bulmak da mümkün çok önemsemek de. Bir açıdan bakıldığında aslında sadece olması gereken oldu. Hem de epey gecikerek. Seçimlerde alınan yenilginin ardından Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminden beklenen “partiyi güvenli limana ulaştıracağız” filan demeden yeni bir yönetimin önünü açmakken, partinin başında kalmak istemeleri olağandışı bir durum yaratmıştı malum. Bu açıdan bakıldığında, CHP’de yönetimin değişmesi olması gerekenin biraz gecikerek olması gibi görülebilir gerçekten.
Öte yandan, CHP yönetiminin yenilenmesini çok önemli bir gelişme olarak kaydetmek de mümkün; çünkü bu değişiklik, CHP örgütünün değişen şartlara sağlıklı reaksiyon verebildiğini göstermesi bir yana, seçim sonrasında muhalefet seçmeninin içine düştüğü ‘depresyon’ durumuna son verebilir. Malum, seçim yenilgisi sonrasında muhalefet partileri, kimsenin yenilginin sorumluluğunu almayıp herkesin bir diğerini suçladığı bir havaya girmiş, bu da muhalif seçmende öfke ve ümitsizliğe ve memlekete inançsızlığa yol açmıştı. Milli ve yerli rejimimizin ebedileşmesinin önünü açabilecek bu inançsızlık haline son verme potansiyelini taşıdığından CHP’deki değişikliği çok önemli bulmak da mümkün.
Olağan ya da çok önemli, Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi ve CHP yönetiminin değişmesiyle ilgili daha önemli mevzu şu: Bu değişiklikle beraber CHP bir eşiğe, her şeyin ve hiçbir şeyin eşiğine gelmiş durumda. Yönetim değişikliğiyle beraber CHP her şey olma yoluna da girebilir, yönetim değişmeseydi olmaya doğru ilerlediği yere de dönebilir. CHP’nin durumunda daha önemli olan bu.
CHP’yi CHP’lileştirmek
CHP’nin yeni yöneticileri farkında olsa gerek: Önemsiz olmamakla beraber, yönetim değişikliğiyle elde edilen CHP’nin erimesi ve genel olarak muhalefetin çürümesi ihtimalini durdurmaktan fazlası değil. O da şimdilik. Yönetim değişmeseydi, CHP büyük bir ihtimalle alameti farikası olan yüzde 25’ten aşağı doğru yuvarlanacak, son kamuoyu yoklamalarının işaret ettiği üzere, bir kısım seçmenini Zafer Partisi’ne, bir kısım seçmenini de TİP’e ve sair partilere kaptıracaktı. Yönetim değişikliği, CHP’nin erimesi ve muhalefetin çürümesi anlamına gelecek bu süreci durdurmuş olsa gerek. Ancak pek muhtemelen bir süre için. CHP, yeni yönetimin ne yapacağına bağlı olarak, aynı sürece, kurultay öncesi duruma geri de dönebilir, her şey olmanın eşiğinden geçip Türkiye’yi yeniden kurmanın yoluna da girebilir.
CHP’nin yeni yönetimi kurultay galibiyetini yönetim değişikliğine yol veren arzulardan en zayıflarına, CHP’yi kurucu ayarlarına döndürmek ya da CHP’yi sosyal demokrat parti kılmak arzularına çekilerek okursa, CHP’nin Kılıçdaroğlu’nun bıraktığı yere dönmesi muhtemelen çok uzun sürmez. Kurultay galibiyeti CHP’yi CHP’lileştirmenin vizesi olarak alınırsa, CHP yeniden yüzde 25’lik bir parti olur olmasına. En azından 2024 yerel seçimlerinde. Ne var ki, CHP 2024 yerel seçimlerinden yüzde 25’lik bir parti olarak çıkarsa, hele de 2019 seçimlerinde aldığı belediyelerin bir kısmını bu kez alamazsa, muhalif kamuoyunun 28 Mayıs 2023’teki ruh haline dönmesi işten bile olmaz. CHP’nin yerel seçimlerde yüzde 25 tavanına takılması ve elindeki belediyelerin bir kısmını kaybetmesi muhalif kamuoyunun 2028 seçimleri için ümidini yitirmesinin, bu da muhalefetin yeniden çürüme eğilimine girmesinin önünü açar. Şundan: CHP’nin yüzde 25’e takılıp kalmasının Türkiye siyaseti üzerindeki etkisi son 20 senede olduğundan farklı olacak görünüyor. 2023 seçimleriyle beraber ortaya çıkan yeni bir hal var: Türkiye siyasetinin CHP’ye verdiği yüzde 25 kredisinin vadesi dolmuş durumda. CHP yüzde 25’i aşamazsa yüzde 25’te tutunamayacak. Yüzde 25’i aşamazsa CHP eriyecek, muhalefet de çürüyecek. 2023’le beraber vaka artık bu.
Hülasa, Özgür Özel’in genel başkanlığı ve CHP’de yönetimin değişmesi CHP’yi erimekten, muhalefeti de çürümekten alıkoymuş görünüyor. Ama bir süreliğine. Yeni yönetim kurultay galibiyetini CHP’yi yüzde 25’te tutmanın manivelası kılabilir kılmasına, ne var ki bu CHP’yi yeniden erime döngüsüne sokacak bir adımdan fazla bir şey olmayabilir. Halbuki CHP yönetiminin önünde risk almayı gerektiren ama iyi bir alternatif var: Yönetim değişikliğini CHP’yi milli ve yerli rejime son verecek parti yapmanın, CHP’yi her şeyin eşiğinden geçirmenin basamağı kılmaya çalışmak. CHP’yi milli ve yerli rejimden şikâyetçi sekülerlerin, milliyetçilerin, Kürtlerin ve AK Parti’den uzaklaşmış muhafazakârların partisi değilse de, bunları bir araya getiren kurmaylığın partisi kılabilmek. CHP’yi her şeyin eşiğinden geçirmenin yolu bu. CHP’yi CHP’lileştirmek yerine, CHP’yi Türkiyelileştirmek. CHP’yi muhalefeti bir araya getiren değil, muhalefete istikamet veren aktör kılmak. CHP’yi muhalefetin mühendisi değil, hegemonu kılmak. CHP’nin yeni yönetiminin önündeki diğer yol bu. Yordamına gelince…
Mühendislikten Siyasete
CHP’nin merkezinde olduğu muhalefet 2024 seçimlerinde başarılı olmaz da muhalif seçmen gelecek ümidini yitirirse durum değişebilir, lakin siyasi tablonun 2018 seçimlerinden beri değişmeyen bir gerçeği var: Milli ve yerli rejimi değiştirmek, Cumhur İttifakı’nı sandıkta yenmek için, bu rejimden farklı ve benzer sebeplerle şikâyetçi olan sekülerlerin, milliyetçilerin, Kürtlerin ve AK Parti’den uzaklaşmış muhafazakârların bir arada durması gerekiyor. Yerel seçimler olduğundan 2024 seçimlerinde bu zorunluluk yok diye düşünülebilir ancak durum bu değil. Muhalif kamuoyunun yerel seçimlerde “kazandık, 2028 için umut var” duygusuna kapılabilmesi için muhalefetin mutlaka kazanması gereken birkaç şehir var ve buralarda seçimler cumhurbaşkanlığı seçimlerine benzeyecek, burası belli. 31 Mart 2024 akşamı yerel seçimler tamamlandığında “2028 seçimlerinden ümitvar olunabilir mi” sorusuna pek muhtemelen İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya ve belki Bursa ve Balıkesir gibi birkaç şehirdeki seçim sonucuna bakılarak karar verilecek ve bu şehirlerde muhalefet partilerinden birinin kazanabilmesi için buralardaki seküler, milliyetçi, Kürt ve muhafazakâr seçmenlerin aynı adaya oy vermesi gerekiyor. Durum bu ve gereğini yapmak kolay değil.
Değil, çünkü 2023 seçimlerinden sonra söylenmiş sözler, girilmiş yollar var ve bu söz ve yollara rağmen bu dört grup seçmeni temsil eden partileri aynı aday etrafında toplamak zor. Diğer bir deyişle, 2024’ün sembol şehirlerinde seçimlerin kazanılabilmesi için muhalefetin ilk etapta açık ya da örtülü bir kurumsal ittifak yapması elzem ve lakin bu becerilebilir görünmüyor. Öte yandan, 2023 seçimlerinin de gösterdiği üzere bütün bu şehirlerde Cumhur İttifakı iktidarından kurtulmak arzusu Cumhur İttifakı’yla devam etmek arzusundan halen daha güçlü. Bu da şu demek: Muhalefet partileri kurumsal ittifaktan uzak dursa da Cumhur İttifakı’ndan kurtulmak isteyen seçmenler bu birkaç şehirde muhalefetin kazanmaya yakın adayını destekleyebilir. Diğer bir deyişle, 2024 seçimlerine “kurumsal ittifakın imkânsızlığına mukabil ‘kendiliğinden ittifakın’ mümkünatı” türünden bir gerilimle yaklaşıyor gibiyiz. Ne var ki, bu kendiliğinden ittifakın gerçekleşmesi ve sonuç vermesi için yaratıcı siyasi hamlelere ihtiyaç var ve verili şartlarda bu yaratıcı hamleler gelse gelse CHP’den gelebilir görünüyor. Muhalefetin mühendisi olmak yerine hegemon aktörü olma yoluna girmiş bir CHP’den tabii ki.
Bir diğerine bağlı iki yaratıcı hamle gelebilir CHP’den. Milli ve yerli rejimden kurtulmak arzusundaki sekülerleri, milliyetçileri, Kürtleri ve muhafazakârları bir araya gelmeye değil, ortaklaşmaya davet eden, bu kesimler arasında ortaklaşmanın imkânını gösteren bir siyasi hayal formüle etmek ve büyükşehirlerde bu hayale sahip çıkacak adaylarla yarışmak ya da büyükşehir adaylarını bu hayalin taşıyıcıları kılmak. CHP’nin muhalefetin hegemon aktörü olabilmesinin yordamı bu: Cumhur İttifakı’ndan kurtulmak arzusundaki seçmenlere “mevcuttakinden daha iyi bir Türkiye mümkün ve CHP bu türden bir Türkiye’nin kurucusu olmaya hazırlanıyor” duygusunu geçirebilmek. Muhalefetin hegemon aktörü olma yoluna girmek bugün zor görünen mühendislik işlerini kolaylaştırabilir, bu da ayrı bir bahis.
Hülasa, genel başkan ve yönetim değişikliğiyle beraber CHP her şey ve hiçbir şey olmanın eşiğinde. CHP önümüzdeki birkaç ay içerisinde Cumhur İttifakı’ndan kurtulmak arzusundaki seçmenleri ortak bir hayale ikna edip 2028’de Türkiye’yi yeniden kurmaya koyulmak imkânını da ele geçirebilir, 28 Mayıs akşamında kaldığı yere de dönebilir. Ümit edelim ilki olsun.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.