CHP’NİN CUMHURBAŞKANI ADAYI MUHARREM İNCE

Muharrem Bey’in malumu ilan ettiği basın toplantısı üzerinden üç gün geçti. Niye hemen yazmadım? Hemen yazsam, belki şimdi yazacaklarımdan farklı olmayacaktı. Ama üslubumda kantarın topuzu kaçacaktı. Nasıl mı? Muharrem Bey, basın toplantısında, kantarın topuzunu nasıl kaçırdı ise öyle.
Kendince akıllı, bence kurnazca hazırlamıştı açıklamasını.Başlangıçta, Erdoğan’a yüklenirken, CHP seçmenine hoş görünmeyi, sonra CHP ve Kılıçdaroğlu’na yüklenirken, AKP seçmenine göz kırpmayı hedeflemişti.
Erdoğan’ın, "Yürekleri yetse beni istifaya davet edecekler” sözünden yola çıkarak, CHP yönetiminin yüreksizliğini ve açık bir istifa daveti yapamadığını vurguladı. Sonra da birlikte aday oldukları cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın, seçim öncesinde, verdiği sözleri bir bir sıraladı ve gerçekleştiremediği için kendini defalarca istifaya davet etti.
Burada bir parantez açayım. Sayın İnce’yi, seçildiği takdirde yapmayı vadettiklerinden dolayı sorgulayamayız. Çünkü seçilemedi. Ama, bir de seçilemediği takdirde yapacakları konusunda verdiği sözler vardı. On bin avukatla YSK Binası önüne gitmek, CHP’nin neferi olarak kalmak, Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak çıkmamak. Kendini CHP’nin cumhurbaşkanı adayı yapan Kılıçdaroğlu’nun danışmanı olmak.
Evet sayın İnce, seçilen de sözlerini yerine getiremedi, seçilemeyen de.Yürek meselesine gelince, üç gün yürekli bir şekilde ortadan kayboldunuz.
Gelelim konuşmanızın ikinci bölümüne; yani yıllar boyu kader arkadaşlığı yaptığınız kişileri ve şimdi terketmekte olduğunuz partinizi hedef aldığınız bölüme. Ekranın karşısında gözlerimi ve kulaklarımı ovuşturdum. Simanızı ve sesinizi tanımasam, AKP Genel Başkanı konuşuyor zannederdim. İstifa gerekçelerinizi sıraladınız. İsimlerini vermeseniz de, bizim kolaylıkla tahmin ettiğimiz kişilerle aynı çatı altında olmak istemediğiniz için istifa ettiğinizi vurguladınız.Tabii ki hafızam beni 2018 yılına götürdü. CHP aynı CHP idi ve kastettiğiniz bütün kişiler CHP’de idi. O gün, “Ben böyle bir partinin cumhurbaşkanı adayı olamam” demediniz. Hatta, partinizden İstanbul Belediye Başkanı adaylığına da talip oldunuz. Şimdi yolunuzu Memleket Hareketi olarak adlandırdınız. Dost acı söyler. Sizi tenzih ederim ama makam hırsı olanın memleket sevdası olmaz.
Partinizi bölmek gibi bir amacınız olmadığını vurguladınız. Aynı gün Cumhurbaşkanı, CHP’nin parçalanmaya başladığını söyledi.
Çıktığınız yolu, ATATÜRK’ün 19 Mayıs’ta çıktığı yola benzettiniz. Parçalanmış bir imparatorluktan yepyeni bir ülke kurmak için çıkılmış yolla, başkalarının önünü açmak için çıkılmış yol aynı değerde olamaz. Ne demek mi istiyorum? Bugün, kendilerini eleştiren herkese terörist damgası vuran AKP Genel Başkanı, sizin AKP ve CHP’ye yönelik eleştirilerinizi, katıldıkları ve katılmadıkları noktalar olmakla birlikte, dikkatle izlediklerini söyledi. Mesajı biz aldık, siz de almışsınızdır.
Bitirmeden bir vefa vurgusu yapmak istiyorum. E-devlet üzerinden istifa ettiniz partinizden. Belki de prosedür budur. Ama ben, gene de bunun yanında parti binasına gidip, sizi cumhurbaşkanı adayı yapan Kılıçdaroğlu’na, yıllardır aynı yuva altında mücadele ettiğiniz arkadaşlarınıza kucaklaşarak ve karşılıklı helalleşerek veda etmeniz size daha yaraşır bir davranış olurdu diye düşünüyorum.
Yolunuz açık olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Atilla Kıyat Arşivi