Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Coğrafya kader midir?

Türkiye, Cumhuriyetin ilanından bu yana tarihinin en ağır bunalımından geçiyor. Ekonomideki kırılganlık gündemin ağırlık merkezinde. AKP son 20 yılda toplam nüfusa oranları ciddi ölçülerde artan, “Kentli Yoksulluların” en etkin destekleyicileri olduklarının farkında. Bu yüzden ekonomik sorunların dışarıdaki değişikliklerden kaynaklandığını öne sürerek, tasarladığı yoğun bir algı yönetimi programını uyguluyor.

Sözcülerine bakılırsa dünyayı kasıp kavuran ekonomik fırtına ortasında, bir başarı adası gibi sapa sağlam duruyor Türkiye. AKP, Almanya’da hatta ABD’de raflar boş iken, bizde -biraz pahalı olsa da -her şeyin bulunduğu izlenimi uyandırmanın telaşında. Bir zamanların her olumsuzluğun sorumluları olarak gösterilen, “Dış Güçler” bu kez kötü ekonomik gidişin kurbanları konumuna yerleştirildiler.

Aslında “Dış Güçlerin” özellikle Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürecinde, AKP’yi yıkmayı bir yana bırakalım, onu iktidarda tutmanın sağlam payandalarına dönüştükleri öne sürülebilir. Rusya-Çin ekseninin başat rol oynadığı Avrasya’cılar ile ABD arasında süren çekişme; AKP iktidarının ömrünü uzatıyor. Bu aşamada Avrasyacılar ile ABD’nin ortaklaşa tavır belirlediklerini öne sürdüğümüz akla gelmesin. Ortada iki tarafın ortaklaşa belirledikleri bir tür siyasal destek söz konusu değil.

Muhalefetin çözümlemesi gereken, AKP’nin bu dengeyi nasıl sağladığı olmalı. Doğrusu bu sorunun yanıtı kolaylıkla bulunabilir. AKP’nin; bir zamanlar “iki ayyaş” olarak nitelediği, Cumhuriyetin kurucu kahramanları sayesinde. Onların kazandırdıkları; Boğazlardan geçişlerde, savaş gemisi trafiğini denetim yetkisinin ne denli önemli olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.

Son günlerde AKP yönetiminde bu gerçeği kavramanın rahatlığı seziliyor. Süreç içinde Rusya ve bilemediğimiz bir takım umutlarla elde tutmayı başardıkları ABD ilişkileri, Montrö ‘nin maddeleri yüzünden dengeleniyor.

Boğazlar kadar önemli olabilecek başka bir başlık ise “Türk Akımı “Projesi. Rusya Devlet Başkanının; Türkiye’yi Bölgenin “Doğal Gaz Dağıtım Merkezi” haline getirmek istediklerinden söz etmesine ilişkin, ABD tarafı henüz bir açıklama yapmadı. Bir süre beklemek gerekiyor. Ancak ustalık isteyen böylesine karmaşık bir denklemi AKP’nin İHL kökenli kadrosu yerine, farklı gelenekten bir çalışma grubunun çözdüğünün ortaya çıkması, kimseyi -özellikle muhalefeti- şaşırtmamalı.

Ortadoğu siyasal havzasındaki gelişmelerden, bağımsız düşünülemeyecek gelişmeler sırasında, bazı Millet İttifakı partilerinin, özellikle Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta, ABD’nin bölge politikasıyla uyumlu açıklamalar yapmaları da ilgi çekiyor. CHP Genel Başkanının amacı kamuoyuna tam olarak anlatılamayan, ABD gezisi sırasında verdiği, “Ukrayna’nın yanında olmalıyız” anlamındaki dış politika mesajının, ciddiye alınması gerekiyor.

Bir zamanların “Ortanın Solu, Moskova Yolu” sloganları atarak, İnönü ve ardından Ecevit çizgisine acımasızca karşı çıkan Merkez Sağ siyasetçilerin, Amerikancı çizgilerini anımsayan seçmen kitlelerini, CHP’nin “Biz Kuvayı Milliyeciyiz” savunması tatmin edecek mi, birlikte göreceğiz.

Muhalefetin ABD’ye göz kırpması, Halk Bankası davası ve F-16 projesinde bu ülkenin AKP’ye karşı tutumunu etkilemişe benzemiyor. Kuşkusuz; Altılı Masa çevresinde toplanan Muhalefet; Türkiye’nin yaşadığımız coğrafyadaki gücünün, dengeleri gözeterek sağlanacağını bilecek donanıma sahiptir.

AKP’nin son günlerde gündeme getirdiği Avrasya Bloku ile sıcaklaşan ilişkileri, 19.yy sonlarında önce Abdülaziz’e, ardından çok beğendikleri-2.Abdülhamit’e nazırlık ve sadrazamlık yapan Mahmut Nedim Paşa’nın, Rus Çarlığına olan yakınlığını anımsatıyor.

Halk arasında Tanzimatçıların taktıkları sıfatla, Nedimof adıyla anılan Paşa, “Rumeli demiryolu imtiyazını devletin aleyhinde maddeler taşıdığı iddiasıyla feshedilerek, Baron Hirsch ile yeni bir anlaşma yapar. Hirsch, bu anlaşmayla pek çok yükümlülükten kurtulduğu gibi yeni avantajlar elde eder. Mahmud Nedim’in anlaşma karşılığında Hirsch’ten yüz binlerce lira rüşvet aldığı yönünde ciddi iddialar mevcuttur.” (TDV İslam Ansiklopedisi Mahmud Nedim Paşa Mad.) “Paşa, Sultan Abdülaziz’in de desteğiyle; dış siyasette Tanzimatçılar’ın izlediği Avrupa eksenli politikadan ayrılarak, Rus yörüngesine girer. Akıl hocası Rusya’nın İstanbul’daki sefiri Ignatiev’dir. Rus tesiri o kadar yaygın bir konum kazanır ki, Paşa halk arasında Nedimov olarak anılır Rus yanlısı politikalarına duyulan tepki padişaha kadar uzanır, Avrupa kamuoyu da Osmanlı Devleti aleyhine döner.

Artan tepkiler üzerine Mahmud Nedim Paşa’yı daha fazla sahiplenemeyeceğini anlayan Sultan Abdülaziz, 25 Cemâziyelevvel 1289’da (31 Temmuz 1872) onu azlederek, yerine Midhat Paşa’yı tayin eder. Kendisine 20.000 kuruş mâzuliyet maaşı bağlanır. Gazetelerde hakkında olumsuz haberler çıkar ve Bebek’teki yalısının önünde gösteriler yapılır. Yaklaşık on bir ay süren sadâreti süresince, beş serasker, dört bahriye, dört adliye, beş maliye nâzırı ve altı tophâne müşiriyle çalışmış olması memurların statüsüyle ne kadar oynadığını açıkça ortaya koymaktadır.(TDV İslam Ansiklopedisi aynı madde)

İbn-i Haldun’un ünlü “Coğrafya kaderdir” sözleri hükmünü yıllar geçse de sürdürüyor. Özellikle yaşadığımız topraklarda. AKP’nin bir kez daha seçimlerde iktidarı alması asla Türkiye’nin kaderi olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi