‘Kapitalizm değil, bizi bürokrasi mahvedecek!’: Weber’i anmak-anlamak

Son Güncellenme Tarihi: Haziran 13, 2020 / 23:59

Sosyoloji ve sosyal-antropoloji dendiğinde “öncü sacayağı” olarak zikredilmeleri gelenekselleşmiş üç isimden biri olan (diğer ikisi, Marx ve Durkheim) Alman düşünür (hukukçu/ekonomist/sosyolog) Max Weber, tam 100 yıl önce bugün, 14 Haziran 1920’de öldü.

Weber’i “modernite”, daha doğrusu endüstriyel-kapitalist toplum analiz ve eleştirisi söz konusu olduğunda Marx’la karşıtlık içinde konumlamak yaygın bir yaklaşımdır. Kabaca, Marx’ı materyalizmin, Weber’i ise idealizmin öncü-sözcüsü saymak gibi üstünkörü bir alışkanlık mevcuttur. Oysa elbette aralarında “modern” dünyayı anlama ve açıklama noktasında farklı ve birbirine zıt hareket noktaları olsa da Weber ve Marx’ı buluşturan, çözümlemelerini birbirini dışlayıcı değil, tamamlayıcı kılan boyutlar da yok değildir.

Weber, hem Marx’tan hem de Durkheim’den insan toplumsallığının işleyişinde bireyin rolüne verdiği önem ve öncelik noktasında ayrılır. İşte tam da bu nokta onu toplumcu (ve materyalist) olmaktan ziyade bireyci (ve idealist) düşünce ve siyasetten yana hareket tarzını hâkim kılmak isteyenler için en öncelikli figür haline getirmiştir.

1864’te Thuringia’da Lutherci (Protestan) geçmişe sahip bir tüccar aileye doğan, otoriteryan ve milliyetçi bir baba ile dindar bir annenin oğlu olan Max Weber’in geç-19. yüzyıl Almanya’sında hem yükselişteki bir “güç devleti” içinde liberalizmin çöküşünü hem de modern toplumun bürokratik hale gelmesinin birey açısından yarattığı tehdidi gören liberal orta-sınıftan bir “yalnız kurt” olduğu kaydedilmiştir. Weber için temel analiz birimi her zaman bireydir.

Weber’in kapitalizmi değerlendirme noktasında Marx’tan farkı da belki bu arka planla ilişkilendirilebilir. Marx için kapitalizm, denetim, sömürü ve yabancılaşma kaynağı idi ve bu cendereden çıkış sosyalizm ve komünizmle mümkündü. Weber ise “bürokrasi”yi hem kapitalist hem de sosyalist toplumun baş-belası bir karakteristiği olarak görmüş ve bireyler üzerindeki baskının giderek devleşen bürokratik yapılardan kaynaklandığını ileri sürmüştür. Dolayısıyla da dikkatini kapitalist sermaye sınıfından ziyade, bürokratik siyaset erbabı üzerinde toplamıştır.

Kapitalizmi besleyen Kalvinizm

Kapitalizm söz konusu olduğunda Weber’in asli ilgisi bir ekonomik sistemden ziyade bir psikolojik motivasyona yöneliktir. O, bize kapitalizmde artık değer, emeğin metaya dönüşmesi ve emek-sermaye çelişkisi, vd. hususiyetler yerine sistemin “ethos” ya da “ruhu”ndan bahseder. Bu doğrultuda, modern kapitalizmin önünü açan, onu “besleyen” bir etken olarak Protestanlığın Kalvinist mezhebinin “dünyevi-çilecilik” anlayışına (ahlâkına) vurgu yapar. Din sosyolojisi ve antropolojisinde bir temel referans olan Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu adlı hayli tartışma yaratmış kitabındaki düşüncelerinin özü budur.

Bu söylenenlerden Weber’in kapitalizmi olumlayıp savunduğu sonucuna varmak da doğru olmaz ama… O, kapitalizmin bir kez kendini kurumlaştırdıktan sonra dinin desteğine ihtiyacının kalmadığını belirterek, bir bakıma Marx’la aynı kaygılarda buluşmuş ve “maddi malların insan yaşamı üzerinde amansız güç sahibi olduğu” bir “demir kafes” olarak nitelemiştir kapitalizmi. Ve böyle giderse, geleceğin kasvet dolu bir “makineleşmiş taşlaşma”dan ibaret olacağını da adeta bugünleri öngören bir not olarak kaydetmiştir.

(Referanslar, çevirisini yaptığım, Brian Morris’in Din Üzerine Antropolojik İncelemeler [İmge, 2004] kitabının gayet hacimlice Weber’e ayrılmış “Teodise Olarak Din “adlı ikinci bölümünden.)

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde fizik antropoloji öğrenimini tamamladıktan sonra (1983) aynı üniversitede paleoantropoloji alanında yüksek lisans yaptı (1986). Sonrasında Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu’nda (SOAS) sürdürdüğü lisans-üstü eğitiminde Yakın ve Orta Doğu Çalışmaları (Area Studies: Near and Middle East) programında sosyal antropoloji odaklı olarak ikinci yüksek lisans derecesini aldı (1990). Ardından aynı okulun Antropoloji ve Sosyoloji bölümünde “din antropolojisi” alanında doktorasını tamamladı (1994). 1984 yılında Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde başlayan akademik yaşamında 1988-1994 yılları arasında lisansüstü çalışma amacıyla Londra’da bulunduktan sonra Hacettepe-Antropoloji’ye geri dönerek 2000 yılında doçent oldu. Ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Halkbilim ve Etnoloji Bölümü’ne geçiş yaptı ve burada profesör oldu (2006). Uzun yıllar Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde antropoloji dersleri verdi ve ODTÜ’de 2007’de eğitim-öğretime açılan Sosyal Antropoloji yüksek lisans programının hazırlık ve uygulama aşamalarına katkıda bulundu; bu program çerçevesinde ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nde 2014 yılına kadar ek-görevli öğretim üyesi olarak çalıştı, dersler verdi. 2003-2004 yılları arasında Can Dündar’la birlikte Milliyet gazetesi bünyesinde “Milliyet-Popüler Kültür” ekini çıkardı. Sonrasında 2006-2008 yılları arasında BirGün gazetesinde, 2009-2011 ve 2018-2020 yılları arasında T24 internet gazetesinde, 2011-2015 arasında Radikal gazetesinde ve 2015-2018 yılları arasında da Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı, aynı gazetede 2018 yılı başında yayıma giren “Cumhuriyet PA7AR” ekinin yayın yönetmenliğini üstlendi. Halen Gazete Pencere’de yazmakta ve “Pencere Pazar” ekinin yayın yönetmeni. Bunun yanı sıra Youtube üzerinden yayın yapan Bidebunuizle kanalında gazeteci Yavuz Oğhan’la “Büyük Resim” adlı programı izleyiciyle buluşturuyor. Diğer eserleri: Batı’da Bir Nakşi Cemaati: Şeyh Nâzım Kıbrısî Örneği, İletişim, 1996 (2. baskı, Berfin, 2011); Yaşasın Meşhuriyet Çağı-Popüler Kültürden Kitle Kültürüne Türkiye İzlenimleri, Epsilon, 2004; Din Üzerine Antropolojik İncelemeler (Brian Morris’ten çeviri: Anthropological Studies of Religion) İmge, 2004; Göl ve İnsan – Beyşehir Gölü Çevresinde Doğa-Kültür İlişkisi Üzerine Antropolojik Bir İnceleme, Kalan, 2005; Türkler Kürtler Kıbrıslılar – İngiltere’de Türkçe Yaşamak, Dipnot, 2006; Çin İşi Japon İşi – Cinsiyet ve Cinsellik Üzerine Antropolojik Değiniler, İletişim, 2012 (Genişletilmiş 2. baskı, 2018); A Muslim Mystic Community in Britain – Meaning in the West and for the West, EHV, 2012; Parti, Cemaat, Tarikat – 2000’ler Türkiye’sinin Dinbaz-Politik Seyir Defteri, Can, 2017 (2. baskı 2017); Görünüyorum O Halde Varım: Meşhuriyet Çağı’nda Kültür ve İnsan, Can, 2017 (2. baskı 2018); Doğadan Duaya: İnancı Gözlemlemek, Oğlak, 2020.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top